
Nesrin Uyal Ortan’ın kaleme aldığı “Girit’ten Urla’ya – Bir Mübadele Ailesinin Öyküsü”, savaşın yarattığı, bir buçuk milyon insanın zorla vatanlarından oluşunu, yerini, dilini bilmedikleri yeni topraklarına alışmak zorunda kalanların hikâyesini, Nesrin Uyal Ortan’ın bu büyük travmanın üstesinden gelmeyi başarmış şanslı insanlardan oluşan kendi ailesi üzerinden anlatan bir kitap.
Nesrin Uyal Ortan, 2 Aralık 1941’de İzmir’in Urla ilçesinde dünyaya gelmiş. 1924’te Girit’ten Urla’ya gelen yedi çocuklu Mustafa Uyal ve Cevahir Uyal’ın beşincisiymiş. 1956 yılında ilkokulu ve iki yıllık Akşam Sanat Dikiş ve Nakış Enstitüsü’nden mezun olmuş. Daha sonra ailesiyle birlikte İzmir’in Alsancak semtine yerleşmişler. 2017 yılından beri İzmir Girit Mübadilleri Derneği Kadınlar Kolu Başkanlığı’nı yapan ve derneğin tüm etkinliklerinde aktif bir rol üstlenen Nesrin Uyal Ortan’ın, A7 Kitap etiketiyle yayımlanan “Girit’ten Urla’ya – Bir Mübadele Ailesinin Öyküsü”, yaşamlarına Girit’te başlayıp savaşın gölgede kalmış kara lekelerinden biri olan Yunanistan ile Türkiye arasındaki “mübadele” sonucu kendilerini Urla’da, bambaşka bir hayatın içinde bulan yüzyıllık Uyal ailesinin hikâyesini anlatıyor.
Kitabına Girit’in tarihini ve tarihsel önemini anlatarak başlayan Nesrin Uyal Ortan, daha sonra kalabalık ailesini bir bir tanıtarak devam ediyor. Devamında 1924 yılında meşhur Gülcemal gemisiyle Girit’ten Urla’ya gelişlerini, dillerini bile bilmedikleri bu yeni topraklarda, babası Mustafa Uyal’ın ailesini bir arada tutmak, yabancı bir memlekette ayakta durmak için varını yoğunu ortaya koyarak çalışmasını, yükselişini anlatıyor. Aile içinde olup bitenleri, kardeşlerinin evliliklerinde her iki tarafın köklerine olan bağlılıkları ama en çok da birbirilerini anlamamaktaki ısrarlarından kaynaklı zorlukları tüm içtenliğiyle dile getiren Nesrin Uyal Ortan, çocuk yaşta “gavur” diye aşağılanmanın üzerlerinde bıraktığı etkiyi de dramatize etmeden ortaya koyuyor. Yeni yeni kurulan temkinli dostluklarla yeni vatanlarına alışmaya başlamalarıyla beraber kendilerini nispeten güvende hissetmelerini, ayak uydurma çabalarının getirdiği olumlu sonuçlara rağmen gönüllerinin bir yarısının ne olursa olsun asıl memleketlerinde kaldığını samimi bir dille ifade ediyor.
“Ada’nın Müslüman halkı, ilk zamanlar başlarına geleceklerden habersizmiş. Söylentiler kulaktan kulağa yayıldıkça, kara günlerin yaklaştığı fark edilmiş. 1922 yılında Yunan ordusu, Türk ordusu karşısında bozguna uğrayarak yenilince, Anadolu topraklarını terk etmiş. Bir milyonu aşkın Hıristiyan Rum Ortodoks, Türkiye’den Yunanistan’a ve adalara önce göç, sonra mübadele yoluyla gitmiş. Savaş sonrası, 30 Ocak 1923 tarihinde, İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türkleri hariç tutularak, Türkiye topraklarındaki bir milyonu aşkın Rum-Ortodoks ile Yunanistan’daki beş yüz bine yakın Müslüman, zorunlu göçe tabi tutulmuş. Yaşadıkları ülkenin vatandaşlığından çıkarılıp, gittikleri ülkenin vatandaşları olacaklarını, iki hükümetin izni olmadan ayrıldıkları yere bir daha geri dönemeyeceklerini kararlaştırdıklarını duyunca, şaşkınlık içinde kalmışlar,” diyerek özetliyor Nesrin Uyal Ortan mübadelenin öyküsünü. “Girit’ten Urla’ya – Bir Mübadele Ailesinin Öyküsü”, yüz binlerce insanın, zorla vatanlarından edilmelerinin yarattığı travmayı anlatırken, diğer yandan da bu büyük trajedinin altından kalkmayı başarmış bir ailenin de hem birbirilerine hem de köklerine nasıl sahip çıktıklarını bütün içtenliğiyle resmediyor.
edebiyathaber.net (15 Mart 2025)