Besim F. Dellaloğlu gündelik kavramlar ışığında Türkiye’nin fotoğrafını çekiyor

Temmuz 15, 2021

Besim F. Dellaloğlu gündelik kavramlar ışığında Türkiye’nin fotoğrafını çekiyor

Besim F. Dellaoğlu‘nun “Sosyolojik Nazar” adlı kitabı Timaş Yayınları’ndan yayımlandı.

Tanıtım bülteninden:

Sosyolojik Nazar, Besim F. Dellaloğlu’nun Gazete Duvar’da kaleme aldığı köşe yazılarından oluşuyor. Yazar, bu derlemesinde bir sosyolog olarak gündelik kavramlar üzerinden Türkiye’nin fotoğrafını çiziyor. İdeolojik mahallelerin hangi kelimeler ve nosyonlar üzerinden meseleleri nasıl yanlı/ş yorumladıklarını örnekleriyle anlatıyor. Sosyolojik Nazar, sağ ve sol’un kendi hapishanelerine açılan bir düşünce penceresi!

Evet, hayat organiktir. Toplum ilişkiseldir.

Kitaptan Alıntılar

Siyaset kara gibidir, hızlı ısınır ve hızlı soğur. Ancak toplum deniz gibidir, daha yavaş ısınır ve daha yavaş soğur. Toplumlar değişirler. İlerlemeleri ya da gerilemeleri söz konusu değildir. “İleri” ve “geri” otomotiv sektörüyle ilgili kavramlardır, sosyolojiyle ilgili değil!

Türkiye’de sağ/sol kavramları köklerini Avrupa’da olduğu gibi ekonomi-politik bir gerilimden çok kültür-politik bir gerilimden alırlar. Laik/dindar, batılı/doğulu, modern/muhafazakâr ekseninde kutuplaşmış bir toplumda siyaset öncelikle ekonomik çıkarlar değil, yaşama biçimi üzerinden belirlenir.

Sosyoloji olması gerekenle değil, olanla ilgilenir. Toplumlar ilerlemezler, gerilemezler, sadece değişirler. Sosyoloji değişimin bilimidir.

Örneğin şarap içince medeni olmuyorsunuz. Sadece, Batı’nın antropolojik kültürünün önemli bir ürününü tecrübe etmiş oluyorsunuz. Ya da pizza, lahmacundan daha medeni değil mesela. Sonuçta her ikisi de hamur, et ve sebzeden oluşuyor. Lahmacun Türkiye’nin güneydoğu bölgesinin, pizza ise İtalya’nın Sicilya yöresinin antropolojik kültürü. Pizza ABD üzerinden küreselleştiği için “medeni” gibi gözüküyor sadece.

Bence kitapla, kütüphaneyle sahici ilişkisi olan birinin, bir amatör okurun bu yazının da yazılmasına neden olan tepkileri vermesi zordur. Kitaba gerçekten değer veren, düzenli kitap okuyan biri kütüphanesinin önünde video çeken birini ayıplamaz ya da birinin evinde kütüphane görünce “Bunların hepsini okudunuz mu?” diye sormaz.

Solcu aydın, haznesi tıka basa dolu ama musluğu bozuk olduğu için su içilemeyen çeşmeler gibidir.

Sağcı aydının en önemli sorunu evrensel bir müfredatı genellikle defansif bir refleksle karşılamasıdır.

edebiyathaber.net (15 Temmuz 2021)

Yorum yapın