Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Şair Ümran Ersin’i, yakın arkadaşı Emel Ataç ile konuştuk.

Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Öncelikle, aklına gelen en ufak bir duygu ve düşünceyi o anda eline ne geçiyorsa – küçük not defterlerlerine, ajandalara, cep telefonuna, okuduğu kitabın dış yüzüne – küçük notlar olarak kaydettiğini daha sonra da bu notları bilgisayarda bir omurgaya dönüştürdüğünü ve sonrasında da uzun zaman- kimi kez yıllara bile sarkan – metin ya da şiirlere dönüştürdüğünü biliyorum. Özellikle dış dünyaya ait belirgin bir gözlemi yok sanırım bir yazar – şair algısı çok farklı örneğin o anda dikkatini çeken ki bu bir doğaya özgü bir nitelik, ya da sosyal, siyasal bir olay, insan ilişkilerine dair duyum olduğunda o özellik üzerinde derinleşir. Örneğin, birlikte alış veriş etmeyi çok severiz yine böyle bir anda bana önerdiği bir giysiye “almam ben onu” diye kesin dille ifademin kısa bir süre sonra kitaba da adını verdiği bir şiir olarak çıkması çok hoştu. Tek bir cümlenin onu etkilemesini de “almam ben onu” sözündeki emir kipinin kesinlik taşımasının onu “sevmem öğleden sonralarını “ adlı şiire ve aynı adlı kitaba dönüştürecek bir meydan okumaya dönüştüğünü anlatmıştı. Yani karşı durma, hayır demenin, meydan okumanın gündelik yaşamımızda kullandığımız dille nasıl başka bir boyuta taşındığına dair bir anı.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Okuduklarımız üzerine arada konuşuruz, onun yazdıklarının bendeki etkilerini söyleyince çok şaşırır ve mutlu olur. Elbette bu paylaşımlarım onun arkadaşım olmasından dolayı değil tamamen objektif olarak yansıttıklarımdır.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yazarken zaten diyaloğumuz pek olmaz ama bitirdiği bir şiiri telefonda okur, düşüncemi alır ya da biten bir deneme veya öyküsünü e- postayla arada bana gönderir. Hatta “Ayrıntılarda gizlidir aradığım insan” adlı denemesini okumam için gönderdiğinde çok beğendiğimi söyleyince bu yazının onunla olan dostluğumuzun bir yansıması olduğunu belirtmişti.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Üretim sürecinde tamamen yalnızlığa çekilir. Sessizlik en büyük enstrümanı. Ancak çay ve müzik onun her anında var.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
En son okuduğu kitaplarını bilemem ama aklına gelen bir şeyi araştırmak için sürekli kitapları karıştırdığından söz eder. Biraz da felsefi eğitiminden dolayı felsefe kitapları onun hayatında çoğunlukta ama başucu kitaplarından hep bahseder ve bu kitapların canı sıkıldığında konuşmak istediği en yakın arkadaşları olduğundan, zamanın hangi diliminde, anında olursa olsun sohbet edip dertleştiği yazarlar olduğundan söz eder. Örneğin Varlık ve Zaman/Heidegger, Bekleyiş ve Umut/Eugenio Borgna, Deniz Feneri ve Dalgalar/Virginia Woolf, Nietzsche/Böyle Buyurdu Zerdüşt ve Ronald Barthes ve Milan Kundera’nın tüm kitapları.
edebiyathaber.net (23 Ocak 2025)