İlk Kitap: Cengizhan Çelik | Mesut Örs

Nisan 11, 2022

İlk Kitap: Cengizhan Çelik | Mesut Örs

İlk kitap söyleşilerimizin bu haftaki konuğu Mona Kitap’tan çıkan “Bağlantı” isimli kitabıyla Cengizhan Çelik.

“Çağa olan borcunu ödemeli insan.

Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Kitaplar hayatınıza nasıl girdi, “okur” olmaktan “yazar” olmaya giden yol nasıl başladı ve ilerledi?

1987’nin son günü 31 Aralık’da İstanbul Bakırköy’de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da tamamladıktan sonra. 2008 senesinde Cumhuriyet Gazetesi’nde gazetecilik mesleğine stajyer muhabir olarak başladım. 2010 senesinde Dipnot Tablet projesinde Türkiye’nin ilk tablet dergisini çıkaran ekipte yazar olarak yer aldım.

Milliyet ve Vatan gazetelerinde sosyal medya yöneticiliği, 32. Gün TV programında editörlük süreçlerinin ardından 2014 yılında ilk girişimim olan NaynCo projesiyle girişimcilik ekosistemine medya mecrasıyla giriş yaptım. Galatarasaray Üniversitesi’nde 2018 ve 2019 yıllarında uygulamalı medya dersinde konuk hoca olarak dersler verdim.

Babam Mustafa Çelik’in yarım kalan hikâyesini tamamlamak için yola çıktığım gazetecilik hikâyemde öykücü gazeteciler kümesinde yer alma hayaliyle 2016 yılında yazmaya başladığım öyküleri 2022 yılında Bağlantı isimli ilk öykü kitabında topladım.

Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?

Ben insanlık tarihinin politikacıların söylemlerinden, savaş notlarından, gazete manşetleri ve tarih kitaplarından öğrenileceğini düşünenlerden değilim. Don Kişot’tan bu yana roman, öykü ve şiirin insanlık tarihinin tüm hikâyelerini politik bir yönlendirme olmaksızın, güce boyun eğmeden anlattığına inananlardanım. 

Ben Cumhuriyet tarihini Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar ve hatta Orhan Veli ve sonrasında gelen ikinci yeni şairlerinden öğrenen birisiyim 

Toplumu, dönemi romanlarla, öykülerle okumak gerçeklere çok daha hızlı ulaşmamıza ve manipülasyonlarla dolu mayın tarlalarında dolaşmak yerine insan hikâyelerine odaklanmanıza neden oluyor.

Aynı şekilde Gogol, Çehov, Dostoyevski, Tolstoy veya Avrupa’da Proust, Goethe, Victor Hugo ve en önemlisi Zweig’ı okuyarak ülkeleri ve bu ülkelerin psikolojilerini tahlil ediyorsunuz. 

Ben de bir gazeteci olarak çağa olan borcumu yazarak ödeyebileceğimi düşündüm. Gazetecilik ve edebiyat kesişim kümesinde yer alan isimler benim için çok değerliydi. O kesişim kümesinde yer alan Yaşar Kemal, Sait Faik, Hemingway, Eduardo Galeano, Amin Maalouf gibi isimler yazdıkları öykü ve romanlara içinde yaşadıkları çağa olan borcunu ödediler. 

Star Wars göndermesi olacak ama bu isimleri bir master Yoda olarak görüp içinde yaşadığımız çağın dinamiklerini basit öykülerle bir jedi gibi yazma fikriyle başladım ben öyküleri yazmaya. 

Bizler de az şeyler görmedik hani. Darbe teşebbüsü, depremler, felaketler, pandemi, yanı başımızda iç savaş ve kitlesel göçler. Şimdi de yeniden soğuk savaş! 

Bir sonraki nesle birileri anlatmalı bunları. Ama beylik laflarla değil, basit hikâyelerle. Sıradan insanların günlük rutinleriyle.

