Hem dedenizin ve ninenizin hem de sizin okuduğunuz kitaplar var mı? | Metin Celâl

Haziran 25, 2025

Hem dedenizin ve ninenizin hem de sizin okuduğunuz kitaplar var mı? | Metin Celâl

“Bugün Türkiye’de nesillerin beraberce okuduğu beş kitap bulamayız” demiş Ahmet Hamdi Tanpınar. Karamsar ve kötümser bir millet olduğumuz ve Türkiye’de kitap okunamadığına toplumca inandığımız için hemen sahiplenilecek, beğenilecek bir söz. Üstelik Tanpınar gibi her kesimin sevdiği bir yazar söylemiş. Doğru mudur, hala geçerli midir, diye araştırmadan sürekli tekrarlıyoruz.

Ülkemizdeki edebi ve kültürel kopuşa dikkat çekmiş Tanpınar. Çok beğenilen bu görüş, Türkiye’deki edebi mirasın sürekliliği ve ortak kültürel referansların eksikliği üzerine yapılan tartışmalarda sıkça gündeme geliyor. Tanpınar’ın bu sözünü sosyolog Besim F. Dellaloğlu da bir yazısında hatırlatmış ve geliştirip “Bunu daha yatay düzlemde söylersek değişik kesimlerin okuduğu ortak beş kitap yoktur” diye eklemiş (“Muhafazakarlıkla Modernleşmeciliğin Kavşağında Türkiye: Tanpınar ve Narmanlı Han”, Muhafazakâr Düşünce Dergisi, Sayı: 39, Ocak – Şubat – Mart 2014). Dellaloğlu’nun bu cümlesi de sık tekrarlanıyor. Anlaşılan Dellaloğlu da bu sözü sürekli yinelemeyi seviyor. Ben de bazı söyleşilerinde kendi ağzından duydum.

Besim Dellaloğlu, bir bilim insanı olduğu için mutlaka araştırmış, konuyla ilgili verileri değerlendirmiş, sonra bu yargıya varmıştır diye düşünüyorum. Tabii verilerini nereden elde ettiğini de merak ediyorum. Çünkü, cümlenin yer aldığı yazısında herhangi bir veri sunmuyor. Eldeki somut veriler ise tamamen tersini düşündürüyor.

Cins dergisinin Haziran 2025 tarihli sayısındaki soruşturması yeniden düşündürdü bu cümleyi. Cins dergisi 17 şair ve yazara “Hem dedenizin, hem de sizin okuduğunuz kitaplar var mı?” diye sormuş. Nedense ninelerimizle ortak olarak neler okuduğumuzu merak etmemişler. Tabii o ayrı tartışma konusu. Cevaplara bakarsak Dağlarca, Cahit Sıtkı, Necip Fazıl, Doğan Avcıoğlu, Kemal Tahir, Tarık Buğra, Orhan Pamuk, Yaşar Kemal, Ziya Gökalp, İdris Küçükömer, Nurettin Topçu, Sezai Karakoç,  İsmet Özel, Tanpınar, Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Sait Faik, Reşat Nuri, Mithat Cemal, Yakup Kadri… diye uzuyor liste ve ortaklaşan adlarda aslında Türk edebiyat ve düşünce dünyasının günümüzdeki kanonunu görüyoruz. 

Tanpınar , 1948’de Cunhuriyet gazetesinde tefrika edilen Huzur’da bu sözleri yazarken kuşkusuz söylediği gibi bir durum vardı. Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilmişti ve “nesillerin beraberce okuduğu” pek kitap yoktu ortada. Ama Cins’te verilen cevaplara baktığımızda bu sorunun değişen nesillerle birlikte aşıldığı ve okuma yazma oranlarının artması, yayıncılık sektörünün hızla gelişmesi ile birlikte “nesillerin beraberce okuduğu” kitaplar listesinin geliştiği görülüyor. Bu kitaplara yayıncılık sektöründe “longseller” yani “sürekli satanlar” deniyor.

