Zeplin’deki özgün öyküler | Gamze Haklı Geray

Ağustos 7, 2020

Zeplin’deki özgün öyküler | Gamze Haklı Geray

Okur,  “Doktor Franz Hiller bir zepline âşık oldu” cümlesiyle başlayan öykü kitabının devamını merak etmez mi?  Ben de aynı ilgiyle Zeplin’i okuma serüvenine yelken açtım. Kitaptaki öyküler için “tuhaf, kendine has, gerçeküstü ama gerçek olma gayreti içinde olan, mitolojik, çekici ve farklı, bir miktar tedirgin edici” sıfatlarını uygun görebiliriz. Tidbeck’in öykü deryasına daldıkça onun rahatsız edici ama aynı zamanda zihni diri tutan hayal gücüne yoğunlaşmak mümkün.

Yazarın, Stockholm Üniversitesi’nde karşılaştırmalı din ve sosyal antropoloji eğitimini tamamladığını, daha sonra ünlü Clarion West Yazarlar Atölyesi’ne öğrenci olarak katıldığını öğrenince, bu hayal gücünün kaynağı ortaya çıktı. Atölye, kariyerini, bilim kurgu ve fantezi yazarı olarak sürdürmek isteyen ciddi yazarlara sunulan altı haftalık yoğun eğitim programıyla ünlü. Karin Tidbeck, hem İsveççe, hem de İngilizce yazan bir yazar. Bu öyküleri on yılda tamamlamış. Sıradan gerçeği andıran olaylar, garipliklere, mitlere uzanıyor. Yazları çok uzun aydınlık günlerin, kış mevsiminde ise uzun soğuk gecelerin gölgesinde ve İskandinav folklorunun karanlık geleneğinde, Kuzey Karası denen Scandi/Nordic Noir türünün polisiyeleri ile büyümüş ve yetişmiş olması, muhtemelen, öykülerinin atmosferlerine etki etmekte. Tidbeck, edebiyat eğitiminin bir parçası olarak Jorge Luis Borges ve Ursula Le Guin’i derinlemesine okumuş. 2013 Crawford Ödülünü, “Augusta Prima” ile Bilim Kurgu ve Fantezi kısa öykü çeviri ödülünü almış. Aynı yıl, Dünya Fantezi Ödülü kısa listesine de girmiş.

İlk öykü “Beatrice” önce bana Sinan Sülün’ün kitabı Karahindiba’daki Mavi Pelikan’ı anımsattı.

Öykülerin en belirleyici özelliklerinden biri ses çeşitlilikleri, diğeri ise beklenmedik oluşları. Sanırım doğrusal ve klasik anlatılara şartlanmış zihinlerimiz bu farklılığı önce biraz yadırgıyor.

Tarz bakımından, büyülü gerçekçilikten, ürkütücü İskandinav renkleriyle bezenmiş efsanevi fanteziye, halk masallarından bilim kurgulara, mitolojik yaratıklarla ilgili metinlere uzanan bir çeşitlilikten söz edebiliriz. Bu öykülerin bazıları, melankolik aile anılarına yoğunlaşan derin ve bireysel alanlarda boy gösterirken, diğerleri bize o kadar yabancı ki aile ve ebeveyn kavramları bildiğimiz çizgilerde artık tanımlanamaz duruma geliyor. İncelikli bir anlatım, vizyoner bir hayal gücü ile taçlanan yeni kavramlar ezberimizi bozuyor. Garip olasılıkları mantıklı kılmaya çalışan özgün ve ışıltılı bir yazım türüne adım attığımızı fark ediyoruz. Hatta çoğu öyküyü defalarca okumadan katmanlarına ulaşmakta zorluk çekiyoruz.

Yazarın kullandığı yalın dil, anlattığı şey kendi adına dile gelebiliyor. Okuru, öyküdeki sıradışılıkla yavaş yavaş tanıştırırken, arka planda söylenmemiş olanları da araştırmaya zorlamada adeta ustalaşıyor. Duygusal ve kavramsal zenginlik baskınlaşıyor. Zeplin ve buhar makinasına duyulan aşk, dostluğun sınırları zorlayan uçları, mitlerden fırlayıp gelen yaratıklar, yaban arısına benzeyen Herr Cederberg karakteri, ölü anneyle telefon bağlantısı, bir akademik makalenin pastişi Pyret öyküsündeki Borgesvari ton, İsveç gelenekleri, Tidbeck’in anlatılarının özellikleri. Rebecka’da, dünyaya geri dönen ve dualara yanıt veren bir Tanrı yer alıyor. Rebecka’nın psikolojik olarak dengesiz ve intihara eğilimli kişiliğine ait ayrıntılar ve hayal gücü tüyleri diken diken ediyor.

Sonsöz: Başkalaşan Dünyalar bölümünde ise Tidbeck yazım serüvenini kaleme almış. Kendi yazdıklarının çevirmeni oluşunu, iki dilde yazmanın inceliklerini, insanın anadilinde derdini, farklı ses, kavram ve biçimlerde ifade edebileceğini anlatıyor.

Spekülatif kurguyu tanımlamak zor. Bazen, gerçekçi olmayan çeşitli türler, bilim kurgu ve fantezi gibi alt türleri kapsayıcı bir tanım olarak kullanılıyor. Türler arasındaki çizgiler o kadar bulanık ki, tutarlı ve kesin sınıflandırmalar neredeyse olanaksız, belki de günümüz edebiyatında gereksiz.

Tidbeck’in öykülerini en az iki kez okumak gerektiğini düşünüyorum.  Kimi zaman alışkın olmadığımız kadar karanlık ama zihinlerimizin kalıplarını zorlayacak, hatta kırabilecek bir yaratıcılıkta, bizi başka alemlere sürükleme enerjisini taşıyan katmanlı öyküler demeti bunlar.

En çok da böyle öykülere gereksinim duyuyoruz.

Kaynaklar

Zeplin. Karin Tidbeck. Aylak Kitap. Çevirmen: Tülin Er. 2. Baskı (2016)

https://www.npr.org/2012/10/31/164055676/book-review-jagannath

Gamze Haklı Geray – edebiyathaber.net (7 Ağustos 2020)

Yorum yapın