İşte Bağlantı bunu denemek için yola düşüyor. Zaten kitap bir yol hikâyesi. Sıradan insanların yollarında dolaştırıyor bizi. 

Dosyayı bitirdikten sonra yayınevlerine ulaşma, başvuru ve dosyanın kabul edilmesi sürecinden bahsedebilir misiniz? Bu süreçte yaşadığınız zorluklar olduysa bunları nasıl aştınız?

Martin Eden hayranı bir adam olarak bu süreci çok önemsiyordum aslında. Hatta J.D Salinger’ın aldığı red mektuplarını okuyarak düşünüyordum Bağlantı öyküleri işin ehli insanlara nasıl ulaşacak diye. Ama kitabın ismi sanki kaderim oldu. Ben gazetecilik mesleğinin getirdiği tüm imkanları güzel kullandım. 

Öykülerim işin ehli insanlara çok kolay ulaştı. Ancak ben onlardan bir ricada bulunmuştum; eğer öyküler basılmayacak gibiyse hiç bulaşmayalım bu işe demiştim. Öykülerin beğenilmiş olması hayalini kurduğum yolu sonuna kadar açtı ve Bağlantı okuruyla buluştu.

Kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz?

Herkesin meşguliyetinin bir diğerinden daha önemli olduğunu iddia ettiği dünyada basit hikâyelerin peşine düşmeye çalıştım. ”Çağa olan borcunu ödemeli insan” fikriyle yazmaya başladığım öykülerimde, basit insanın sıradan günlük rutinlerine mercek tuttum.

Bağlantı – Metro – Monaco Grand Prix’i – Cacık – Katilim Vicdan – Akmar’ın Gecesi hikayelerinde, okuyucuyu kimi zaman Londra’yı Halep’e, İstanbul’u Nevada’ya bağlayan bir gecede yürüttüm kimi zaman da yolun ta kendisini anlatmaya çalıştım.       

“İlk kitap” hem yazar hem yayınevi açısından birlikte yeni bir yola çıkma heyecanını taşır. Siz “ilk kitap” olgusuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar kitabının basılma süreciyle ilgili bir söyeşi yapmıştım Sinan Yayınevi sahibi Hayati Asılyazıcı’yla. Tutunamayan bir kitabın tuhaf basılma süreci başlığı atmıştım. Ben her ilk kitabın kendi içinde en az yayınlanan öyküler kadar müthiş öyküler barındırdığına inananlardanım. Yıllar sonra belki de Bağlantı’nın tuhaf basılma serüvenini yazarım. Kitabı elime aldığım ilk anın cümleleri şimdiden zihnimin kilitli odalarında saklanıyor.  

Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?

Evet var. Ben 20 yıl sonra onlarca hikâye kitabı olan bir öykücü olmak istiyorum. Bunu bir maraton koşusu olarak görüyor ve ilk adımlarını attığımı düşünüyorum. Bir sonraki öykülerin taslak notları bilgisayarımda. İsmi ve öykülerin hepsi hazır. Sadece yazılmayı bekliyorlar. 2022’nin eylül ekim aylarında Burgazada’da bir ay kalıp yazma planım var.

Sait Faik Abasıyanık’ın ‘Ben bayrakları değil, insanları seviyorum’ cümlesiyle başlayacak yeni öykü kitabı. 

15 yıldır belli aralıklarla gerçekleştirdiğim Amerika ziyaretlerimde yaşadığım ilginç hikâyeleri derleyeceğim. 

Yazar adaylarına tavsiyeleriniz neler olur?

Bir proxy karakter tasarlayın ve onu yaşatın. Bunu yaptıktan sonra su çatlağını buluyor ve yazmaya başlıyorsunuz 

Bunu nasıl yapacağınızı da Oğuz Atay Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar kitabıyla bizlere harika bir şekilde gösteriyor. 

edebiyathaber.net (11 Nisan 2022)

Yorum yapın