19 Eylül-31 Ekim 2025 tarihleri arasında, 18. İstanbul Bienali, Paralel Etkinliklerinden biri olarak BİLSAR ARKA BİNA’da izleyiciyle buluşacak olan serginin küratörü Pelin Uran. Etkinliğin ilk 2 günü saat 17:00’de ise canlı performans izlenebilir.


New York’ta bulunan CCS Bard College, Küratöryel Çalışmalar Bölümü’ndeki mezuniyetinin ardından İtalya’nın Torino şehrinde bulunan Fondazione Sandretto Re Rebaudengo’da çalıştı. Son yıllarda çalışmalarına bağımsız olarak devam eden Pelin Uran küratöryel çalışmalarının yanı sıra uluslararası dergilerde sanat yazıları ve sanatçıların sergi katalog metinlerini kaleme almaktadır.
Uran’ın yeni sergisi, devam eden bir yas hikayesi üzerine kurulu üçlemenin son ayağı. Kavramsal öncülü olarak 2018 yılında Galeri Nev İstanbul’da gerçekleştirdiği ölüm temalı ‘Böyle olacağını bilmediğimiz de bir o kadar kesin’ ve 2022 yılında Kurtuluş Rum İlkokulu’ndaki yaralanabilirlik temalı ‘Senin de Yaran, Rosa’ sergilerini gösteriyor.
Üçlemenin son ayağı olan serginin başlığı 2 karakterin hayali bir sohbetinden esinleniyor ve kızgınlığı bir duygu-hatta en sık tecrübe edileni- olarak ele alıp saldırganlık ve öfke gibi harici davranışsal tezahürlerini içeren yahut içermeyen daha geniş bir olgu mahiyetiyle konumlandırıyor.
Kızgınlık tarihsel açıdan sıkıntıyla, kederle, acıyla, eziyetle, dertle, cefayla, can çekişmeyle, pişmanlık ve kısıtlamayla ilişkili. Öte yandan günümüzün gündelik dil ve edebiyatında saldırganlık, gazap, öfke, hiddet, infial kelimeleriyle birbirinin yerine geçebilecek şekilde kullanılıyor. Diğer bir deyişle, kızgınlığın harici işaretlerine ve dışavurumuna tekabül ediyor daha ziyade. Bu da açıklık getirmektense daha fazla kafa karışıklığına sebep oluyor.
Gel kızgınları(nı/mızı) konuşalım öyleyse söz konusu karışıklığa açıklık getirme iddiasında olmaktansa şu soruları soran sergi sanatçıları ile birlikte bir keşfe çıkmakta:
- Kızgınlık nedir? Neden kızarız?
- Kızgınlık kendimizde ve başkalarında kabul edilebilir bir duygu mudur?
- Kültüre ya da toplumsal cinsiyete özgü müdür?
- Kızgınlığımızı hisseder, dolayısıyla onunla yüzleşir miyiz yoksa uyuşturmaya mı çalışırız?
- Saf kızgınlık diye bir şey var mıdır yoksa bu duygu başka duygularla iç içe midir daima? Kızgınlık başka şeyleri gizler mi: Öyleyse neleri?
- Kızgınlığı kendimizde bile teşhis edemiyorsak başkalarının kızgınlığıyla ilişkilenmek mümkün müdür?
- Kızgınlık duygusuna her zaman tepki mi veriyoruz, yoksa kapsayabilmek mümkün mü?
Sergide yer alan sanatçılar: ALEJANDRO CESARCO, FRANCOBELLUCCI, HASSAN KHAN, LEYLA POSTALCIOĞLU, LIZ MAGIC LASER, LU YANG, MARTA AZPARREN, MERAL ERTEN, MİHRAN TOMASYAN, NASCIMENTO/LOVERA,SEVİ ALGAN ve SHAUN LEONARDO.
Bu sergi, ilhamını kızgınlığın temas arzusuna dönük yönünden alıp bu duyguyu daha iyi anlamak amacıyla derinlerine inmektedir.
“Kızgınlık umuttur: Bir şeylerin farklı olabileceği, hüsranın hafifleyebileceği umudu.”
Adam Phillips, Yasak Olmayan Hazlar, çev: Saliha Nilüfer, Metis Yayınları, 2018


















