Geçmişin yüküyle yaşamak | Burak Soyer

Haziran 30, 2025

Geçmişin yüküyle yaşamak | Burak Soyer

Bora Jin’in kaleme aldığı, “The New Korean Voice Prize” ödülünün sahibi “Hafıza Bakımı”, vatandaşlarını geçmişin acı dolu anılarından kurtarıp mutlu mesut bir şekilde yaşamaları için onların anılarını silen “Hafıza Bakımı” sistemiyle belleği kaybolmuş birey ve toplumların geçmişleriyle ve hatıralarıyla var olduklarına dikkat çeken distopik bir roman. 

Toplumsal hafızayla bireysel hafıza tarihin “kasa”sı niteliği taşır. Her ikisinden birinden yola çıkarak her ikisine de ulaşmak mümkün olduğu için bu “kasa”, geçmişin sırlarıyla doludur ve özellikle travmatik boyutlardaki meselelerde su yüzüne çıktığında birilerini mutlaka rahatsız eder. Zira her ikisin de farklı yollardan aynı kapıya çıkması aynı zamanda gerçeği de doğurur. Ve bazı gerçekler de yine birilerinin suratının düşmesine neden olur. Çünkü o meşhur vecizede dendiği gibi, “Gerçekler acıdır.” 1991 yılında Busan’da doğan Bora Jin’in kaleme aldığı, “The New Korean Voice Prize” ödülünün sahibi, Yuzu Kitap etiketi, Müge Kübra Oğuz çevirisiyle yayımlanan “Hafıza Bakımı”, yukarıda bahsettiğim geçmişin travmalarından kurtulup mutlu mesut bir toplum yaratmak için vatandaşlarının hafızalarını silen “Hafıza Bakımı” sistemiyle birlikte insanların nasıl hipnotize olmuş gibi yaşadığını, geçmişin acı, tatlı hatıralarının kişinin yaşamı üzerindeki etkisini ve belleği kaybolmuş bir toplumun yaşama karşı olan isteksizliğinin yarattığı monotonluğu anlatan distopik bir roman.

Kırk yılı aşkın bir süredir iç çatışmalarla ve insanların karşılıklı anlaşmazlıkları yüzünden yorgun ve bitkin düşmüş isimsiz bir şehirde, kentin hafıza bürosu tarafından vatandaşlarının bugünlerini ve yarınlarını mutlu mesut geçirmek için “Hafıza Bakımı” adlı bir sistem geliştirilir. “Hafıza Bakımı”, tüm vatandaşların anılarını en ince ayrıntısına kadar inceledikten sonra toplumun temeli olan aileyi yönetmeye başlar ve fertlerden biri öldüğünde, aile bireylerinden ona dair ne varsa hafızalarından siler. Bunun dışında da yine insanları derinden yaralamış, kötü olarak anılan hatıralar da yine “Hafıza Bakımı” tarafından silinir. Zira insanların, onlar üzerinde negatif bir etki bırakan hafızalarının sürekli canlı olması onları mutsuz eder. Hangi anının nasıl bir kötülüğü olduğuna ancak “Hafıza Bakımı” karar verir ve bilinçdışına kümelenmiş bu anıları eleğinden geçirip silerek kişileri olumsuz düşüncelerinden kurtarmış olur. Ayrıca anısı silinen bir kişinin anısının bir başka kişiyle ilgili bağlantısı varsa, o kişinin de anısı siliniyordur. Bu sebepten ötürü de insanlar her zaman davranışlarına dikkat etmek zorundadır. Ancak kırk yıldır tıkır tıkır işleyen bu kural on altı yaşındaki Bom tarafından bozulmak üzeredir. Çünkü Alzheimer olan dedesinin ölümü yaklaşmıştır ve dedesi “Hafıza Bakımı” almayı reddeden tek kişi olduğu için Bom, onunla ilgili yaşadıklarını unutmak istememektedir.

Bu isimsiz şehirde günler gelip geçerken Bom, kaçınılmaz haberi alır. Dedesi bu hayattan göçüp gitmiştir ve onun ölümü sonrası “Hafıza Bakımı” yapılmak için işlemlere başlanır. Fakat Bom bunu reddeder. Dedesinin anılarıyla yaşamak, onun anısını yaşatmak ister. “Hafıza Bakımı”ndan da kaçmak zordur. Ne yapıp edeceğini düşünen Bom, tesadüf eseri Natasha isminde bir kadınla tanışır. Bu gizemli kadın Bom’un tüm geçmişini, bugününü bilmektedir ve ona “Hafıza Bakımı”ndan kurtulmak için bir teklif sunar: Bir hafıza bakım ürünleri satan markanın ürettiklerini Sun City adlı bir şehirde satacak ve karşılığında da “Hafıza Bakımı”na maruz kalmayacaktır. Bom teklifi kabul eder ve Sun City’ye gider. Burada kendisine verilen görevi yerine getirmeye başlar. Ancak “Hafıza Bakımı”nın alınması zorunlu olmayan bu şehirde tesadüfler eseri karşılaştığı birtakım insanlar, Bom’a geçmişini yeniden hatırlatır ve Bom adım adım en başa, her şeyin başladığı, dedesinin zamanına zihnen geri döner ve bu mevcut sistemin insanları nasıl maniple ettiğini ve gizlediği sırları bir bir ortaya çıkarır…

Bora Jin, “Hafıza Bakımı”nda, zihinsel bir distopik atmosfer yaratırken, belleğin, hafızanın, anıların, hatıraların birey üzerinde bıraktığı etkiyi ele geçirmenin kişinin kendisini ele geçirmek anlamına geldiğinin altını çiziyor. “İnsan dediğin geçmişinden başka nedir ki?” sorusunu teknolojik gelişmelerin ışığı altında mercek altına alan Jin, insanın “heybe”siyle birlikte var olduğunu ve bununla birlikte yaşamayı başardığı zaman ancak “normal” bir hayat sürdürebileceğine vurgu yapıyor.

Yorum yapın