“Bize Masal Anlatmayın” İstanbul izleyicisiyle buluşuyor!
Bize Masal Anlatmayın; Trabzon ve Diyarbakır’dan kadınlar arasında bir tiyatro çalışması aracılığıyla kültür köprüsü kurmayı amaçlayan, uzaklığı ve farklılığı temsil eden iki kentteki insanların birbirlerine yaklaşabilmesi ve yeni bir ilişki biçimi geliştirebilmesi ümidiyle tasarlanmış bir tiyatro projesi.
Proje kapsamında Sevilay Saral’ın "Kadın Masalları" oyunundan ilhamla, bilindik kadın masal kahramanlarının rollerinin sorgulandığı bölümler, projenin fikir sahibi ve oyunun yönetmeni Dilek Güven tarafından çoğunluğu kadın yazarların eserlerinden alıntılanan oyun parçalarıyla bir araya getirildi. Trabzon ve Diyarbakır’dan kadınların ortak bir deneyim alanından yola çıkarak şiddet, kayıp, töre ve gelenek, isyan ve sessizlik gibi temaları temsil eden bu metin üzerinden yürüttükleri oyun çalışmasında, kendilerini tiyatro aracılığıyla ifade etmeleri, birbirlerini tanımaları ve birlikte üretimde bulunmaları hedeflendi.
Diyarbakır ve Trabzon’dan kadınların iki kentte paralel olarak çalıştığı ortak oyunu merkeze alan “Bize Masal Anlatmayın” projesi, Eylül 2011’den itibaren İsveç Konsolosluğu’nun desteği ile Anadolu Kültür- Diyarbakır Sanat Merkezi tarafından yürütüldü.
Derleyen ve Yöneten: Dilek Güven
(Sevilay Saral, Süreyya Karacabey, Pelin Temur, Zeynep Kaçar ve Tuncer Cücenoğlu’ndan alıntılarla)
Yönetmen Yardımcısı: Hakan Dursun, Duygu Sevim
Oyuncular: Zelal Kaya, Meral Kaya, Leyla Takmaz, Sibel Can, Serap Berber, Songül Nadir, Nuray Yeşilaraz, Şeyma İdman
Müzik: Emin Serdar Kurutçu
Işık: Nurullah Kaya, Özkan Yıldırım
Kondüvit: Özgür Vasfi Süren, Cenk Beker
Sahne Amiri: Abdulgafur Özer
Yer: Maya sahnesi
Adres: İstiklal cad. Halep Pasajı Kat:2 Beyoğlu
Başlangıç Saati: 15:00
Tarih: 18 Mart 2012
edebiyathaber.net (04 Mart 2012) | Kaynak: i-gunler.com
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Bunlar da ilginizi çekebilir:
.jpg)
![Yani çöl her şeyi alıp götürmeyecek | Can Öktemer
Seyyahlığı ve turistliği birbirinden ayıran en önemli fark; turistler gezdikleri yeri bir an önce tüketmek ve hemen eve dönme telaşındadır, seyyahların ise böyle bir derdi yoktur. Onlar hiçbir yere aitlik hissetmeden özgürce ve zamansız bir şekilde dolaşmayı tercih ederler. Seyyahlık esasen 16. Yüzyıl başlarında yaygınlaşmıştır. Batılı seyyahların modern dünyanın keşfetmediği otantik diyarlara yaptıkları yolculuklar edebiyatın da önemli anlatılarından biri ola gelmiştir. Bu anlatıların önemli bir çoğunluğu oryantalist bir tavra sahip olmakla beraber melankoliktir de. Gezginlerin yersiz yurtsuzluğu, gittikleri yerde tam olarak ne aradıklarını bilmemeleri ya da Rimbaud da olduğu gibi bir tür kaçış olduğundan kadrajlarına yansıyan imgeler onlarda melankolik duygular yaratır. Dolayısıyla gezginler, boş sokaklarda, sahillerde hiç tanımadıkları yüzler, mekânlar arasında amaçsızca dolaşırlar. Tanıdık oldukları olayları, yaşamları not edinirler. Bu gezintileri sadece melankolik bir edim olarak tarif etmek de eksik olur sanırım. Bazen dünyanın uzak diyarlarına yolculuk hayata ve varoluşa dair bir anlam arayışına da dönüşebiliyor.
...
[yazının devamı edebiyathaber.net'ten okunabilir]
edebiyathaber.net (13 Haziran 2021)
#edebiyathaber
@canyayinlari #paulbowles #esirgeyengökyüzü
@can.oktemer
#edebiyat #edebiyatdünyası #bookshelf #bookstagram #bookstore #kitapokumak #books #edebiyatüzerine #instaedebiyat #instakitap #instabook #instaöykü #instayazı #instasöyleşi #instadergi #instayazı #instaroman](https://www.edebiyathaber.net/wp-content/plugins/instagram-feed/img/placeholder(pp_w200_h112).png)
