Gece şehre bir şey diyordu | Onur Köybaşı

Ekim 21, 2014

Gece şehre bir şey diyordu | Onur Köybaşı

gecesehredediki                                                                                                                                   “Yaprakların sararıp

İntihar ettiği mevsim

ayın en şişman gecesi

Üç deyince

Aşık olacağız…”

Bir

İki

Bir

.

Ben hiç Kadıköy’e gitmedim! Kadıköy’lü bir şair okudum; beni oraya kendi kitabı ile götürdü. Siyahın üzerine kırmızı ile yazılmış gece, şehre bir şey diyordu. Hiç tanımadığım bir sokakta işlenmiş bir cinayeti çözer gibi tedirgin ve heyecanlı. Gece şehre bir şey diyordu. Cesetler makyajsız çıkmıştı yola, tekrar yaşayacakları için korkulu ama kokusuz. Topuklu bir aşk yoldan geçiyordu boynu yaralı.

Denize alışık bir aşk öyküsü.

Saat bilmem hangi sayıyı gösterirken ordaydım; eski bir gece eski ismi ile Kalkedonya; özgürlüğün tam ortası. Kavimler geçiyordu üstümüzden bir kehaneti soyuyorlardı çıplak, çırılçıplak.

Hiç Kadıköy’e gitmemiştim ta ki Alper Çeker’i tanıyana kadar. Rıhtımda indim ve bir ses : 

Gece şehre dedi ki ,

“apartman diplerinden gün doğuyor

Ezan şehri ateşliyor

Buğulu camlar

Ve sevgilimin saçlarında trafik var.”

Soğuk bir rüzgâr; kehanet soyunmaya devam ediyor, bir kedi o vakitte sevgilisini aldatıyor tuhaf bir tanrı kalbimde açıyor.

“bir uçak sesine biner gibi” kelimeler yanıma geliyor. Kalbimi yollara koymuş gibi orada görüyorum kendimi.

“seni gördüm

Kadıköy’de bir gezegende” diyor şair.

Yanımda büyüyor hüzün, ellerim alışık olmayan bir dokunuşta eskilerde görmüş olduğum yüzü hatırlıyor.

Ben Moda’da otururken kitabın sayfaları çevriliyor ve devam ediyor Çeker,

“kötüyüz

Sokak lambaları

Ruhumuzu açığa vuruyor.”

Kâfide Sokak’ta başım dönüyor; elime değecek bir el, üstümü örtecek bir gazete, başkasını unutacak bir oda, yabancı bir sabah arıyorum. Bırakılmışlık ve beliren yalnızlık… Bir bardak daha. Kitabı ile yanımda oturuyor şair ve dertleşmeye başlıyoruz gecenin soğuyan yanağında. Küçükken ona hiç masal anlatılmayınca büyüdüğünde sinbad oluşunu, Kadıköy’ün zamanı dışındaki tarihinden, yaşam ve anlamsızlığından, ağaçların özgürlüğünden, bir şehri saklamaya yetecek bedenlerden, şairlerden şiirden değil…

Bu gezegenden başka bir yerde yaşanmaz diyecek kadar, gitmeyecek-dönmeyecek kadar, bir yerli olmayı isteyecek ve her yerli olmayı gösterecek kadar…

Yürüyorum Kadıköy sokaklarında kalabalık bestelenmemiş insan sesleri ve hâlâ gece.

Fısıldıyor şair:

“intihar mektubumu yırttım, yanmış bir bilet gibi” Susmayı öğreten bir cümle ve birkaç bin adım daha.

Sokakta şarkı söyleyen kadın ve adamlar, çoğalan ses, yürüyen, yaralanan, düşen yok, ölmeyen acıtan… Şarkı söylüyorlar birkaç hikâye hatırlatarak büyüyor gezegen daha çok daha… Bir gençlik yırtılıyor acıtan bir vesikalık fotoğrafı yırtar gibi… Sevgiye tutunmamayı öğütler gibi.

Vapur hareket ediyor elimde “Gece Şehre Dedi ki” kitabı.

“ayı söndür

Yatma vakti” diyor.

Ben hiç Kadıköy’e gitmedim, ta ki Alper Çeker’i tanıyana kadar.

Onur Köybaşı – edebiyathaber.net (21 Ekim 2014)

Yorum yapın