Barış güvercinin kanadında! | Mehmet Özçataloğlu

Kasım 19, 2018

Barış güvercinin kanadında! | Mehmet Özçataloğlu

Ben, sen, o. Biz, siz, onlar… Böyle çekimlediğimizde herhangi bir sorun görünmüyor. Doğal akış böyle çünkü. Fakat bu çekimlemenin sonuna “öteki/ötekiler” geldiğinde durup ciddi ciddi düşünmek gerek. Bir çatlak, bir sızıntı var anlamına geliyor bu. Toplumsal barış ortamını bir tehdit söz konusu. Ve evlerin içindeki bu söylemlerden çocuklar çok etkileniyorlar. Yaşadığımız coğrafyanın tarihinde, çok değil 60-70 yıl öncesine dönüp baktığımızda var olan ortamı bugün yaşayamadığımız acı bir gerçek. Hele ki şimdilerde, güney komşumuzda var olan savaştan ötürü ülkemize sığınanları görünce… Özellikle çocuklar kendi içlerinde birbirlerine hakaret etmek amacıyla onların etnik kimliklerini kullanıyorlar. Böylesine benimsememe durumu ile karşı karşıyayız. Çare? Çare çok çeşitli. Biri de kitaplar olmalı. “Öteki” kavramını işleyen kitaplarla çocukları buluşturup oradaki duyguyu hissetmeleri sağlanmalı. Son dönemde “ötekileştirmeyi” ele alan kitapların sayısı çok olsa da Mehmet Atilla’nın “Güvercin Adımları” en çok etkileyenlerden oldu.

Arman, Berfin ve İlkay. Üç farklı kökenden, üç farklı kültürden üç arkadaş. Bir robot yarışması için bir araya gelerek ekip oluşturuyorlar. Soyadlarından aldıkları birer hece ile ekibin adını koyuyorlar. Bu isim dolaylı yoldan kitabın adına da yansıyor. Güzey’in GÜ’sü, Severyan’ın VER’i, Cinas’ın CİN’i. “GÜVERCİN!” Bu noktada yazarın ne denli ince bir düşünce içinde kurguyu ortaya çıkardığı, sözcük seçiminde ne denli hassas davrandığı görülebiliyor. Ortaya çıkan sözcük barışın da simgesi aynı zamanda. Üç ayrı kökeni barışta birleştiriyor yazar. Çocuklar bunun farkında olmadan biraraya gelseler de evlerine döndüklerinde karşılaşıyorlar asıl sorunla. Bu yetişkinlerin arasındaki kuşku ve önyargı. Görünen ve bilinen o ki, çocukların dünyası tertemiz. Zihinlerinde kötü huylu düşünceler yer almıyor. Peki, ne oluyor da büyüyüp yetişkin sınıfına girince kirleniyor o zihinler? Neden?

Mehmet Atilla “Güvercin Adımları”nda yine toplumsal bir konuyu/sorunu ele alıyor. Yazarın takipçileri, okurları her kitabında farklı bir konuyu ele aldığını bilirler. Anlatımın lezzeti, dili kullanmadaki özen hiç değişmese de kurgudaki yaratıcılıkla hiç tekrara düşmeden yoluna devam ediyor yazar. Bu kitapta daha önceki kitaplarında hiç karşılaşmadığımız üst kurmaca metinle karşılaşıyoruz. Belirli noktalarda dışarıdan bir anlatıcı kurguya müdahale ediyor, okura sesleniyor. Açıkçası yazarla ilgili beklentim her zaman yüksek olmuştur bu konuyla ilgili. Yeni kitabın haberini aldığımda “Acaba bu defa neyi, nasıl denedi?” diye meraklanırım. Ve her defasında beklentilerimi karşılamıştır. Mehmet Atilla kitaplarında hayalkırıklığı yaşamak nedir, bilmem. Bununla birlikte her defasında dikkatimi çeken bir nokta da yazarın karakterlerine seçtiği isimler olmuştur. Çocukların kolaylıkla özdeşim kurabilecekleri isimler seçmiştir yazar. Çocuklara “Bu da kim?” diye sordurmaz. Çünkü aşina oldukları, etrafında gördükleri, duydukları, arkadaş oldukları isimlerdir bunlar.

“Güvercin Adımları” Mehmet Atilla’nın usta kalemi, kendine has naif üslubuyla önemli bir konuyu ele alıyor. Ajitasyona kaymadan, sulandırmadan, olması gerektiği gibi.

Bazı kitaplar çocuklara yönelik olarak yazılsa da yetişkinlerin de okuyabileceği türden oluyor. Bu da o kitaplardan biri. Hatta yaşadığımız günlerde bir önerinin ötesinde bir zorunluluk bu kitabı okumak. Birbirimizle ilgili bilgi eksiğimizi hissettiriyor, düşündürüyor. Önyargıların yıkılması adına da bir yüzleşme kitabı.

Güvercin Adımları, Maria Brzozowska’nın kapak tasarımı, Tudem Yayınları etiketiyle. Güvercinin kanatları barışı taşıyor, barışı getiriyor!

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (19 Kasım 2018)

Yorum yapın