Metin Solmaz’a 6 soru | Can Öktemer

Mayıs 17, 2019

Metin Solmaz’a 6 soru | Can Öktemer

 En son okuduğunuz kitabın adı nedir?  İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?

Jonah Lehrer, Karar Anı. Boğaziçi Üniversitesi yayınlarının keyifli bir popüler bilim kitabı. Çevireni de beğenerek takip ederim, Ferit Burak Aydar. Beynimizin karar anında neler yaptığını anlatıyor. İnsanoğlunun ne kadar akla uzak, sezgiye, duygu ve tecrübeye yakın bir canlı olduğunu çok çarpıcı bir şekilde detaylı örneklerle anlatıyor.

Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?

Kitap popüler bilim kitabı olunca beğenilen cümle de böyle arabeske kaçabiliyor. Ama öncesiyle sonrasıyla bütünüyle analitik bir cümle kendisi: “Zihin, kaybetmenin duygusal acısını hissetmeden, nasıl kazanacağını öğrenemez.”

Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?

Eskiden, (aslında artık çok eskiden) Ankara’da yaşaken İletişim Kitabevi’nde Tolga ve Erhan vardı, tavsiyelerimi düzenli olarak onlardan alırdım. Beni iyi tanırlardı, kitapları iyi bilirlerdi. Böyle şahane bir hayat yoktur. 1996’dan bu yana çok değişti. Kimi zaman sosyal medyadan, kimi zaman arkadaşlardan, bazan kitap eklerinden, makalelerden. Artık o kadar çok kanaldan bilgi akıyor ki, çok değişiyor kaynaklar. Hiç de sevmem böyle seçenek bolluğunu aslında.

Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?

O kadar çok ki. Okurken kıskanç biriyimdir. Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık’ı geldi aklıma ilk. Ne müthiş kitaptır. Mükemmel bir kurgu, eşsiz bir dil. Pamuk’a yöneltilen eleştirilerin hiçbirini üzerinde tutamayacak kadar mükemmel bir kitap. Hem Türkiye yakın tarihidir, hem de Türkiye’nin öbür tarihi. İçinde bir tek beyaz Türk olmayan büyük Türkiye’nin büyük hikayesi.

Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?

Ben bir kaç ay gizli gizli yazdım. Çok utanıyordum kitap yazıyorum demeye. Makale zaten yoktu aklımda. Biraz o zamanki kız arkadaşımın göz atmasına izin vermiştim. İlk olarak 1990 senesinde başladım yazmaya ve kısa zaman sonra Tanıl Bora hepsini okumuştu. Hepsi dediğim satırları aralıklı bir on-onbeş sayfa. Ve her zamanki zarifliğiyle güzel olduğunu söylemiş, yayınlanma şansının yüksekliğinden bahsetmiş,  “azıcık önerilerle düzeltebilir miyim?” diye sormuştu. Sonra her bir köşesini çizerek örümcek ağına çevirmişti kağıtları. Saklarım. Ve çok şaşırırım nasıl o kadar beceriksiz yazabildiğime.

Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?

Aklımda yazacaklarım tamamlanmışsa her ortamda çabucak yazarım. Yok, kafamda konu fikir aşamasındaysa hiç bir yerde yazamam. Aklıma gelene kadar da nerede olduğum fark etmez. Bir de yazarken aşırı konsantre olmayı sevmiyorum. Biraz kafamı dağıtarak başka şeyler de düşünerek yazmak hoşuma gidiyor. Genellikle yazarken müzik dinlerim onun için. Güzel bir müzik kadar iyi dikkat dağıtan hiç bir şey yoktur.

edebiyathaber.net (17 Mayıs 2019)

Yorum yapın