Gogol’un “Petersburg Öyküleri” Rus edebiyatının dönüm noktası

Temmuz 27, 2017

Gogol’un “Petersburg Öyküleri” Rus edebiyatının dönüm noktası

Gogol‘un “Petersburg Öyküleri” adlı kitabı, Ergin Altay çevirisiyle İletişim Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Gogol’ün Rus edebiyatının kaderini değiştiren hikâyelerini bir araya getiren Petersburg Öyküleri, kendisinden sonra gelen yazarlar kuşağı için büyük bir ilham kaynağı oldu.

Petersburg Öyküleri’nde, Rusya’nın ünlü bulvarlarından geçip memurların tekdüze yaşamlarına, soyluların gösterişli yemek davetlerine, yoksul bir ressamın virane atölyesine konuk oluyoruz. Kahkahayla gözyaşı arasında hassas bir dengede ilerleyen öyküler, her satırda bize gülmenin karanlık yüzünü hissettiyor.

Yayımlandığı dönemde Gogol’ün büyük toplumsal tepkiyle karşılaşmasına sebep olan öyküler, Çarlık Rusyası’nda yaşanan sosyal sınıf çelişkisini zekâ dolu bir alaycılıkla yansıtıyor.

“Gogol tuhaf bir yaratıktı, ama zaten deha hep tuhaftır.”

VLADIMIR NABOKOV

“Gogol, hiciv alanında çok ender rastlanan bir sanatsal yeteneğe sahipti.”

SERGEY DOVLATOV

Kitaptan bir bölüm okumak için>>>

Nikolay Vasilyeviç Gogol

1 Nisan 1809’da Ukrayna’nın Poltava şehrine bağlı Soroçintzi’de doğdu. 1821’de Kiev yakınlarındaki Nezhin Yüksek Okulu’na kaydoldu, 1828’de buradan mezun olduktan sonra St. Petersburg’a yerleşti. Bir dergide yayımlanan şiiri “Hans Küchelgarten” nedeniyle bir süre eleştirilere maruz kaldıktan sonra, şiirin bütün nüshalarını satın alarak yakıp Kuzey Almanya seyahatine çıktı, geri dönünce devlet hizmetine girdi. Bu dönemde edebiyat dergilerinde hikâyeleri yayımlanan Gogol, 1831’de devlet hizmetinden ayrıldı ve bir kız enstitüsünde tarih öğretmenliği yapmaya başladı. Aynı yıl yayımladığı, Ukrayna hakkındaki hikâyelerinin ilk cildi olan Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları, Gogol’ü istediği başarıya yaklaştırdı, kitabın ertesi yıl yayımlanan ikinci cildi ise bu başarıya erişmesini sağladı.1834’te yakın çevresi sayesinde St. Petersburg Üniversitesi’ndeki Dünya Tarihi kürsüsüne atandı, ama bu alanda başarılı olamayınca yeniden edebiyata yöneldi ve 1835’te Mirgorod isimli kitapta topladığı hikâyelerini iki cilt halinde yayımladı. 15. yüzyıl Ukrayna Kazakları’nın yaşamını anlattığı “Taras Bulba” ve en bilinen hikâyelerinden olan “Burun” bu kitaptadır. Aynı yıl “Bir Delinin Hatıra Defteri”, “Neva Bulvarı”, “Portre” gibi hikâyelerinin ve denemelerinin yer aldığı Arabeskler isimli bir kitap daha yayımladı. Bu süreçte, Müfettiş ve Bir Evlenme isimli iki oyununu kaleme aldı. 1836’da ülkesini terk eden Gogol, on iki yılını yurtdışında geçirdi, Rusya’ya dönüşleri kısa süreli oldu. 1837’de İsviçre’de Ölü Canlar’ın ilk bölümünü yazmaya başladı. 1838’de Roma’ya gitti ve burada, verem hastası bir prensle olan dostluğunu anlattığı Bir Villadaki Geceler’i yazdı. 1840’ta Rusya’ya döndü, Ölü Canlar’ın ilk kısmını dostlarıyla paylaştıktan sonra İtalya’ya gitti ve en meşhur hikâyelerinden “Palto”yu tamamladı. 1842’de tekrar Rusya’ya dönen yazarın Ölü Canlar romanının birinci bölümü bu yıl yayımlandı. 1847’de Dostlarla Mektuplaşmalardan Seçme Bölümler isimli kitabı yayımlanan Gogol, ertesi yıl Kudüs’e hacca gittikten sonra bir süre manastırlarda yaşadı ve 1852’de Moskova’ya döndü. 24 Şubat 1852 gecesi, aralarında Ölü Canlar’ın ikinci cildinin müsveddelerinin de bulunduğu bütün el yazmalarını yaktı. Ağır bir bunalım içinde yatağa düştü, yemek yemeyi kesti ve 4 Mart 1852’de, kırk üç yaşında hayatını kaybetti.

edebiyathaber.net (27 Temmuz 2017)

Yorum yapın