“The world is too much with us; late and soon,
Getting and spending, we lay waste our powers…”
— William Wordsworth

I. ŞİİRİN KONUMU: DOĞANIN SESİNE KARŞI SANAYİ ÇAĞININ TELAŞI
William Wordsworth’ün bu sonnet’i, 1802 yılında, İngiltere’nin hızla sanayileştiği ve kentleşmenin ivme kazandığı bir dönemde yazılmıştır. Bu tarihsel bağlam, şiirin temel sıkıntısının kaynağıdır: İnsan, doğadan uzaklaşmaktadır. Şiir, modernleşmenin getirdiği “verimlilik” anlayışına karşı, insan ruhunun ve doğayla olan kadim bağının tükenişini dile getirir.
II. TEMA VE İÇERİK: KAYIP GÜZELLİKLER VE ÖZLEM
Wordsworth, şiirin ilk dizesinde doğrudan ithamla başlar:
“The world is too much with us.”
Bu cümledeki “world”, sadece fiziksel dünya değildir. Aynı zamanda kapitalist gündelik hayat, tüketim arzusu, mekanikleşmiş modern zaman anlamlarına gelir. İnsan artık “sahip olmak” ve “harcamak” eylemleri arasında hapsolmuştur:
“Getting and spending, we lay waste our powers.”
İnsan, sahip olma hırsıyla içsel güçlerini boşa harcamaktadır. Ve bu yüzeysel eylemlerin arasında, doğanın yüceliğini fark edemez hâle gelmiştir. Ay, deniz, rüzgar gibi kadim doğa figürleri bile artık “gözün dışında” kalmıştır.
III. DOĞAYA YABANCILAŞMA: ROMANTİZMİN FELSEFİ DİRENİŞİ
Wordsworth’ün ait olduğu Romantizm akımı, özellikle Sanayi Devrimi’ne karşı doğan bir duyarlılık devrimidir. Bu şiir de bu akımın en kristal örneklerinden biridir.
Şairin sitemi, yalnızca ahlaki değil, varoluşsaldır:
İnsan doğadan uzaklaştıkça, kendi özüyle bağını da yitirmektedir.
“We have given our hearts away, a sordid boon!”
Kalbin verilmesi, ruhun satılması gibidir. “Sordid boon” ifadesi ise ironiktir: Hediye gibi görünen şey aslında bir yozlaşmadır. Maddi ilerleme, manevi çöküştür.
IV. MİTOLOJİK AÇILIM: PROTEUS VE TRITON
Şiirin sonundaki mitolojik referanslar, özlemin büyüklüğünü gösterir:
“I’d rather be
A Pagan suckled in a creed outworn…”
Wordsworth burada, Hristiyanlıktan uzaklaşarak eski Pagan inançlarına dönmeyi dile getirir.
Çünkü antik dünya, doğayla iç içe bir varoluş sunmaktadır.
Proteus ve Triton gibi deniz tanrıları, doğanın kişileştirilmiş halleri olarak görülür. Bu imgeler, şairin artık sadece bakmak değil, yeniden inanmak istediği bir doğa tasavvurunun parçasıdır.
V. BİÇİM VE DİL: SONNET’İN TUTKUYLA GERİLİMİ
Şiir, 14 satırlık klasik bir İngiliz sonnet’tir.
Ancak içerdiği öfke, sitem ve hasret, onu biçimsel sınırlarının ötesine taşır.
Aşağıdaki yapısal özellikler dikkat çekicidir:
- Volta (dönüş) şiirin ortasında net biçimde belirir:
Eleştiri kısmından, özlem kısmına geçiş yapılır. - Şiirde sıkça yer alan kelimeler: waste, heart, sea, sight, lay gibi bedensel ve duygusal kavramlardır.
Bu da, rasyonel dünyanın karşısında içsel deneyimin vurgulandığını gösterir.
VI. GÜNÜMÜZE ETKİSİ: BİZE DE FAZLA GELEN BİR DÜNYA
Wordsworth’ün sitemi yalnızca 1800’lerin İngilteresi için değil, bugünün dijital çağındaki bizler için de geçerlidir.
Telefon ekranlarına gömülerek yıldızları unuttuğumuz,
Ses kaydı yaparken kuşları duymayı bıraktığımız,
Paylaşırken dokunmamayı öğrendiğimiz bir çağda yaşıyoruz.
Ve şiirin ilk dizesi hâlâ yankılanıyor:
“The world is too much with us.”
Dünya, bize fazla.
Ama belki de biz, dünyaya fazla az kaldık.
SON SÖZ:
William Wordsworth bu şiiriyle, zamansız bir eleştiri, evrensel bir ağıt ve içsel bir çağrı bırakmıştır.
Sadece doğayı sevmek için değil;
insanın kendisini, kendinde olmayan bir şeyi özlediğini fark etmesi için.
Şiir hâlâ bize bakıyor.
Belki biz de artık ona bakmalıyız.
Ama sadece gözle değil —
kalple.



















