Sözün Ardı/Önü: 111 Zamansız Denemeler: VII Dönüş Zamanı | Feridun Andaç

Ekim 7, 2025

Sözün Ardı/Önü: 111 Zamansız Denemeler: VII Dönüş Zamanı | Feridun Andaç

1./ Özyaşam Öyküsü

Şunları yazmıştı istemeyerek de olsa:

Kendinden bahsetmek gerekiyordu yazıda, bu sefer öyle karton kâğıdın dar alanlarına da değil. “Yaşam öykünüzden bir kesit yazın” demiştiniz. İstemediğimi biliyor muydun hikâyemi anlatmayı o zamanlar?

Hayatımı istediğim kıvama getirebilmiş, var oluşuma yeni bir anlam biçmiştim, evet. Ama hiçbir adım daha öteden geriye dönüp yeniden bakmamıştım yolculuğum boyunca. Kendini yazmak yakıcıdır, farkına vardırır, bazen örseler..

Kalemi alsam elime tanıdık değil, yadırgayacağım. Çaresiz oturdum bilgisayar tuşlarının yanı başına. Kendimi keşfettiğim o ilk günlerden başlamalıydım elbette.

İlk cümleyi yazdım: “Bundan dört yıl önceydi uyandım uykudan. Elimdeki kar küresinin yere düşüp de kırılabildiğini ve cam kırıklarından kaçmam gerektiğini görünce”

Bahsettiğim kadın bana bir anda bildik geldi, o kadını seviyordum. Sonrasında soluksuz yazdığımı hatırlıyorum. Son noktayı koyduğumda, daha anlatası çok şey vardı. Onları da bugünlere saklamışım, demek ki..

2./ Karar Verme

Kendime doğru yazarak bir yolculuk yapmayalı ne çok zaman geçmişti. Kalem tutabiliyor muydum onu bile hatırlamıyordu zihnim. Sadece yüreğim karşı konulmaz bir buluşma istiyordu sözcüklerle. Kendimi, yazarak daha da yakından tanıyabileceğimi biliyordum sanki, ama hazırlıklı olmam gerekiyordu yüzleşmelerimle. Öyle ya, yazmak koy vermekti, salınımdı..

Tereddüt ettim önce bir süre. Kendi disiplinimi yaratabilecek miydim yeniden yazmak için? Hayır, elbet ki bir düş avcısına mı ihtiyacım vardı.. Böylelikle getirdi ayaklarım beni buluşma yerine.

Oda soğuktu, oda sakin. İçeride on farklı yitik hayat. Kendisinden bahsediyordu herkes. Kimdi, neden buradaydı? Sanki herkes emindi kendinden, ki hâlâ bir muamma..

Gittiğim tüm müzik eğitimlerine inat, hayatımda duyduğum en doymuş seslerden biri. Küçücük oda içinde yankısı çarpıyordu duvarlara. Dilinde üsluplu bir  farklılık vardı.  Belli ki başka kentten dedim, ya da yazı emekçileri böyle tonluyor kelimeleri..

Beni sordun bana, belli ki anlatmam gerekiyordu. Sen, kendimi anlatmayı sevmediğimi o zamanlar bilmiyordun tabi. Beyaz kartondan bir kâğıt parçası verdin önüme, yaz dedin kendini.  Nasıl sıkıştıracaktım ki “tüm”ümü beyaz kâğıdın ince dokusuna? Gözümde bir dolu yaşanmışlık, neresine sığacaktı kâğıdın? Kendimi yazmadım o kâğıtta. Başkasının ağzından kendimi karaladım iki üç cümle.

3./ Neden?

Yaşam öykümü okuduktan sonra göndermiştin ilk iletini bana. Üstü kapalı bir beğeniydi sanki, yazacak çok şey var diyordun, çok şey var evet..

Takip eden Cumartesi günüydü yeniden yazdığında bana. Diğer sınıflarda okuduk demiştin. “Neden?” demiştim kendi kendime. Yazım şeklim miydi örnek gösterilen ya da paylaşılmak istenen, yoksa benim hayatımdan sızan birikmişlikler miydi ilgisini çeken? Benim yolculuğumu mu sevmişti, hayata tutunmamı mı? Ya da cümlelerin dizilişindeki ahengi mi sadece?

4./ Sığla Kendini

Bakmadan yol alınan ne, görmeden yaşanan?

Hadi evecen bakışlarını sığdır kalbime; ki, bu bizim zamanımız olmasın!

Bırak, acı dokusun kendi örtüsünü.

Giden karanlığın senin, giden sözsüz kalışın.

Hadi, dilsiz kıl beni, ağula elem dolu bakışlarınla. Gitmeyi seç, bırakılmışlığın diliyle konuşma sakın. Rüzgârından alev alıyor dili keder sığınağı bilen bakışlar.

5./ Avuntu mu Bu?

Hatırlattın bana içimde katılaşıp kalanı. Dönüp bakınca “bulduğum ne” diye sordum.

Zamanı bilici kılan söze inandım,  bir de yakıcı bir bakışın anlattığına.

Şimdi, sakla kendini. Sırla, kapat o karanlığa. Duvarlarını çoktan örmüşsün aşksız yaşamaların.

Hadi, şimdi hazırla kendini çöle.

Benim sana su taşıma isteğimi yaban kıl, ağula her bir sözü.

Geçir kendini avuntu çarşılarından şimdi…

6./Tutuşan

Bir yaban bakıştı tutuşan, el gibi görülen. Açılan kapılardan geçilen dildi, söze gelen uysal bir zambak. Ki, zehri alınmış.

Gitmeyi seç, nasılsa acı sürgün; taş çürür, su yanar, toprak çöle dönüşür aramızda.

Ağu, her yol başında başak şimdi. Ört perdelerini yalnızlığının.

Gözlerini tutuşturan buluşma çağı ötelerde kaldı.

7./ Yangın

Kapat şimdi kapıları, durdur aramızdaki zamanı. Kör belle sana bakan gözlerimi, konuşan dilimi eksilt hayatından.

Görmedim, de; Duyup okumadım. Beni sevmedi kör adam, de. Bu yangın bana ait olamaz, diye bağır.

Hadi, çık git; duvarların kalsın aramızda gene de.

Hangi yolculuk iyi gelir sana, tanı; yangınlarda kal öyle.

Yorum yapın