“Dik Başlı Tarihçi” öyküsü üzerinden “Boynunun Etrafındaki Şey” kitabına kısa bir bakış | A. Çiğdem Özerdoğan

Mayıs 8, 2019

“Dik Başlı Tarihçi” öyküsü üzerinden “Boynunun Etrafındaki Şey” kitabına kısa bir bakış | A. Çiğdem Özerdoğan

Anlatıcı, Nijerya’nın ilkel kabilelerinden birinde yaşayan Nwamgba’nın, ilk gençlik yıllarını, ileride kocası olacak Obierika ile ilk karşılaşmalarını anlatarak  başlıyor kitabın son öyküsü olan ‘Dik Başlı Tarihçi’ öyküsüne ve hemen hemen öykünün sonuna kadar (18 sayfa boyunca) psikolojik zamanda, geçmişte dolanıyor, yerli kadının ve oğlunun yaşadıkları eşliğinde, ülke tarihini, kabilenin tarihini, Avrupalı sömürgeciler tarafından, yerlilerin nasıl asimile edildiklerini, kimliksizleştirildiklerini, dini inanışlar ve kültürel davranışlar açısından  nasıl dönüştürülüp köklerinden uzaklaştırıldıklarını, dilsizleştirildiklerini, ülkelerine, ailelerine, ve hatta kendilerine nasıl yabancılaştırıldıklarını anlatıyor. Sonra öykünün fiziksel zamanına geliyoruz. Nwamgba yaşlanmıştır, ölmek üzeredir ve torunu Grace onu görmeye gelmiştir. Anlatıcı burada tekrar psikolojik zamana geçiyor. Ancak bu sefer, geleceği gösteriyor okuyucuya. Henüz yaşanmamış olan Grace’in hikayesini ve onun Afamefunaya dönüşümünü, köklerini yeniden bulmasını anlatıyor. Öykü finalde, Grace’in büyükannesinin elini tutarak oturduğu fiziksel zamana dönerek son buluyor.

Öyküde üç yerde açık, net tarih bilgisi vermiş yazar. Bunlardan birincisi, beyaz adamın Onicha’ya geliş tarihi olarak verilen 1885, ikincisi, Grace’in üniversitede öğrenci olduğu 1950, üçüncüsü ise, Grace’in kocasından boşandığı tarih olarak verilen 1972 tarihleri. Böylelikle zaman yönünden matematiği çok güçlü bir öykü kurgulamış Adichie. Yirmi sayfalık, çok da uzun sayılmayacak bir öykü için, neredeyse yüz elli yıllık muazzam bir zaman aralığını, Nwambga (anne), Anikwenwa-Micheal (oğul) ve Grace-Afamefuna (torun)  olmak üzere üç neslin hikayesini, son derece akıcı, gerçekçi ve etkileyici biçimde aktarmayı başarmış.

Karakterleri canlı, yaşayan karakterler. Mekanlarda ve insanlarda fazla betimleme kullanmamasına ve genel olarak ‘anlatmayı’ tercih etmesine rağmen, sahneler ve kişiler gayet güzel canlandılar gözümde. Yan karakterler de bir-iki cümleyle hayat buluveriyorlar. Örneğin, Grace’in ‘tarz sahibi nişanlısı’ George Chikadibia, Londra’da eğitim görmüş, İngiliz İmparatorluğu uzmanı, çikolata tenli Nijerya’lı Bay Gboyega, Grace’i cezalandıran Rahibe Maureen…

Öyküde beni en çok etkileyen olay, Mwamgba’nın, topraklarını ve oğlunu koruyabilmek adına, bilmeden, sonuçlarını kestiremeden, kendi elleriyle -güya akıllı davranarak-, sadece beyaz adamın dilini öğrenmesi amacıyla, oğlunu misyonerlere teslim etmesi ve Anikwenwa’nın, gözlerinin önünde Micheal’a dönüşmesi oldu.

Yazarın, o tarihsel kesiti, Mwamgba’nın düşünce yapısını, kaygılarını, kabilesinin yaşam biçimini, sömürgecilerin kimi zaman  silahla zor kullanarak,  kimi zaman ahlaksızca kandırarak gerçekleştirdikleri işgali son derece güzel anlatması, etkiyi artıran unsur olmuş.

Mwamgba’nın, kendisi gibi dik başlı, direngen olan torununa Afamefuna (Adım Yok Olmayacak) ismini vermesi ve Grace’in, hayatının ileriki yıllarında resmî olarak bu ismi alması, köklerini yeniden bularak adının yok olmasına izin vermemesi de çok etkileyiciydi.

“Dik Başlı Tarihçi”, Nijerya’lı kadın yazar Chimamanda Ngozi Adichie’nin “Boynunun Etrafındaki Şey” kitabının son öyküsü.

Kitaptaki öykülerde ağırlıklı olarak, siyasi çalkantılar içindeki yakın dönem-günümüz Nijerya’sında yaşayan ve Amerika’da göçmen olarak bulunan Nijerya’lı kadınların hayatlarından kesitler var. Ülkedeki kargaşa ortamında, kadınların, çocukluklarından itibaren, aile içinde başlayarak süreğen biçimde maruz kaldıkları ayrımcı uygulamalar, yakınlarından, eşlerinden, toplumdan gördükleri baskıcı, aşağılayıcı davranışlar, bunların ruhlarında açtığı yaraları sarma çabaları ve bir şekilde hayata tutunabilme mücadeleleri anlatılıyor.

Nijerya’lı kadınların öyküleri olmasına rağmen, ne kadar da tanıdık, bildik hikayeler!

Kitapta en çok Dik Başlı Tarihçi öyküsünü beğendim. Bu öykünün, kitabın son öyküsü olarak özellikle seçildiğini düşünüyorum.

Sanki Chimamanda Ngozi Adichie şöyle noktalamak istemiş kitabını; “Bakın, bu hikayelerini okuduğunuz kadınlar Nwambga’nın torunlarıdır ve isimleri asla yok olmayacaktır!”

edebiyathaber.net (8 Mayıs 2019)

Yorum yapın