Sosyalist Kadınlar Birliği bünyesinde, Londra’da 2020 yılında kurulan Rengin Kadın Korosu’nun yolculuğu belgesel oldu.

Fotoğrafçı ve Gazeteci Gülseren Daş’ın hazırlayarak yönetmenliğini yaptığı, “Kız Kardeşliğin Türküsü; Rengin” belgeselinin ilk gösterimi Londra Cemevinde gerçekleşti.
İlginin yoğun olduğu etkinliğin sunumunu Sinema Eleştirmeni Seray Genç yaptı.
SKB üyesi ve GİKDER Eşbaşkanı Bedriye Avcıl, “Tam da 4 Temmuz 2020’de ilk konserini sadece 25-30 kadınla veren koromuz bugün 80 kadına ulaştı. Öyle ki Rengin, bir koro olmaktan çıkıp kadın faaliyetlerine dönüştü. Sadece şarkı türkü söyleyen değil, farklı alanlarda üreten bir yapı oldu,” dedi.
Dönüşüp, dönüştürüyoruz.
Kora çalışmalarıyla birlikte hayatlarının da değiştiğine vurgu yapan Avcıl; “Biz, ‘Kadın kadının kurdudur’ anlayışını Rengin’de tersine çevirdik. Dayanışma ve motivasyonu gördük. Kadınlar olarak hayata bakış açımız değişti. Kimimiz bugüne kadar hiç çalışmamıştık, çalışmaya başladık, kimimiz ilk kez elimize kalem alıp yazmaya başladı ve öykülerimizi okuttuk. Kimimiz ilk bestesini yaptı. Koromuzdan bugüne kadar iki yüzün üzerinde kadın geçti. Yollarımız ayrılsa da giden arkadaşlarımızla gönül birliğimiz devam ediyor. Çalışmalarımız sürecek elbette,” dedi.
Gösterimde söz alan bir diğer konuşmacı Koro Şefi Zuhal Yıldırım oldu. Yıldırım kadın dayanışmasına ve ortak üretimin gücüne vurgu yaparak, “Başlarda belgesel fikri yoktu, sosyal medyada yayınlamak, arşiv oluşturmak ya da anı olsun diye başladığımız kayıtlar belgesel fikrini doğurdu. Kadınlar öyle nitelikli işler yaptılar ki bunların daha geniş kitlelere ulaşması, duyurulması gerektiğini fark ettik. Kadınlara sesimizi duyurmak ve onlara da ses olmak istedik,” dedi.
Belgesel festival yolculuğuna çıkacak
Yönetmen Gülseren Daş, “Koroya başladığımda 10 yıl ara verdiğim kameramı yeniden elime aldım, çünkü çok güzel işler yapılıyordu ve bu beni teşvik etti. Zoru seven kadınlarız, koromuzun üyeleri günlük kovuşturmalarının arasında Rengin’de nefes aldı ve unuttukları birini hatırladı. Bizim içimizde unuttuğumuz bir kadın var. Bir araya gelince bunu hatırladık. Çocuk sahibi olduğunda, aile kurduğunda, sorumluluklar üzerine yüklendiğinde kendimizi unutuyoruz. Rengin, kadınların evden çıkmasını, yaşı ne olursa olsun eline ilk kez bir enstrüman almasını, beste yapmasını, hikâyeler yazmasını sağladı. Çalışmaya katılan, destek veren tüm kadınlara burada teşekkür ediyorum. Bu belgesel bu kolektif emeğin ve verilen desteğin bir sonucu” dedi.
Daş, belgeselin Avrupa’nın farklı şehirlerinde gösterileceğini ve festivallere de yollanacağını belirtti.


















