Rossini’den Sevil Berberi | Uğur Ersöz

Aralık 19, 2013

Rossini’den Sevil Berberi | Uğur Ersöz

ROSSİNİBazı sabahlar insan o kadar zor uyanır ki, hele de mevsim, içinde bulunduğumuz kış mevsimiyse. Sabah, bizi gri, puslu ve soğuk bir hava karşılar. Bir taraftan da içinden çıkmak zorunda olduğumuz sıcacık yatağın albenisi, belki de bin bir türlü sahip olabildiğimiz işe/okula gitmemizi daha da zor kılar, istemeyerek de olsa bir şeyler atıştırır ve giyiniriz.

Bütün olumsuzluklara rağmen evden adımımızı atar atmaz dinleyeceğimiz müzik o anki ruh halimizi o kadar etkiler ki, etkisine biz bile şaşırırız bazen. İşte tam da buna örnek olarak Sevil Berberi (Il Barbiere di Seviglia)’ni sayabiliriz. Mösyö Kreşendo lakaplı İtalyan besteci Gioacchino Rossini tarafından 24 yaşında bestelenmiştir. Müzisyen bir aileden gelen Rossini ilk ciddi bestesini henüz 18 yaşında sahneledi. 18 – 37 yaşları arasında toplamda 39 opera besteleyen Rossini, son bestesi Guillaume Tell’den sonra emekliye ayrılıp bestelemeyi bıraktı ve kendini tamamen İtalyan mutfağının hamur işi yemeklerine adadığı söylenir.

Opera dünyasının belki de en tanınmış eserlerinden biridir Rossini’nin Sevil Berberi operası. Rossini, ilk başarısını sağladığı Tancredi Operasından sonra 1816’da yaklaşık iki hafta gibi kısa bir sürede Cesare Sterbini’nin librettosu üzerine bestelediği Sevil Berberi, ilk kez 1816’da Roma’da sahnelenmiş, ancak bazı aksaklıklar sebebiyle başarı kazanamamıştır. Eser aslında Fransız siyaset ve sanat insanı Beaumarchais’nin 1775’te yazdığı Sevil Berberi adlı tiyatro eseriydi. Bu eseri daha önce yine İtalyan olan besteci Giovanni Paisiello da 1782’de aynı adla dört perde olarak bestelemiş ve başarı kazanmıştır.

Rossini ise kendisine Dük Cesarini tarafından ısmarlanan operayı en hızlı şekilde, iki perde olarak yazmıştır. Olağanüstü melodik yapısıyla İtalyan komik operasının en güzel örneklerinden biri olan eserin konusu 18.yüzyılda İspanya’nın Sevil kentinde geçer. Genç Kont Almaviva’nın yaşlı Dr Bartolo’nun korumasındaki Rosina’ya aşık olup onu, berber Figaro’nun yardımıyla elde etme çabası eserin tamamının melodisi gibi fazlasıyla eğlenceli unsurlarla yansıtılır.

Aşağıda dinleyebileceğiniz eserin uvertür bölümünde ise herkese aşina gelen ezgilerle süslü, bir anda beliren hızlı ve çabuk yani Allegro vivace temposuyla şen ve şakacı bir şekilde sürer. Aslında buradaki asıl sürpriz, besteci asıl uvertürü kaybolduğu için şu an bildiğimiz son halini sonradan çabucak yazmasıyla ortaya çıkmaktadır. İlk yazdığı halini bilemesek de çabucak yazdığı bu hali bile insanın vücudundaki tüm hücrelere etki edip, mikrodalga fırının çalışma prensibindeki gibi neredeyse bütün atomlarımızı birbirine çarptırarak bizi hareketlendirip neşelendirir.

Uğur Ersöz – edebiyathaber.net (19 Aralık 2013)

Yorum yapın