‘İmkânsız Bir Liste’ Olan Hayat Derya Erkenci’nin Romanı Üzerine | Şebnem Gürler Oakman

Aralık 12, 2025

‘İmkânsız Bir Liste’ Olan Hayat Derya Erkenci’nin Romanı Üzerine | Şebnem Gürler Oakman

“Listeleri severiz, çünkü ölmek istemeyiz.”

Umberto Eco                                                              

Hayat bir imkânsızlıklar bütünü müdür? Şefkatsiz anne, otoriter baba, boşlukta savrulan abi, yürütülemeyen ilişki, sevilmeyen iş, yazılamayan roman, aranıp da bulunamayan, bulunup da elde tutulamayan, özlenen, sövülen ve dahası… Her sabah elimizde bulduğumuz, bitip tükenmeyen bir yapılacaklar -yıkılacaklar-  silsilesi midir? Ah, evet, imkânsız bir listedir hayat! Ne ki tek şansımız yine ona tutunmaktır.

Bazı kitaplar henüz okumadan fetheder kalbimi. En çok isimleriyle. Yazar; yazmadan, yazarken ya da sonra oturmuş, düşünüp taşınmış, kitabı kadar geçmişinden süzülüp gelenleri de deşmiş ve sonunda bu ismi vermiş kitabına, az mı? ‘Oku beni’ der güzel isimli kitap, ‘Hadi aç kapağımı, seveceksin beni.’ Aramızdaki bu ön kabul çok az şaşırtmıştır beni, okurum ve severim.

Gençliğime damga vurmuş Hayalet Gemi tayfasından Derya Erkenci’nin ‘İmkânsız Bir Liste’ romanı ile tam da bunu yaşadım. Ne zamandır aklımdaydı, doğrusu oldukça uzun bir süre, 2021’de basılmış esere 2025’te erebilmiş elim. Olsun geç olsun da güç olmasın deyip eseri bir hafta sonunda bitirerek, gecikmeyi kendimce telafi etmeye çalıştım.

Kitaba başlamadan elime aldığım ayraç aslında bana hikâyeyi çoktan anlatmış ama ben bunu okumaya başladıktan bir süre sonra anladım. Buzdolabının üstüne magnetle tutturulmuş, evde bulunmuş gelişigüzel kâğıtlara çiziktirilmiş, şimdilerde mesajlara sıkıştırılmış listeler. Yaş günlerinde, yılbaşlarında, hastalıklarda, doğumlarda ve ölümlerde sıralanan ‘bundan sonra yapılacaklar’, önümüzdeki hafta, ay, mevsim aranacaklar, vakit ayrılacaklar, öğrenilecekler, hatırlanacaklar, unutulacaklar… Bunlar yapılabilirlik yanılsamaları ile peşlerine düştüklerimiz, bir uçtan öbürüne yalpalayarak giderken bir an tutunup bir sonrakinde elimizden kaçırdıklarımız, imkânsızlıklarımız.

Roman kahramanımız böyle imkânsız bir listenin sahibi Mert Zamangil. Ona sorsak kahramanlıkla uzaktan yakından ilgisi olmadığını söyleyecektir. Kendisini; kayıp bir ruh, savruk bir yolcu, disconnectus erectuslardan biri olarak tanımlayabilir. Oysa soyadına koşut bir yolculuğa çıkar Mert. Aile yadigârı arabası Karmançiya’yla, -böylece bir arabanın da romanın önemli karakterlerinden biri olabileceğini görmüş oluruz- listesinin maddelerini yerine getirip üzerlerini karalamaya çalışırken, şimdiyle yakın ve uzak geçmiş arasında dolaşır ve aslında hayatının izlerini sürer. Zaman yolculuğuna eşlik ettiğimiz Mert’e kahraman demeye devam edeceğiz. Ne zaman nasıl yazdığını bilmediği on yedi liste maddesinin peşinde, kendini bulduğu uzak bir motelden şehrinin kuytusuna köşesine, geçmişinin dehlizlerinden bugünün gizemlerine uzanan bir yolculuğun kahramanı.

