Türkiye’nin kalbine doğru yolculuk | Serkan Parlak

Şubat 12, 2024

Türkiye’nin kalbine doğru yolculuk | Serkan Parlak

“Geçmiş, övünülecek fazla bir şeye sahip olmayan şimdiki zamana şerefli bir arka plan sunar.” Eric Hobsbawm

Kaleme aldığı şehir tarihi ve monografilerle tanınan Samet Altıntaş’ın yeni kitabı ‘Bugünün Rüzgârında Türkiye’ geçtiğimiz günlerde Tara Kitap etiketiyle okurla buluştu.Bugünün Rüzgârında Türkiye, içinde tarih, edebiyat, şiir, müzik, mimari ve tasavvufun yer aldığı yazılardan mürekkep. Aslında mesele memleket olunca dönüp dolaşıp aynı hikâyeleri, benzer sesleri duyuyoruz. Yahya Kemal’in tabiriyle ‘imtidad’da, yani zamanın yekpare bir şekilde uzayıp gittiği saatlerde gibiyiz.”

Kendine özgü bir tür kronolojik mantıkla kurgulanan kitap aracılığıyla Şeyh Bedrettin, Evliya Çelebi, Cem Sultan, Ahmet Hamdi Tanpınar, İsmet Özel, Enis Batur, Orhan Pamuk, Erkin Koray, İlhan İrem, Haluk Levent, Teoman, MFÖ, Subcomandante Marcos, şehirden kente dönüşen Bursa ve Bursaspor, Üsküdar, İslam, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinin izinde bu coğrafyada iz bırakmış kişi, olay, duygu ve durumları hatırlayarak sarsıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Politik Bir Aparat Olarak Osmanlı Tarihi, Enis Batur Dedemin Köyünde Ne Gördü, Bir Varmış Cem Sultan Yokmuş, İsmet Özel ile Faydasız Randevu ve Bursa Bülbülü Bize Ne Söyledi gibi ilginç deneme adlarıyla merak uyandıran ve her bizi bir şekilde günümüze bağlanan yazılar, Türkiye’nin kalbine yolculuk etmek isteyen okurlara içtenlikli biçimde kılavuzluk ediyor.  

Deneme türünde nitelikli örneklerinde tartışan, sorgulayan, soru soran, alçak sesli ve belli konulara odaklanan metinler yazılır. Tepeden bakan, buyurgan bir söylev dilinden denemede kesinlikle kaçınmak gerekir. Çünkü bu dil okuru ilgilendirmez. Denemeci başka şeylerden aldığı düşünceleri kesinlikli bir biçimde değil, sorularla irdelemeye çalışır. Okur aktiftir; katılır, katılmaz, tartışır. Dünyayı değiştirmek için öncelikle soru sormak çok önemlidir çünkü. Samet Altıntaş   ‘Bugünün Rüzgârında Türkiye’de yer alan denemelerinde kesin şeyler söylemekten kaçınıyor; uğraşarak, didinerek yer yer şiirsel bir dille- Arapça, Farsça, Türkçe ve İngilizce- sözcüklerin peşinden gidiyor. Çoklukla canlı bir varlık olarak değişip dönüşmesi ve belirsizliklerle örülü olması nedeniyle sözcükler ve cümlelerden hareketle kent, tarih ve kişiler üzerine düşünüyor ve üslubunu sağlam biçimde kuruyor. Şiirde yapılmaya çalışanı denemede yapmaya çalışıyor aslında. Farklı sözcükleri bir araya getirerek yeni anlamlar arıyor. Şiir dili işlenerek güzelleşir. Derenin yıllarca akan suyunun taşların üzerlerini adeta zımparalayarak pürüzsüz hale getirdiği gibi. Halk âşıkları ise hikâyelerini tekrar tekrar anlatarak zamanla fazlalıklarını atar, özgünlüğe yürür. Döneme göre yeni temalar, yeni anlatım olanakları ortaya çıkar.  Altıntaş, yazılarıyla bu gerçeğin farkında olduğunu hissettiriyor. Öte taraftan zorlu bir işe girişiyor, yazınsallık arayışı bu; kente, tarihe ve kişilere bambaşka bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Zihin açıyor, tarih disiplininde derinlikli okumalar yapmak isteyen okurlar için heves uyandırıyor. Öğretici cümleler, açıklayıcı bilgiler, sosyolojik yorumlar yok ancak tartışan, sorgulayan, özgün biçimde anlatmaya çalışan, bazen soru soran şiirsel, sezgisel bir dil var ‘Bugünün Rüzgârında Türkiye’de yer alan denemelerde.

Samet Altıntaş, ‘hiç kimsenin ilgilenmediği bazı olayların tarihçisi’ olarak aldığı notlarla ‘hayranlık verici derecede güzel, tahammül edilmez ölçüde çirkin bizim ve gerçek’ olan Türkiye’nin kalbine doğru bir yolculuğa rehberlik ediyor.

edebiyathaber.net (12 Şubat 2024)

Yorum yapın