Avrupa’nın son yüzyılını tek mekân ve sakinleriyle özetleyen bir hikâye: “Garson”

Mayıs 3, 2019

Avrupa’nın son yüzyılını tek mekân ve sakinleriyle özetleyen bir hikâye: “Garson”

Matias Faldbakken’in “Garson” adlı romanı, Mehmet Emin Baş çevirisiyle Timaş Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Daha iyi günler görmüş büyük bir Avrupa restoranının hassas dengesinin beklenmedik bir misafir tarafından nasıl geri alınamaz bir şekilde altüst olabileceğinin hikâyesi: Garson…

Hills isimli asırlık bir Avrupa restoranında, orta yaşlı bir garson işinin değişmez yönleriyle gurur duyuyor: Kusursuz bir üniforma, bir örnek masa örtüleri, müdavimleri ve düzenli akşam yemekleri: Hınzır olarak da bilinen Graham ve onun kalburüstü konukları; alkolik aktör ve arkadaşları, bir sanat simsarı, Garson’un  yegane arkadaşı Edgar ve küçük kızı Anna. Bir de tabii ki Şef Garson, Bar Sorumlusu, Aşçı…

Bu stabil ve kendi ritmiyle yaşayan evrende, masalar arasında herhangi bir temas yoktur… Ta ki güzel ve bakımlı bir genç kadın kapıdan içeri girip restoranın ve temsil ettiği her şeyin hassas dengesini bozana kadar.

Bir kar küresinde yaşamak gibi, Garson Avrupa’nın son yüzyılını, o büyük resmi tek mekân ve sakinleriyle özetleyen büyüleyici bir hikâye. Her şey olması gerektiği gibi olması gerektiği yerdeyken -en azından Garson’a göre- bir şeyler değişmeye başladığında yükselen endişe, bütün düzeni altüst etmeye yetiyor. Aslında, koşullar göz önünde bulundurulduğunda, endişe belki de en mantıklı tepki…

Kitap İçin Söylenenler

“Faldbakken’in romanı, daha önce birkaç kez okuduğunuz, ancak asla bitmiş hissetmediğiniz bir klasik gibi. Hiçbir zaman tamamen o dile, ayrıntılara doymuş hissetmezsiniz, çok zekice kurgulanmışlardır çünkü. Garson da yeniden okumak için memnuniyetle kitaplıkta tutacağınız epik bir eser.” – Litteratursiden

“Faldbakken’in olaysız ilerleyen bir tavrı var. Olayların azlığı ve tasvir tekniğinin cömertliği arasında lezzetli bir gerilim kuruyor. Garson görev başındayken ölçülü ve mesafeli olsa da bir anlatıcı olarak pek konuşkan; artçı sarsıntıları derin analizlerle karşılıyor. Yavaş çekimde bütün gülünç arızaları dehşetli bir anafora dönüşüyor. Hikâye devam ederken garson, kim olduğu ve ne yapması gerektiği konusundaki düşüncelerini tamamen kaybediyor ve her şeyi yapabilecek bir adam gibi görünmeye başlıyor. Buster Keaton tarafından oynanan Travis Bickle gibi.” – The New York Times Book Review

“Faldbakken’in romanın en güzel yanı, merakı hep canlı tutması ve okuru şaşırtmaktan asla vazgeçmemesi… Garson, aklınızdan çıkarmakta zorlanacağınız bir roman. Gerçek bir cevher.” – Hamar Arbeiderblad

“Mervyn Peake ve Wes Anderson’ı düşünün, şimdi bunu Nathanael West’in duygusuz tuhaflığıyla buluşturun: Şaşırtıcı, ilginç ve eğlenceli roman.” – Kirkus Reviews

“Faldbakken’in Garson isimli romanı, Oslo’daki The Hills adındaki büyük ve eski bir restoranda, çok şahane yemekler boyunca tecrübeli bir garson tarafından anlatılan, iddialı bir hikâye… Faldbakken’in hikayesi, restoran tarafından temsil edilen ‘eski dünya’yı iyisiyle kötüsüyle ifşa ederken bu özneyi zekice ve çarpıcı bir romana dönüşüyor.” – Publishers Weekly

“Aynı zamanda görsel sanatçı olan Faldbakken, The Hills’in dekorasyonunu, garsonun ruhunu ve müdavimlerin ilişkilerini derinlikli, eğlenceli ve teatral bir üslupla çiziyor. Absürt bir dokunuşa sahip tek mekân romanları sevenler için.” – Booklist

“Eskiden görkemli günler görmüş bir Oslo restoranında geçen, zekice, melankolik ve hicivli bir roman. Wes Anderson hayranları buna bayılacak.” – The Globe and Mail

“Tadına doyulmaz zenginlikte bir hikâye.” – Mail on Sunday

Kitaptan Alıntılar

Alışkanlık bir şeylerin doğasının üstüne örtülen battaniye

gibidir.

Mutlulukla mutsuzluk bir elmanın iki yarısıdır.

Savaş, mantıksızlığın en mantıklı şeklidir.

Mutsuzluk, güvenilir tüketiciler yaratır.

Mesele neyden özgür olduğun değil, ne uğruna özgür olduğundur.

Benliğin oluşumu sekteye uğrayınca çöküş baş gösterir.

Büyükler sadece biz diz çöktüğümüz için büyük gözüküyorlar. Haydi ayağa kalkalım. – Proudhon

Ayçiçeği çekirdeğiyle yumurtayı ayrı ayrı tatmış birine mayonez nasıl anlatılır ki?

Her gün aynada bitkin ve yıpranmış yüzümü görüp kendi kendime diyorum ki: Hayatının geri kalanında en genç göründüğün an bu olacak.

Yazar

Matias Faldbakken (d. 1973), Norveç’in en eleştirel beğeni toplayan görsel sanatçı ve yazarlarından biridir. Paula Cooper Galerisi (New York), Simon Lee Galerisi (Londra), Galerie Eva Presenhuber (Zürih), Galerie NEU (Berlin) ve Standart (Oslo) gibi dünyanın en iyi çağdaş sanat galerileri tarafından temsil edilmektedir. Kendi adıyla yayımladığı ilk romanı olan Garson (Hills) Brage Ödülü’nün finalistleri arasına girmiş ve telif hakları 16 ülkeye satılmıştır.

* GARSON, Norveç’in son yüzyılına tanıklık eden bir restoran ve ve sakinleri üzerinden modernizmin hem bireyler hem de Avrupa üzerindeki etkilerini okuma fırsatı sunuyor.

* Telif hakları 16 ülkeye satıldı.

* Bragge Ödülü finalistleri arasında yer aldı.

* Matias Faldbakken, uluslararası üne ve başarıya sahip modern ve kavramsal sanat üzerine çalışan bir sanatçı.

edebiyathaber.net (3 Mayıs 2019)

Yorum yapın