Derya Erkenci’nin girişte John Fowles’dan alıntıladığı gibi, “Ciddi, modern romanın tek bir konusunu vardı. Ciddi, modern roman yazmanın zorlukları.” Mert Zamangil de yazamaz, belki yazamamak kadar yaşayamamaktır sorunu. Çarklar arasında sıkışmamak, insanı yutup posasını tüküren sistemin içinde ayakta kalabilmek için farkında bile olmadan, çocukluğundan beri abisiyle tutunduğu imkânsız listelerden birini yapmış ve onun peşine düşmüştür.

Listenin ilk maddesi yeni ayrıldığı, uzatmalı sevgilisi Hande’yi bulmaktır belki ama maddeler açıldıkça yer yer birbirlerini takip edip içe içe geçen, yer yer birbirlerinden kopup uzaklaşan ama bir yerlerde buluşan bir varoluş haritası oluştururlar. Ana, baba, abi, çocukluk, okul, gençlik, kent, aşk, cinsellik gibi temel meseleler bir sarmal halinde resmigeçide çıkarlar; yüzleşmeler, hesaplaşmalar roman boyunca devam eder. 

Kahramanımızın varoluş sancılarına tanık olurken, merakımız ve heyecanımız -polisiye öğeleri de metaforik bir şekilde içererek- sürekli canlı kalır. Karanlık bir bunalımın dışavurumundan ziyade kanlı canlı bir serüvenin içinde buluruz kendimizi. Mert’in yolculuğundaki eşlikçileri bu duruma fazlasıyla katkı sağlar. Bu eşlikçiler çeşit çeşittir; kimi zaman yola çıkaran motel görevlisi kadın, kimi zaman bir balıkçı, tamirci, esnaf ya da tellak, kimi zaman şehrin yeraltından tekinsiz insanlar, çoğu zaman da doksanlardan günümüze uzanan bin bir yüzüyle İstanbul. Şehir; hem semtleri, sokakları, çarşıları, restoranları, mezarlıkları ile çıkar karşımıza hem de roman boyunca onun kırk yıla yayılan dönüşümünü izleriz.

Müzikler, kitaplar, filmler ve resimler de küçük sürprizler yaparlar bize, bazen gülümsetirken bazen yüreğimizi dağlarlar. (Okurken birkaç yerde açıp şarkıyı dinleyecek, şu filmi de nereden bulup seyretsem diyecek kadar.)

Mert Zamangil ile aynı evde büyümüş abisi Cenk Zamangil, onun en önemli eşlikçisi olur. İmkânsız listeler yapmayı öğrendiği baba şiddeti mağduru abi, hayatı boyunca hissettiği ve dolduramadığı boşluğu seksenlere dönerek bulmaya çalıştıkça, kahramanımız onun bilmeden sunduğu ruhsal rehberlikle ölmüş babasının kuralcı ikiyüzlülüğüyle, hayattaki annesinin ben merkezci soğukluğuyla hesaplaşır, geçmişini didik didik eder, Hande ile ilişkisindeki Mert ile, hayallerinden gerçeğe inen Hande ile yüzleşir. Liste maddelerinde ilerledikçe bir döngüyü tamamlamaya, sorulara cevap vermeye çalışır. Bir yere varır mı ya da varılacak yer var mıdır, yolculuklar bitecek midir?

Romanla beraber kendi listelerimizde, imkânsızlıklarımızda gezeriz. Geçmişte bıraktığımız izler, geleceğe dair ümitlerimiz, bilebildiklerimizin kısıtlılığı, anların kısalığı, belirsizliğin yarattığı korkular ve bunlara rağmen tutunduklarımız dolar zihnimize.  Cevaplar bulmayız, sona varmayız. Bundan sonra yapılacaklar, aranacaklar, bulunacaklar, hatırlanacaklar ve unutulacaklarla başa başa kalırız. Ağzımızda buruk bir tatla imkânsız bir liste olan hayatımıza tutunuruz, başka şansımız mı vardır?

Mert Zamangil’in dediği gibi,

“Hikâye bittiği yerden başlayacak.”

Bittiği yerden yeniden başlar hikâyemiz. Kitabı kapatıp Mert Zamangil’e veda ettiğimizde yeni listelerle yola koyulmuşuzdur bile.

Yorum yapın