Kitabın Kore edebiyatından olduğunu gördüğümde ilkin tereddüt etmiştim. Tereddüdümün birçok sebebi vardı. Avrupa, Batılılaştığı için sahip olduğu bir geleneği kalmamıştı ancak Doğu öyle değildi, eğer geleneksel motiflerle örülüyse öyküler metnin içine dâhil olabilmek zor oluyordu. Kendi tarihlerini, tarihsel olaylarını da edebiyatlarına yedirdikleri için bazen de okumak için okurun bilgi sahibi olması gerekiyordu. Ancak Betül Tınkılıç’ın çevirdiği Timaş Yayınları etiketiyle çıkan Shoko’nun Gülüşü hiçbir çekincemi barındırmıyordu içinde, öyküler çok tanıdıktı.
Bir eserin iyi bir edebiyat olup olmadığının göstergesi birden fazladır muhakkak ama zannımca şu en önemli kriterlerden biridir: Tanıdık olması, bizden olması, okura kendi dünyasından izler vermesi. İşaretlerin çözümlenmesinin değil, hatırlatması!
Shoko’nun Gülüşü’nde örneğin Sır öyküsünde ana karakter olan anneanne eğer Malja adına değil de Fatma adına sahip olsaydı (tabi diğer karakterler de Türk adlarına sahip olsaydılar) öyküde oturmayan tek bir nokta olmazdı, çelişkiye yer kalmaz, hiçbir kısmında olmamışlık havası esmezdi. Kanser olduğunu öğrenen, torunuyla oldukça iyi bir ilişkiye sahip olan, torununun sözleşmeli değil de atanmış öğretmen olmasını isteyen bir anneanne. İşte bu tanıdıklık eseri edebi yapan en önemli husus.
Bazı edebi metinlerde, özellikle de öykü kitaplarında yazar öylesine edebiyat yapar ki hikâye arkada kalır. Zayıf değildir bu metinler, bilakis edebi düzey fevkaladedir. Fakat hikâye, edebiyatın içinde kaybolmuştur. Öyle ki eğer uzunsa, okur karakteri unutabilir bile, olayları takip etmekte zorlanır, karakteri gözünde canlandıramayabilir, bittiğinde hayatın tam olarak neresine ayna tutulduğunu göremeyebilir. Fakat bir de Shoko’nun gülüşü gibi metinler vardır. Bu metinlerde kurmacanın tüm numaraları yer alır, dil edebidir ve hikâye tam merkezdedir. Hikâyenin merkezde olması okurda, kendini öyküyle özdeşleştirebilme imkânı doğurur. Bu başarıldığında okur kurmaca okuduğunun ayırımındadır, aksi takdirde okunan kurmaca mı yoksa kuram mı, karışabilir. Kurmacada edebi keyif almanın yolu, hayatı görebilmekten geçer, öyle ki okur bir kurmacayla karşı karşıya olduğunu unutabilir bile, unutabildiği ölçüde başarılıdır yazar.
Choi Eunyoung edebiyatla hayatı öylesine ustaca kaynaştırmış ki karakterlerin çokluğu karmaşaya yol açmıyor. Her karakter olması gerektiği kadar yer alıyor öykülerde.
Örneğin Sır öyküsünde damadın konuşma sahnesi çok azdır, genelde aktif değildir, sahnededir ama yapması gerekeni yapıp çekilir.
“’Damat ben mi yanlış gördüm? Dişlerin mi döküldü?’
Damadı cevap vermeyince Yeongsuk konuştu:
‘Yaşlandığı için.’
‘Damat…’
‘Valide, şimdi benim için endişelenecek zaman mı? Kendinizi düşünün biraz n’olur!’”
Baktığımızda küçücük bir sahnedir ama öylesine sahidir ki damadın öyküde çok fazla yer almaması okuru rahatsız etmez, okur eksikliğini hissetmez, okurun zihni ve gözleri damat kelimesini aramaz. Bu da tam olarak hayatın ölçülü bir şekilde dile getirilmesidir.
Klasik romanlarda ve öykülerde betimlemelerin çok yer kaplaması meşhurdur malum, bugün çok yer kaplamaz çünkü bugünün insanı görselle ilişkilidir, yazarın okura görsel bir tarifte bulunmasına gerek yoktur, bilakis betimleme fazlalıktır bugün, edebi açıdan kusurdur. Öte yandan (dönemi için betimlemeler müthiş önemlidir tabi) klasikleri büyük eser yapan en önemli husus hayatı kucaklayışları, kapsayıcılıklarıdır. Klasiklerde –yerli de olsa yabancı da olsa- yazar bize edebi şöleni hayatı anlatarak, hikâyeyi anlatarak sergiler. Aslolan hikâyedir. Shoko’nun Gülüşü gereksiz betimlemelerden arındırılmış yönüyle de ahengi yakalamayı başarmış bir eser.
Eunyong’un karakterleri tedirgindir, geçmişle gelecek arasında gezinmektedirler, sırtlarında yükler, önlerinde belirsizlikler vardır. Bu belirsizliklerle ve yüklerle baş etmenin yolu ise sadece yaşamaktır, ne ki yaşamlarına olan etkilerini azaltamazlar, hafifletemezler, bu nedenle de daimi bir tedirginlik hissiyle geçirirler ömürlerini, vakitlerini.
Bu tedirginlik cümlelerin arasından sızar, diyaloglarda aşikâr hale gelir, iç geçirmelerle ve fikir teatilerinde boy gösterir ve okura kendini hiçbir zaman unutturmaz, yazar, okurun unutmasına müsaade etmez.
Tedirginlik hissini karşı pencereden görmek isteyenlerin okuduğunda istifade edeceği bir öykü kitabı Shoko’nun Gülüşü.



















