Dokuz Kraliçe (Nueve Reinas) | Mehmet R. Caymaz

Mayıs 6, 2013

Dokuz Kraliçe (Nueve Reinas) | Mehmet R. Caymaz

Yönetmen/senarist Fabián Bielinsky tarafından 2000 yılında beyazperdeye kazandırılan, Arjantin yapımı bu muhteşem filmin,  The Sting [1973] ve Olağan Şüpheliler [1995] kadar iyi bir suç filmi olduğunu söyleyebilirim.  “Marcos” rolünde Ricardo Darin ve Çaylak dolandırıcı “Juan” rolünde Gaston Pauls var. Yine filmin en dişli karakterlerinden biri olan Marcos’un kız kardeşi “Valeria”ya ise Leticia Bredice hayat veriyor.

Filmin konusuna kısaca değinmek gerekirse… Marcos, hayatının merkezine kolay yoldan [dolandırıcılıkla] kazanılan parayı koymuş, bu uğurda babasını bile satabilecek yapıda usta bir dolandırıcıdır. Toplum için değerli olan herhangi bir şey eğer paraya dönüşmüyorsa Marcos için “değersiz”dir ve ona göre “Herkesin bir fiyatı vardır”…

Film başlarken Marcos’u, benzin istasyonunun marketinden alışveriş yaparken görürüz. Bu esnada Marcos’un dikkatini çeken genç Juan,  marketin kasiyerini dolandırmaktadır. Ama Juan görevlilerce suçüstü yakalanır. Marcos, derhal olaya müdahale eder ve Juan’ı kurtarır, kurtardıktan sonra da Juan’a bir teklifte bulunur: “Beraber çalışmak…”  Marcos, Juan’a göre daha tecrübelidir. Eğer iş yaparlarsa Juan’ın bu işten kârlı çıkacağını anlatır. Juan, ilk başlarda Marcos’un teklifine burun kıvırsa da ve Marcos’a hiç güvenmese de bu teklifi kabul eder. [Bir dolandırıcı diğerine asla güvenmez.]

Dokuz Kraliçe mevzusu başlamadan önce bu ikilinin bir kaç dolandırıcılık numarasını seyrederiz. Daha sonra tesadüfen karşılarına büyük bir iş çıkar. Bu büyük iş, aynı zamanda filme adını veren “Dokuz Kraliçe’dir… Bundan sonrasını filmi izlemek isteyenlere bırakıyorum.

Filmin, senaryosu ve kurgusunun kaliteli oyunculuklarla perçinlenmiş olması, hikâyeye serpiştirilmiş sürprizler, izleyenin müthiş keyif alacağı bir son’la bitmesini sağlıyor. Bu arada filmi izlerken bankalarla ilgili bir “hortum” mevzusu var ki Türkiye ile ilgili kötü hatıralarımızın canlanmasına neden oluyor.  [İzlerken bir anda kendinizi 2001 yılına ışınlanmış ve televizyonun başında bankaların hortumlandıktan sonraki mudi manzaralarına tanıklık ederken bulacaksınız.]

Bazı filmler vardır, size sahnelerden bahsedilse bile izleyince belleğinizde bırakacağı tat değişmez. Oysa konu “gerilim” ya da “suç” filmi oldu mu filmdeki sahnelerden bahsetmek [Sürprizbozan’a yer vermek] onu izleyecek olana biraz haksızlık etmek olur. Bu yüzden yazıyı çok uzun tutmak istemiyorum. Küçük bir parantez açıp Ricardo Darin’den bahsetmek istiyorum. Oyunculuğuyla filme kattığı “değer” tartışılmaz; lakin kendisiyle tanışmam 2009 yılında En İyi Yabancı Film Oscar’ını kazanan “El secreto de sus ojos” / “Gözlerindeki Sır” filmiyle oldu. O filmdeki performansının etkisiyle Ricardo Darin‘in künyesine bakarken Dokuz Kraliçe‘ye rastlamış ve filmi hemen izlemiştim. Böylece benim gibi Olağan Şüpheliler kıvamında film arayanlar için bulunmaz bir fırsatı elde etmiş oldum.

Herkesin bir fiyatının olduğu, dolandırıcılık temasını işleyip izleyene bol sürpriz vadeden, yalanların ve ihanetin kimden geleceğini tahmin etmekte zorlanacağınız bu yapımı temaşa etmeniz naçizane tavsiyemdir. Özellikle sürpriz sonla biten filmlerden hoşlanıyorsanız izleyin, sonra bana teşekkür edeceksiniz.

Mehmet R. Caymaz – edebiyathaber.net (6 Mayıs 2013)

Yorum yapın