Herta Müller’den faşizmin gölgesinde yaşananlara dair bir roman

Nisan 6, 2015

Herta Müller’den faşizmin gölgesinde yaşananlara dair bir roman

Keşke Bugün Kendimle KarşılaşmasaydımNobel Edebiyat Ödülü sahibi Herta Müller‘in Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım” adlı romanı, Mustafa Tüzel çevirisiyle Siren Yayınları tarafından yayımlandı.

İnsan neyle yaşar? Herta Müller, Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım’da, sorguya çağrılı bir kadın kahramanın yolculuğu ekseninde ezici bir devlet düzenini ve düzenin tahakkümü altında verilen yaşama uğraşını sayfalara döküyor. Umudun olmadığı, renklerin tümden griye çaldığı ve her iki kişiden birinin muhbirlik yaptığı bir ülkede delirmeden yaşamak, kahramanın yegâne temennisi haline geliyor.

Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım, anlatıcının onu sorguya götürecek olan tramvaya binişiyle başlıyor ve inişinden az sonra, bir çıkmazın orta yerinde sona eriyor. Görünürde kısa bir yolculuk bu, bir duraktan diğerine, tramvayın içinde… Ancak manzara, kahramanın geçmişi, kayıpları ve cılız kaçış umutlarıyla şekilleniyor, koca bir yaşamın dökümü kısacık bir tramvay yolculuğuna sığıveriyor. Sevginin nefrete, nefretin şiddete, şiddetin işkenceye, işkencenin bağlılığa dönüştüğü çıkmazlardan oluşan bu coğrafyada atılan her adım, akla düşen her resim kuşkuyu artırıyor, mantığın sınırlarını zorluyor.

Müller’in Romanya’daki yaşamından belli belirsiz izler taşıyan Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım, adsız bir kadın kahramanın, bitimsiz bir gözaltı sürecinde verdiği yaşam mücadelesini ortaya koyarken bir devrin deliliğini gözler önüne seriyor.

Dosdoğru ilerlermiş gibi görünen bir tramvayın içinde, rayından çoktan çıkmış bir dünyanın üzerinde…

Herta Müller

1953 yılında, Romanya’nın Banat yöresinde yer alan Nitzkydorf köyünde dünyaya geldi. Romanya’nın Alman azınlığına mensup olan Herta Müller, savaş sonrasının kanayan yaraları eşliğinde büyüdü. Müller, İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman saflarında yer almış olan babasının Nazi sempatizanlığını şiddetle eleştirdiği gibi, annesini –o doğmadan evvel- beş yıl boyunca Sovyet gulaglarında tutan ve tüm Romanya’nın üzerinde tahakküm kuran faşist devlet düzenine de karşı çıkmıştır.

Çavuşesku diktatörlüğüne başkaldıran yazar ve şairlerin arasında yer alan Müller, eğitimini tamamladıktan sonra bir makine fabrikasında çevirmen olarak çalışmıştır. Rumen gizli servisi Securitate’ye bilgi vermeyi reddeden Müller, bu yüzden işinden atılmış, fahişelikten karaborsacılığa uzanan türlü suçlamalara hedef olmuş ve defalarca sorguya alınmıştır. İlk kitabı Niederungen, 1982 yılında sansürlenerek yayımlanmıştır. Alman basınına yaptığı açıklamalarda ülkesine eleştiriler yönelten Herta Müller’in yapıtlarının yayımlanması, bir süreliğine yasaklanmıştır.

Herta Müller, yazın yaşamı boyunca IMPAC Dublin Edebiyat Ödülü’nden Franz Werfel İnsan Hakları Ödülü’ne, Kleist Ödülü’nden Almanya Kitap Ödülü’ne varana değin pek çok ödülle onurlandırılmıştır.

Herta Müller, 2009 yılında, Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüştür.

Hâlen Berlin’de yaşamakta ve yazmaktadır.

edebiyathaber.net (6 Nisan 2015)

Yorum yapın