Gökçe İspi Turan’a 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

Şubat 26, 2020

Gökçe İspi Turan’a 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

Hazırlayan: Mehmet Özçataloğlu

1-Neden çocuklar için yazıyorsunuz?

Aslını isterseniz sadece çocuklar için yazmıyorum. Sanırım buradan başlamalıyım söze. Neredeyse her yaştan okur için yazılmış metinlerim olduğunu söyleyebilirim. Bu sefer çocuklar için yazdım. Bundan sonra da; yetişkinler için yazmaya nasıl devam edeceksem, “çocuklar için yazmaya da” öyle devam edeceğim. Yetişkin metinleriyle iç içe geçmeden, kendi özel yolculukları olacak çocuk metinlerimin. Bir de benim için, onca polisiye roman ve yetişkin hikâyesinden sonra, tam anlamıyla bir detoks oldu çocuklar için yazmak. Bu hissi, şansı ve güzelliği kaybetmeye hiç niyetim yok. Onların dünyasındaki akış, hepimizin kaçmak istediği bir sığınak üstelik. Çocuk kitapları okumayı da çocuk filmleri ve animasyonları izlemeyi de hayatımın hiçbir aşamasında bırakmadım. Hatta çocuk sahibi olduktan sonra frekansı daha da arttırdığımı söyleyebilirim. Büyük oğlumla birlikte okuduğumuz kitaplar ve izlediğimiz filmler de ufkumu çok genişletti. O uyumadan evvel, hemen her akşam ona kitap okur, kitabı kapattıktan sonra da bir hikâye uydururdum. Zamanla, “o kedinin hikâyesini yeniden anlatsana anne, şu kuşa ne olmuştu anne?” diye sora sora oğlum da hikâyelerimin gelişiminde epey katkıda bulundu. Çocuklar bir şeye takılıp kalıyor kimi dönemlerde biliyorsunuz, aynı hikâye üzerinde günlerce düşüne düşüne bir bakıyorsunuz ayakları yere basan neşeli, sevimli bir hikâyeniz oluvermiş. O anlamda çocuklarıma çok şey borçluyum. Şimdi bayrağı küçük oğlum devralıyor. Şahane bir deneyim…

2-Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?

Okuduğum ilk kitaplar muhtemelen Cin Ali ve sonrasında Ayşegül serilerine aitti. Ancak okuyup, kendimi içinde hissettiğim, günlerce hatta aylarca etkisinde kaldığım ilk kitap Gülten Dayıoğlu’nun Dünya Çocukların Olsa isimli kitabıydı. Tam anlamıyla öykünün içinde kaybolmuştum. Hemen sonrasında, nasıl denk geldiyse, İki Yıl Okul Tatili’ni okuduğumu hatırlıyorum. Çok net hatırlıyorum, çünkü “yalnız kalan çocuklar” fikri benim için tam bir şoktu! Üzerimde inanılmaz bir etki yaratmıştı. “Ben o çocukların yerinde olsam ne yapardım?” düşüncesi çok uzun zaman aklımdan çıkmamıştı. Şu an bile duygusu öyle kuvvetli ki…

3-Bu keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?

Olmaz mı! En çok Peter Pan’ı yazmış olmayı isterdim. Ah, bir de Jules Verne’nin bütün kitaplarını. Keşke, keşke benim kalemimden çıksalardı…

4-Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtir misiniz?

Hemen her akşam çocuk kitaplarına göz attığımı söyleyebilirim. Dün akşamın kitabı Pikolo ile Felsefe Öğreniyorum serisinden “Bergamot Uyuyor Mu?” isimli kitaptı. Çocuklara ölüm kavramını açıklamaya çalışan tüm kitaplar benim için çok ilginç deneyimler oluyor. Bu kitap da ölüm nedir, nasıl birşeydir gibi zor sorular üzerinde duruyordu. Ceren Kerimoğlu’nun “Yaprağın Renkleri” kitabını da, bu zor sorunun cevabını okuyucusunu rahatsız etmesen sorgulaması açısından çok başarılı bulurum mesela. ”Bergamot Uyuyor Mu?” da konunun altından kalkmayı başarabilmiş kitaplardan biriydi bence. Korkutmadan ve aynı anda korkutmayacağım derken de cazip hale getirmek batağına da düşmeden ölüm hakkında bir şeyler söylemeyi başarmıştı.

edebiyathaber.net (26 Şubat 2020)

Yorum yapın