Fanzin: Gri boşluk | Ayşenur Türkaslan

Şubat 4, 1980

Fanzin: Gri boşluk | Ayşenur Türkaslan

indirYağmur delicesine yağıyor dışarda. Dükkânların ışıkları, sokak lambaları ıslak zemine yansıyor. Arabalar geçiyor, kediler geçiyor, insanlar geçiyor sokaktan. Evinin perdelerini örtmeyi sevmeyen karşı dairedeki genç kadın, muhtemelen sevgilisi olan yakışıklı adamla yemek yiyor. Şemsiye satan orta yaşlı adam elindeki son şemsiyeyi orta yaşlı başka bir adama satıyor. Sonra ikisi de uzaklaşıyor ve Kerem’in penceresinden görünmez oluyorlar. Delicesine yağan yağmur Tunalı’da hiçbir şeyi yavaşlatmıyor.

Mustafa’yı düşünüyor Kerem. Belki de şimdi Ankara’nın herhangi bir yerinde o da şemsiye satıyordur. Belki Erzincan’a geri dönmüştür. Sevda’yla evlenmiştir, baba olmuştur belki de. Mustafa’yı düşünüyor Kerem. İkizini düşünüyor. 35 yıllık hayatında sadece 12 saat gördüğü kardeşini düşünüyor. Mustafa’yla ayrıldığı günü, doğduğu günü düşünüyor.

Sare önce Mustafa’yı doğuruyor iki katlı kerpiç evin küçük odasında. Ardından Kerem geliyor dünyaya. Köyün geçici doktoru Suzan doğurtuyor ikizleri. “Kerem koyun bunu adını.” diyor Sare’nin kız kardeşine. Kerem’e ne kadar da benziyor. Ölen oğlum Kerem’e ne kadar da benziyor.

Birkaç gün geçiyor aradan. Sare kucağına Kerem’i alıp sağlık ocağına gidiyor. Suzan’ın olduğu odaya giriyor. Sohbet ediyorlar bir süre. Sonra kundağa sarılmış Kerem’i Suzan’ın kucağına veriyor Sare. “Al.” diyor. “Senin oğlundur artık. Sen doğurttun. Senin de hakkın var onda. Senin olsun Suzan Hanım. Ben kırk yaşımı geçmişim, on üç kez doğurmuşum, yedi kez büyütmüşüm, daha gücüm yok artık.” Suzan şaşırıyor önce. “Ya Halim Bey? O razı mıdır ki Sare?” “İkiz doğurduğumdan haberi mi var ki razı olmayacak? Sen buralardan gittikten sonra gelecek köye. Korkma Suzan Hanım korkma. Kimse almaya çalışmayacak senden onu.”

Kahvesinin soğuduğunu fark ediyor Kerem. Mutfağa doğru ağır adımlarla ilerliyor. Suzan’ı düşünüyor o sırada. Yıllarca anne dediği kadını düşünüyor. Yıllarca anne dediği kadından dinlediği hikayeleri düşünüyor. Yılarca anne dediği kadının annesi olmadığı gerçeğini öğrendiği günü düşünüyor.

Tıp fakültesinden mezun olduğu gün öğreniyor Kerem tüm gerçekleri. Bugün hala içinden çıkamadığı derin boşluğa o gün düşüyor. Mustafa’yı buluyor. Sare’nin, Halim’in mezarını buluyor. Diğer yedi kardeşini buluyor. Erzincan’ı buluyor. İki katlı kerpiç evi buluyor. Sare’nin kız kardeşini buluyor. Kendini bulamıyor Kerem.

Kahvesini tazeleyip pencerenin önündeki berjere oturuyor tekrar. Delicesine yağan yağmuru izliyor. Ait olmadığı bu hayata aitmiş gibi yaşamaya devam ediyor. Ankara kadar gri boşluğunda debelenmeye devam ediyor. O boşluktan çıkmasına yardım edecek şeyi bekliyor kahvesini yudumlarken.

Ayşenur Türkarslan – edebiyathaber.net (3 Ocak 2015)

Yorum yapın