Fatih Gezer’in okurlarından Firuzan’ına ve Ölüler Kıraathanesi’ne yoğun ilgi

Mayıs 3, 2025

Fatih Gezer’in okurlarından Firuzan’ına ve Ölüler Kıraathanesi’ne yoğun ilgi

Edebiyatımızın son yıllardaki en dikkat çekici kalemlerden Fatih Gezer’in ilk romanı Ölüler Kıraathanesi, beşinci baskısıyla okurlarla buluşmaya devam ediyor. Firuzan ise Mart 2025’te yayımlandı ve yayımlandığı ilk iki ay içinde geniş bir okur kitlesine ulaştı.

Tanıtım metninden

Vedat Türkali İlk Roman Ödülü
’ne layık görülen bu eser, hayatla ölüm arasındaki sınırları, aşkı, yalnızlığı ve sistem dışına itilmiş ruhların hikâyelerini eşsiz bir kurgu ve mizahla anlatıyor. Giderek büyüyen bir okur kitlesi tarafından benimsenen roman, özellikle genç kuşak edebiyat okurları arasında bir kült metin olma yolunda ilerliyor.

Fatih Gezer’in son romanı Firuzan ise Mart 2025’te yayımlandı ve yayımlandığı ilk iki ay içinde geniş bir okur kitlesine ulaştı. İç içe geçmiş anlatılar, meddah geleneğinden ilhamla kurulan çok katmanlı bir yapı ve kadınların kaderiyle hesaplaşan, güçlü bir edebi sesle yazılmış bu roman; edebiyatın toplumsal hafızayı nasıl onarabileceğini bir kez daha hatırlatıyor. Tarot kartlarından ayılara, yırtılmış muşambalardan dualara uzanan sahneleriyle Firuzan, modern zamanların karanlığını geçmişin hikâye gücüyle aydınlatıyor.

2012 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü birincilikle tamamlayan Fatih Gezer, yazarlığının yanı sıra belgesel yönetmenliği, müzisyenlik ve köşe yazarlığı da yapmış çok yönlü bir sanatçıKazova Direnişi: İşgal Et, Diren, Üret! adlı belgeseli ve “Anlarlar mı?” albümüyle ses getiren Gezer, anlatıya sadece kurmaca metinlerle değil, müzik ve görsel araçlarla da müdahil olmayı sürdürüyor. 2025’te yayımlanan “Satır Arası Türküler” albümü de Firuzan‘ın atmosferine eşlik eden parçalarla dikkat çekiyor.

Gezer’in romanları, marjinalleştirilmiş bireylerin iç dünyasını merkezine alarak okurlarını empatiye çağırıyor. Toplumun dışına itilmiş karakterlerin iç sesi, ironik bir anlatım diliyle birleşiyor; mizahla yoğrulmuş bir karanlık, yazarın edebi dünyasının imzası haline geliyor. 

Özellikle Ölüler Kıraathanesi, yalnızca bir suç hikâyesi ya da bir semt anlatısı değil; Türkiye’nin çeperinde kalmış, anlaşılmayı bekleyen insanların romanı. Kitabın beşinci baskısıyla raflardaki yerini alması, bu hikâyeye duyulan ihtiyacın ve edebiyatın hâlâ en iyi tanıklık biçimlerinden biri olduğunun göstergesi. Firuzan ise bu tanıklığı, bir kadının ölümün eşiğinden yeniden doğuşuna çevirerek sürdürüyor.

Fatih Gezer okurlarını bir kez daha insan ruhunun en kuytu köşelerine götürüyor. Hayatla ölüm, kahkahayla hıçkırık, inkârla yüzleşme arasında gidip gelen bu romanlar, yalnızca okunmuyor; hissediliyor. Everest Yayınları olarak, bu eşsiz edebiyat yolculuğuna ortak olan tüm okurlarımıza teşekkür eder, yeni okurları da Ölüler Kıraathanesi ve Firuzan ile tanışmaya davet ederiz.

Ölüler Kıraathanesi

İstanbul’un meşhur ve meşum bir mahallesinde, bir poker masasında son bulan sekiz hayat… Sekiz umut, sekiz el, sekiz pas, sekiz rest! Ölüler Kıraathanesi’nde hikayemiz bol yalanlı oyunun ve mekanın dışına çıkıyor, itimat edilmez bir ışığın aydınlattığı gecede okuru göz göz evler, acımıza bigane sokaklar, geçmiş zamanlar ve kaygılı hayatlar içinde ustalıkla gezidirip nihayetinde yeni bir günün ümitvar aydınlığına çıkarıyor… Çarpıcı kurgusu, yaşayan karakterleri ve yetkin kalemiyle lezzetli bir ilk roman.

“Fatih Gezer’in romanı gerçekten ilginç ve özgün.”– Zülfü Livaneli

Firuzan

“Siz de ölmüşlerinizin ruhuna arada sırada bir iki dua yollayın ayol.”

Gencecik yaşında yaşamdan vazgeçen Firuzan, arafta bekleşen tüm ruhlar arasında kendini anlatacak kadınları seçiyor, sözü onlara veriyor. Böylece büyük büyük ninesi Umay’dan başlayarak kendi kızına kadar yaşananları kapsayan, bu coğrafyaya yayılmış bireysel ve toplumsal felaketlere dokunan bir anlatı örüyor. Kuşaklar arasında aktıkça değişen bakışıyla erkeklerin kalem oynattığı tarih hikâyesine başkaldıran bir küçük destan Firuzan. Mizahi, renkli ve sürprizli bir üslupla aktarılan hikâye, üç asır süren dört kuşaklık bir yolculuğa davet ediyor.

Ölüler Kıraathanesi ile Vedat Türkali İlk Roman Ödülü’nü kazanan yazar Fatih Gezer, dördüncü kitabına müzisyen kimliğini de ekleyip satır aralarını Firuzan’a özel bestelediği ve seslendirdiği şarkılarla destekliyor. Kendine hayrı olmayan bir şifacıydı Hacı Anne. Bilmem ne otlarını harmanlayıp bir deva bulamadı da, vakti zamanında yaralarını iyileştirmeye gayret ederken bulduğu bir ilacı sundu ikimize: Unutmak. Örttük üstünü. Zamana teslim ettik derdimizi.

Yorum yapın