Gece, ölüm ve zaman üzerine sisli metinler | Serkan Parlak

Ağustos 11, 2023

Gece, ölüm ve zaman üzerine sisli metinler | Serkan Parlak

Burcu Yalçınkaya’nın ilk öykü kitabı “Gecenin Ölümü-Sisli Öyküler” geçtiğimiz günlerde Mythos Kitap etiketiyle okurla buluştu. Yirmiden fazla kurmaca ve kurmaca dışı kitabın çevirisini yapan Yalçınkaya halen MEB’de çalışıyor. Yazarın Raf Kitap etiketiyle okurla buluşan “Erguvan Bahçesinde Delinin Tanrıları” isimli bir de şiir kitabı var. 

“Gecenin Ölümü-Sisli Öyküler”de özgürlük, korkular, ölüm, yaşam, varlık olarak insanın değeri, mutluluk, kadınlık durumları, yolculuk, zaman-bellek ilişkisi, hayatın anlamı genel olarak ele alınan izlekler. Yazar bu izlekleri deneme, şiir, hikâye türlerinin biçim ve içerik özelliklerini dikkate alarak araştırıyor, sezgisel bir yaklaşımla özgün görünümlerini daha anlaşılır kılmaya çalışıyor. Kitabın ilk öyküsü olan “Zincirin Ağırlığı”nda beyaz kuş Spi üzerinden noktanın hikâyesine bakıyoruz. Nokta nedir, ağırlığı ve hafifliği nasıldır? Bir yandan beyaz kuş Spi’nin noktaya dönüşümünü anlatılırken bir yandan da güvenlik-özgürlük çatışması masal formunun katkılarıyla sorgulanıyor. İkinci öykü “Korkuya Yol Alırken”de adı ve yazarı belirsiz bir kitaptan anlatıcının okuduğu bölümler aracılığıyla akıl, korku, gerçeklik ve insanın değeri izlekleri bu kez deneme formu üzerinden ele alınıyor.  “Masal Olmayan Masal” sorularla başlıyor. Giriş bölümleri farklı tarzda ele alınacak biçimde üretilen mutluluk ve ölüm temalı alternatif masallara bakıyoruz. “Hesap”ta bir köyde miras bırakılan tarladaki kavakların kesimi ve kazanılacak para üzerinden akrabalık ilişkilerine daha yakından bakıyoruz. Uzun öykü “Kaynayan Topraklardı Onlar”da göçmenlerin kurduğu bir köy üzerinden doğa ve insan ilişkilerine odaklanıyoruz. Anlatıcının toprak olduğu bu öyküde çocukluk, evlilik, aşk, çok eşlilik, savaş koşullarında yaşam ve kadınlık durumları ele alınıyor. “Gecenin Ölümü” için gece ve ölüm hakkında şiirsel bir deneme diyebiliriz. “Hikâye Gören Rüya”da gezgin bir hikâye anlatıcısının ölümsüzlük arayışında köy, kasaba, doğa ve insan üzerinden yaptığı yolculuğa eşlik ediyoruz. Öykünün sonunda bu yolculuğun aslında anlatıcının rüyası olduğunu anlıyoruz. “İkiyüzlü Zaman” geçmiş, şimdi ve gelecek üzerinden zamana yaklaşan bir deneme metni. “İzin” düğüne gitmek için babaannesinden izin alan ancak babasından izin alamayan bir çocuğun hüzünlü hikâyesi. “Hep Aynı Şarkı” bellek-zaman ilişkisine sokak-ev ve geçmişin hatırlattıkları üzerinden yaklaşan dramatik bir aile hikâyesi. Hikâyenin odağında kadınlık durumları var. Geçmiş, şimdi ve geleceğin “Sis”ler öyküsünde belirsizleştiği bir dünyada anlatıcının tanıdığı insanlar hayatın anlamını sorguluyor, tartışıyor. Art arda gelen rüya temalı öykü ve denemelerde rüya-gerçeklik ilişkisi, korkular, hatırlamak, unutmak ve anlatmak eylemleri üzerine düşünüyoruz.

Gözlem ve sezgileri yüksek bir yazar Yalçınkaya. Öykülerde işçilik, gözlem gücü, otobiyografik öğeler ve çevirmenliği dolayısıyla yaptığı okumalar ve yazma pratiklerinin etkisi de hissediliyor. Yaşanan hayatların bıraktığı etkiler, ince detaylar, anlatılan çarpıcı olayların zihinde bıraktığı tortular hakkında duygu durumu, düşünceler ve yorumlar öykü türünün sınırlarını genişletiyor. Anlatıma yaslanan öyküler okuyoruz ağırlıklı olarak. Diyaloglar, betimlemeler sınırlı. Genellikle birinci tekil kişi ve tanrısal konumlu anlatıcının bakış açısıyla yaklaşıyoruz olup bitene. Bu seçim önemli çünkü metni okurken aslında bizi aslında sadece anlatıcı ilgilendirir. Yazar bizi ilgilendirmez, yaşam öyküsü dahildir buna. Değerlendirmelerimizi anlatıcı üzerinden yaparız. Yalçınkaya’nın metinlerinin bazıları öykü türünün dışına çıkıyor, deneme tarzı metinler bunlar, bu durumda doğal olarak yorumlar ve sorular aracılığıyla yazar giriyor devreye. Üzerine çalıştığı kavramlar hakkında -ölüm, gece, korku, zaman- yer yer şiire yaklaşan metinler de okuyoruz. Deneme, şiir ve öykü türlerinin iç içe geçtiği bir tür derleme kitap var elimizde. 

Hikâyeler iç evrenimizin, kozmik yapımızın yansımaları olarak dünyayı daha katlanılabilir hale getiriyor. Ötekilere yazılıyor, öznel alana hitap ediyor, okura tesir etmeleri gerekiyor. Günlük hayatta katlanamayacağımız gerçekler hikâyede, romanda katlanılır hale geliyor. Burcu Yalçınkaya’nın ilk kurmaca kitabı“Gecenin Ölümü-Sisli Öyküler”de denemeler hikâyeye, hikâyeler denemeye dönüşüyor. Farklı türler arasında gidip gelen yazar ilk kitabı aracılığıyla üslubuyla ilgili dikkate değer ipuçları veriyor.   

edebiyathaber.net (11 Ağustos 2023)

Yorum yapın