Yusuf Çopur’dan, Emile Zola’nın “Germinal” adlı romanıyla ilgili bir yazı.

Şubat 17, 2008

Yusuf Çopur’dan, Emile Zola’nın “Germinal” adlı romanıyla ilgili bir yazı.

Yine, yeniden, hep; Germinal!

Doğal (Natüralist) edebiyatın en usta yazarı olan Emile Zola 1840-1902 yılları arasında yaşadı. İnsan iradesinin önemsizliğini, yaşamı asıl belirleyenin doğa ve toplumsal çevre olduğunu savunan Zola, tüm yapıtlarında bu görüşünü kanıtlamaya çalıştı. Kitle hareketlerini ve kitlenin ruhsal durumlarını, ele aldığı çeşit çeşit tiplerle aktaran Zola, 1885'te yazdığı Germinal'de yeraltından kömür çıkaran işçilerin zorlu yaşamını olağanüstü bir başarıyla anlatıyor.

1860’larda Fransa’nın kuzeyinde maden işçileri, çetin koşullar altında yaşam mücadelesi vermektedir. Çalıştıkları ocaklarda her an iç içe oldukları göçük ya da grizu patlaması tehlikesinin yanı sıra, açlık ve sefaletle boğuşup dururlar. Son çare olarak gördükleri grev onlar  için kaçınılmazdır artık. Her şeyi göze almaya hazırdırlar, içlerinde filizlenen umut en büyük destekçileridir. Ne yazık ki direnişleri acımasızca bastırılır. Şimdi geride sadece ölüm, kan, gözyaşı ve yok olan hayaller kalmıştır.

Madenden kömürden hayatlar 

Romanın birincil karakteri, Zola'nın 1877’de de yazdığı Meyhane(L'Assommoir) romanında da adı geçen, genç göçebe bir işçi olan Etienne Lantier, hayatını kazanmak için korkutucu bir maden şehri olan kuzey Fransa'daki Montsou'ya gelir. Önceki işi makinist şefliğinden kovulmuş olan Etienne orada kıdemli madenci Maheu ile arkadaş olur, sonrasında bu arkadaşlık ona kalacak bir yer ve madende kömür arabası iterek para kazanabileceği bir iş bulmasında yardımcı olur. Etienne çalışkan, idealist ancak narin bir genç portresi çizer. Ayrıca atalarından ona dikbaşlı, etkileyici ve içki etkisindeyken nefretten patlayabilme veya tutkulu hareket edebilme kabiliyetinin miras kaldığı inancına sahiptir.


 


Zola kendi kuramlaştırmalarını arka planda yapmaya devam eder ve bunun bir sonucu olarak Etienne’in davranışları tamamen doğallık kazanır. Öyle ki Etienne, çokça aşırı sol görüşlü kitaplar okuyarak ve anarşist Rus göçmen işçi Souvarine –ki o da madenin dibinde hayatını kazanabilmek için Montsou’ya gelmiştir– ile sıkı dostluk kurarak sosyalist prensiplere kucak açar. Etienne’in sosyalist fikirleri basitçe algılaması ve bunun ondaki heyecan verici etkisi serinin ilk kitabı La Fortune des Rougon’daki Silveré direnişini andırır.





Sefaletle mücadele son çare…

Bütün bunların yanında Etienne, Maheu’nün kendisi gibi madende çalışan kızı Catherine’e âşık olur ve bu durum onu Catherine’in kaba sevgilisi Chaval ile ilişkisinin içine çeker. Chaval, Zola’nın daha sonraki romanı La Terre’deki Buteau’nün prototipidir. Maden işçilerinin hayatlarındaki karmaşıklık, çektikleri ciddi sefalet ve zulüm, onların roman boyunca yaşam şartlarının daha da kötüleşmesi bunun sonucunda patlak veren romanın kırılma noktası Etienne'in liderlik ettiği grevle gözler önüne koyulur. Souvarine’in zarar vermeye yönelik, yıkıcı girişim taleplerine rağmen madencilerin ve ailelerinin kendilerini geri çeken tutumu, yoksulluklarının daha da artmasına ve dehşet verici boyutlara ulaşmasına sebep olmuş; ani bir kıvılcımla ortaya çıkan, Zola’nın bütün çıplaklığıyla ortaya döktüğü ve belleklere kazınacak şekilde tasvir ettiği kalabalık sahneleri içeren acımasız başkaldırıları, romanın grev başlangıcından itibaren o ana kadarki bütün ağır ilerleyişini bir anda tepetaklak etmiş ve akışı romanın sonuna kadar aynı hızda tutabilmiştir. Romanı daha fazla anlatırsam kitabı okumaya gerek kalmayacak. Burada keselim. Devamı kitapta.





Germinal” dünya edebiyat tarihinin en önemli eserlerinden biri. İnsanların çektiği büyük acıyı son derece gerçekçi ve evrensel olduğu kadar etkileyici bir dille de kaleme alan Zola, bu romanıyla adeta bir destan yaratmış.





Her satırında okuru duygudan duyguya sürükleyen, kâh yüreğini burkan, kâh öfkelendiren, kâh umutlandıran, soluk soluğa okunacak bir eser.





Yusuf Çopur – edebiyathaber.net  (19 Mart 2011)

Yorum yapın