Tudem Yayınları’nın ödüllü öykücülerinden Pelin Güneş, “14 Şubat Dünya Öykü Günü” üzerine yazdı

Şubat 14, 2025

Tudem Yayınları’nın ödüllü öykücülerinden Pelin Güneş, “14 Şubat Dünya Öykü Günü” üzerine yazdı

Tudem Yayınları’nın ödüllü öykücülerinden Pelin Güneş, “14 Şubat Dünya Öykü Günü” üzerine yazdı.

Bir yazara üç noktadan bakılabilir der Nabokov: “Bir öykücü olarak görülebilir, bir öğretmen olarak, bir büyücü olarak. Büyük bir yazar, üç niteliği -öykücü, öğretmen, büyücü- birleştirir, ama onda ağır basan, onu büyük yazar kılan özellik, büyücülüğüdür.”

Yıllar içinde, hem okur hem de yazı ile ilgilenen biri olarak, “büyü” kısmının önemini anladım. En çok etkilendiğimiz eserler, bizi güzel bir illüzyonun içerisine çekip dünyayı unutturanlar oluyor. Fuarlarda standın önüne gelip uzun uzun inceleyen, karıştıran, göz atan miniklere ne aradıklarını sorduğumuzda, bir süre düşünürler. Bunların hangisi en tuhaf, en inanılmaz, en büyüleyici, onu bulmak istiyorum der gibi bakarlar yüzümüze. Benim anlatımlarımda büyücü özelliği ağır basmaz, o yüzden de kendimi yazardan çok yazı ile uğraşan diye tanımlarım. Öykücüyümdür, ille de bir ayağım yere basacak. Okurken de böylesinden zevk alırım. Beni bana anlatsın, görmediğim, fark etmediğim ya da hoşuma gitmeyen taraflarımla yüzleştirsin. Gözümden kaçanları, sürünün içindeki yabanılları, kuyunun dibindekileri bulup çıkarsın isterim. Ha bunu başarıp bir de büyücülükle birleştirenler vardır ki, büyük ustalar, yüzyıllarca aynı keyifle okunmayı başarırlar.

Meraklıdır öykücü. Kediyi öldüren duygu, bizim için yaşamsaldır. Diğerlerini, başkalarını, huylarını, yaşamlarını, evlerini, kültürlerini, hatta ülkelerini düşünmeyi severiz. Anlamaya, dinlemeye, görmeye, bulmaya, çözmeye, ilişkiler kurmaya bayılırız. Sonra biriktirdiklerimizi dikeriz kırkyama işi gibi. Ortaya çıkan örtünün her bir parçasının, okurda karşılığını bulmasını, benzer duygular uyandırmasını umarız. Öyle olursa seviniriz.

Peki ya öykücü olacak çocuk, bezinden belli midir? Eh, bazı açılardan belki. Çocukken, bir arkadaş yeterdi bana. Kalanını kağıt, kalem, boya, çamur, masallar, çizgi romanlar, annemin yemek ve dikiş dergileri, albümler, her nevi saklı kutular, çekmeceler, sandıklar tamamlardı. Büyüdükçe sokaklar, yapılar, kahveler, şehirler ve kitaplar da katıldı işe. Bilmem anlatabildi mi.

Çatısını çatacağımız nice hikayelere…

Dünya öykü günümüz kutlu olsun!

edebiyathaber.net (14 Şubat 2025)

Yorum yapın