Mezbahadan Pulitzer’e

Mart 5, 2012

Mezbahadan Pulitzer’e

Salinger’dan eğlence gemisine müdür, Stephen King’den hademe, Jack London’dan istiridye korsanı olur mu? İşte ünlü yazarların yazar olmadan önce yaptığı işler

Malumunuz, kimse Pulitzer’le doğmuyor. Hâliyle pek çok yazar- şair, kelimeleri yan yana getirip bir öte dünya tasviri yapma lüksünü elde etmek adına zamanında “ekmek parası” için bin türlü işte çalışmış. Lisede hademelik yapan mı dersiniz, balık çiftliğinde turist rehberliği yapan mı yoksa CIA deneylerine gönüllü kobay olarak katılan mı… Şaşırtıcı ama inanın bu derlemede ne ararsanız var. Ama neyse ki, ünlü yazarların ünlü olmadan önceki işleri, sözgelimi gün boyu masa başında çalışıp da ay sonunu getirmek için nice badireler atlatanlara ilham verecek cinsten. İşte ünlü yazarların ünlü olmadan önce çalıştığı işler…

Stephen King, defalarca reddedilen ilk romanı Carrie’yi yayımlamadan önce bir lisede hademelik yapıyordu. King’in romanlarında öğrencileri bekleyen acı sonları düşündükçe ünlü yazarın bu süreçte çok da iyi anılar biriktirmediğini düşünmemek elde değil.

James Joyce, yıllarca kendi deyimiyle “ekmek parası için” gitar tıngırdattı.

1984 öncesinde, George Orwell Burma’da Hindistan İmparatorluk Polisi’nde bölge müfettiş yardımcılığı görevinde bulundu. Orwell, burada “son derece adil davranışları”yla tanınıyordu.

George Saunders, bir mezbahada ve bakkalda çalıştı. Dam ustalığı ve kapıcılık yapmaktan da utanmadı.

Ken Kesey, Stanford Üniversitesi’nde CIA destekli olarak düzenlenen psikolojik deneylere gönüllü olarak katılarak 1950’lerde bolca para kazandı. Kesey’nin peşini bırakmayan halüsinasyonlar, Guguk Kuşu/ One Flew over the Cuckoo’s Nest’te kendine yer buldu.

Asi Jack London bir dönem “istiridye korsanlığı” yaptı. Şöyle ki; büyük istiridye çiftliklerinden istiridye çalan London, ganimetini Oakland pazarlarında satışa çıkarıyordu. Bir dönem altın aramaya da koyulan London’ın uzunca bir süre kaldırım mühendisliğiyle iştigal ettiğine dair rivayetler de mevcut.

John D’Agata palyaço kılığında balon satmanın yanısıra, bir süre prezervatif dükkânında “satış danışmanlığı” da yaptı. D’Agata ısrarla çalıştığı dükkânın sex shop olmadığını vurguluyor: “Sex shop değildi; arada tezgâh altından kimseye tehdit teşkil etmeyen cinsel “oyuncaklar” da satmaya çalışan, ama kimsenin bunlara tenezzül etmediği sıradan bir prezervatif dükkânıydı işte.”

J.D. Salinger, bir İsveç lüks yolcu gemisinde eğlence müdürü olarak çalıştı. Salinger ve eğlence… Kulağa hiç eğlenceli gelmiyor.

John Steinbeck Lake Tahoe’da balık çiftliği işletti. Gölde turist rehberliği de yapan Steinbeck, ilk eşi Carol Henning’le de bu turlardan birinde tanıştı.

Tom McCarthy Prag’da bir sanat okulunda çıplak modellik yaptı; yetmedi, Berlin’de bir Irish pubta garsonluk yaptı. McCarrthy’nin Amsterdam’da aşçı yamağı olarak çalıştığı restoranda, yemeklerin arasına kedi maması karıştırdığı söylenir.

Sadece yazarlıktan hayatını kazanabilen ilk siyasî yazarlardan biri olan Langston Hughes’ın şair Vachel Lindsay tarafından keşfedildiği rivayet edilir. Washington’daki bir otelde komilik yapan Hughes, Lindsay’nin tabağının kenarına bir tomar şiir bırakır. Şiir okumalarında Hughes şiirlerine de yer veren Lindsay sayesinde Hughes zamanla “komi şair” olarak tanınmaya başlar.

Sylvia Plath, Massachusetts’te tam teşekküllü bir hastanenin psikoloji departmanında resepsiyon görevlisi olarak çalıştı.

Douglas Adams, Otostopçunun Galaksi Rehberi/ A Hitchhiker’s Guide to the Galaxy’yi Londra’daki bir otelde gece bekçiliği yaptığı yıllarda yazmaya başladı.

Dashiell Hammett, 21 yaşında Pinkerton Dedektiflik Servisi’nde çalışmaya başladı. Hammett, evleri gözetleyip şüphelileri takip ediyordu.

Kurt Vonnegut, ilk romanı Otomatik Piyano/ Player Piano’yu yayımladıktan sonra araba satmaya başladı. Vonnegut, Saab markasının bayiliğini yapıyordu.

Robert Frost, ilk şiirini 1894’te 15 dolara satmadan önce, Massachusetts’teki bir fabrikada ampul filamanları değiştiriyordu. Dört kere Pulitzer Ödülü’ne değer görülen Frost’un “ilham kıvılcımlarıyla” ilk kez burada tanıştığı düşünülüyor.

23 yaşında New York’a geldiğinde sudan çıkmış balık gibi ne yapacağını şaşıran Harper Lee, bir havayolu şirketinde bilet satmaya başladı.

William Faulkner, okulu bıraktıktan sonra üniversitede postane görevlisi olarak çalışmaya başladı.

T.S. Eliot sekiz yıl boyunca Lloyd’s Bank of London’da döviz hesapları bölümünde ömür tüketti.

Dan Brown, Melekler ve Şeytanlar/ Angels and Deamons ve Da Vinci Şifresi/ The Da Vinci Code ile köşeyi dönmeden önce bir lisede İngilizce öğretmenliği yapıyordu.

J.K. Rowling, Portekiz’de İngilizce öğretmenliği yaptı. Kariyerine İskoçya’da devam etmeyi isteyen Rowling, üniversiteye dönerek formasyon eğitimi aldı.

Kaynak: Taraf (05 Mart 2012)

Yorum yapın