Mustafa Köksal: “Beni Ravzatu’s-Safâ’yı çevirmeye iten neden Cengiz Han’ın sıra dışı yaşam öyküsüydü”

Haziran 18, 2025

Mustafa Köksal: “Beni Ravzatu’s-Safâ’yı çevirmeye iten neden Cengiz Han’ın sıra dışı yaşam öyküsüydü”

Söyleşi: Deniz Demirdağ Temel

Ravzatu’s-Safâ adlı kitap geçtiğimiz günlerde Albaraka Yayınları tarafından yayımlandı. Kitabın çevirmeni Mustafa Köksal ile kitap üzerine konuştuk.

Öncelikle sizi bu eseri çevirmeye iten temel motivasyon neydi? Ravzatu’s-Safâ gibi büyük bir tarih külliyatı içinden özellikle Moğollar bölümünü seçmenizin özel bir nedeni var mıydı?

Beni eseri çevirmeye iten neden Cengiz Han’ın sıra dışı yaşam öyküsüydü. Onun büyük zorlukları aşarak dünyaya hükmeden bir imparator olması beni derinden etkiledi. Ben de Moğollar sahasına nasıl katkı bulunabilirim diye düşünmeye başladım. Yaptığım araştırma ve incelemelerden sonra Ravzatu’s- Safâ’nın Moğollar kısmının Türkçeye çevrilmediğini fark ettim. Hemen işe koyulup Moğollar kısmını tercüme etmeye başladım. Sonunda da bu eser ortaya çıktı.

Ravzatu’s-Safâ, klasik Fars tarih yazımının en hacimli ve etkili eserlerinden biri. Sizce bu eserin Moğollarla ilgili bölümü, diğer klasik kaynaklardan hangi yönleriyle ayrışıyor?

Ravzatu’s-Safâ’nın diğer ana kaynaklardan ayrılan bir yönü yok aksine bütünleştirici özelliği var. Müellifin eserinde klasik Fars kaynaklarından faydalandığını ve faydalandığı kaynakların adını metin içinde zikrettiğini görüyoruz. Bu da Mîrhând’ın Ravzatu’s- Safâ’yı vücuda getirirken birden fazla kaynaktan istifade ederek hadiseleri daha doğru bir şekilde aktarmaya çalıştığını göstermektedir.

Çeviri sürecinde karşılaştığınız en büyük zorluk neydi? Hem dil hem de tarihî bağlam açısından sizi en çok zorlayan pasajlar hangileriydi?

Çevri sürecinde karşılaştığım en önemli zorluk, Mîrhând’ın metinde kullandığı söz sanatlarının Türkçe karşılıklarını bulmaktı.

Eserde kullanılan tarihî terim, unvan ya da olay adları konusunda nasıl bir çeviri stratejisi benimsediniz? Farsça ve Arapça terimler arasında nasıl bir denge kurdunuz?

Moğollar sahasında diğer kaynak ve eserleri taradığım için onlar hakkında belirli bir birikime sahiptim. Öyle özel bir strateji benimsemedim. Metni çevirmeye başladığımda Mîrhând’ın anlatımda sıkılıkla başvurduğu Arapça, Farsça terkip ve söz sanatlarını okuyucunun anlayabileceği şekilde Türkçeye uyarlamaya çalıştım.

Ravzatu’s-Safâ’da Moğolların anlatımı, özellikle İslam dünyasıyla etkileşimleri açısından nasıl bir çerçevede sunuluyor? Bu bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Az öncede söylediğimiz gibi Mîrhând, Moğollar ile ilgili hadiseleri aktarırken birçok farklı kaynaktan istifade etmiştir. Müellif, meydana gelen hadiseleri sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde anlatmaktadır. Onun anlatımı aynı zamanda Orta Çağ Türk ve İslâm Devletleri arasındaki çekişmeleri de gözler önüne sermektedir. Bu çekişmeler tüm dünyayı kasıp kavuran, Türk ve İslâm coğrafyalarında ağır hasara neden olan Moğol istilasına zemin hazırlamıştır.  Mîrhand, fazla sayıda tarihî  kaynaktan istifade ettiği için cereyan eden olayları daha detaylı bir şekilde değerlendirmiştir.

Bu tür klasik metinlerin günümüz okuyucusuyla buluşturulmasının sizce tarih yazımı ve kolektif hafıza açısından önemi nedir?

Bu tip çalışmaların okuyucuyla buluşturulması hem tarihî yazıcılığı açısından hem de toplumda millî bir tarih şuuru oluşturulması açısından büyük önem arz etmektedir. Bence bu çalışmalarının sayısının artması gereklidir.

Çevirmen olarak metne sadakat ile günümüz okuyucusunun anlayacağı bir dille sunum arasında nasıl bir denge kurdunuz? Yer yer açıklayıcı notlar veya dipnotlar eklediniz mi?

Çevride asıl olan metne bağlı kalmaktır ancak eserin okuyucu kitlesi tarafından okunması için metinde yer alan sanatlı anlatımları daha anlaşılır hâle getirmeye çalıştık. Metnin bazı yerlerinde de okuyucunun kafasındaki soru işaretlerini gidermek adına yer yer dipnotlara başvurduk.

Son olarak tarih meraklısı okurlar için bu çeviriyi nasıl okumalarını önerirsiniz? Metnin bağlamını anlamak için önceden edinilmesi gereken temel bilgiler nelerdir?

Tarih meraklılarına tavsiyem, Moğollar hakkında genel bir bilgi edindikten sonra eseri okumalarıdır. Daha sonra bu eseri okuduklarında o dönemde cereyan eden olayları daha kolay idrak edebileceklerine inanıyorum.

Ayrıca bu eserin yayınlanmasında bize destek olan ve süreci baştan sona titizlikle takip eden Albaraka Kültür Sanat Yayınları genel yayın yönetmenine, editörüne sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Eserin Türk ve Moğol tarihi alanında çalışma yapan araştırmacılara önemli katkılar sağlayacağını düşünmekteyim.

Teşekkür ederim.

Yorum yapın