Barış umudunun peşinde bir hikaye: Kuş Olsam Evime Uçsam | Dursaliye Şahan

Ekim 28, 2023

Barış umudunun peşinde bir hikaye: Kuş Olsam Evime Uçsam | Dursaliye Şahan

Bir uzaylı yukarıdan dünyamızın fotoğrafını çekse. -Vardır belki böyle şeyler.- Fotoğrafın hemen kenarına da not düşse: Dünya takvimine göre, 2023 sonbaharının ortası.

Her tarafta bombaların patladığı, can havliyle kaçışan kadınlar, çocuklar, yaşlılar, insan elinde nesli tükenmek üzere olan onlarca hayvan türü. 

Yazar Güzin Öztürk, Kuş Olsam Evime Uçsam isimli çocuk romanıyla bizi tam da bu yağmur gibi yağan bombaların altına, Beşir’in evine götürüyor.

Suriyeli, kendi halinde bir aile, daha fazla kayıp vermemek için savaş bitene kadar sınırın öte yakasına sığınmak istiyorlar.

Doğdukları toprakları geride bırakarak can havliyle Hatay’a doğru başlayan o kaçış yolu uzadıkça uzar.

Bir çocuk ölümün nefesini ensesinde hissettiğinde ne yapar?

Yolculuk biter. Aile, “Nihayet kurtulduk,” diyemeden kalın bir duvara toslar: Irkçılık.

“Niye geldiniz? Suriyeli sevmiyoruz,” diyen insanlar da canlarını en az savaş kadar yakar.

Dünyanın her tarafında en kolay ötekileştirilenlerin başında göçmenler gelir. Göçmen olmayanın anlaması çok da kolay değildir.

İnsan tanımadığından korkar demişler. Irkçılığın temelinde biraz da bilmemek yatar.

Güzin Öztürk çocuklarımıza ve bize tanımadığımız o insanların hikayesini anlatıyor.

Beşir’in yüreğini görüyoruz. Her cümlesinde okuyucuya dostluğu öneriyor.

Irkçılık yeryüzündeki bütün canlılar için; ‘ırkçıyım, çünkü ırkımı seviyorum,’ bahanesiyle geçiştirilmeyecek kadar tehlikeli.

Savaşların kökeninde ırkçılık var.

Ötekileştirmenin dili çoğu zaman ırkçılıkla başlar.

Gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak için, savaşın, nefretin, ırkçılığın ve ötekileştirmenin ne kadar kötü olduğunu çocuklarımıza öğretmeliyiz. Dünyayı kana bulayan zalimlere inat barışı inşa etmek zorundayız.

Yazar, yalın bir dille yazdığı eseriyle 2015 TUDEM EDEBİYAT ÖDÜLÜ’nü alıyor.

Arka kapak yazısından: “Taş, suya düştüğünde dünyanın en derin yerine düşmüş gibi yankı yapar. Taş da görünmez, su da. İşte yüz binlerce mülteci de böyle bir kuyunun içinde sanki. Uzaklardan, derinlerden patlamalar duyuluyor. Her yerde çatışma. Acı adeta ruhunuzu kemiriyor. Tek çözümse kaçmak, güvenli limanlara sığınmak. Bir daha hiç dönmemek pahasına bile olsa, yerinizden, yurdunuzdan toprağınızdan kopmak…”

edebiyathaber.net (28 Ekim 2023)

Yorum yapın