Kitapyurdu’nun kitap satış adetlerine göre düzenlediği “Son 10 Yılda En Çok Okunan Kitaplar” listesine, listedeki Türk yazarlarına baktığımızda da benzer bir sonuç görüyoruz. Sabahattin Ali, Yahya Kemal, Tanpınar, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl, Orhan Veli, Cemal Süreya, Ziya Gökalp, Sezai Karakoç, Oğuz Atay, İhsan Oktay Anar, Yaşar Kemal, Mustafa Kutlu, Yusuf Atılgan, Falih Rıfkı Atay, Orhan Pamuk, Peyami Safa… diye uzuyor liste. Aslında şair ve yazarların Cins’te söylediklerine benzer bir liste çıkıyor ortaya.

Zaten bir kitapevine gider de rafları incelerseniz yeni çıkmış kitaplardan çok bu sürekli satan kitapları görürsünüz. Tekrar baskılar yayıncılık sektörünün bel kemiğini oluşturuyor. Örneğin yetişkinler için üretilen edebiyat eserlerinin sayısına ve adedine bakarsak bu daha net anlaşılıyor. 2024’de 25 bin 965 başlıkta kitap üretilmiş. Bunların 17.016’sı yeni kitaplar, 8955’i tekrar baskılar. İlk kez basılan 25 bin 965 başlık 20 milyon 342 bin 660 adet üretilirken tekrar basılan 8955 kitaptan 35 milyon 756 bin 845 adet üretilmiş (2024 Yılı Bandrol Verileri Açıklandı: – YAYFED).    

Besim F. Dellaloğlu, Tanpınar’ın cümlesini geliştirerek “değişik kesimlerin okuduğu ortak beş kitap yok” demiş. “Kültürel kodlarımız maalesef bu kutuplaşmadan aşırı derecede muzdariptir. Ne sadece Necip Fazıl okuyarak, ne de sadece Nazım Hikmet okuyarak ‘dünyalı’ olamayız” diye eklemiş. İlk bakışta haklı görünüyor. Onlarca yıldır ortadan ikiye bölünmüş bir toplum olarak yaşıyoruz ve iki kesim de birbirine adeta düşman gibi bakıyor. Peki gerçekte öyle mi ya da kitap okurları da öyle mi davranıyor? Birbirlerinin okudukları kitaplara ilgi göstermiyorlar mı? Necip Fazıl okuyan gerçekten de Nâzım Hikmet okumuyor mu? Mutlaka böyle davrananlar vardır ama genel okurun yüzde kaçını oluştururlar?

Evet eskiden böyle bir saflaşma vardı ama bence günümüzde çok az bu tür okur. Günümüz okuru çok daha açık görüşlü ve kamplaşmalara aldırmadan okuyacağı kitapları kendi seçiyor. Daha çok muhafazakar okurlara hitap ettiği düşünülen Kitapyurdu ile daha genel okura hitap eden Amazon’un, DR’nin çok satanlar listelerini karşılaştırdığınızda birçok ismin ve kitabın ortak olduğunu göreceksiniz. Kitap okuru gittiği kitapçıda, kitap fuarında her kesimden yayıncılar olmasını ve alacağı kitapları kendi seçmek istiyor.

Evet, hem dedemizin ve ninemizin hem de bizim okuduğumuz kitaplar var ve bunlar çok sayıda. Dünya edebiyatının klasiklerini de işin içine kattığımızda yıllardır herkesin Steinbeck, Marquez, Stefan Zweig, Albert Camus, Dostoyevski, Tolstoy, Çehov, Balzac, Victor Hugo, Emil Zola gibi klasik ya da klasikleşecek yazarları okuduğunu, çok satan listelerinde çok az yeni eserin yer aldığını görüyoruz. Benim merak ettiğim de bu tercihin nedeni? Okurlar neden yeni yazarları, yeni eserleri merak etmiyor, kitaplarını almıyor ve neden sürekli klasikleri okuyor?  Besim F. Dellaloğlu’ndan ve meslektaşlarından ricam sosyolog gözüyle, bilimsel yöntemlerle bu konuyu araştırıp bizi aydınlatması.   

edebiyathaber.net (25 Haziran 2025)

Yorum yapın