Değişim günlerinden sonra… | Mehmet Özçataloğlu

Nisan 20, 2020

Değişim günlerinden sonra… | Mehmet Özçataloğlu

Yeni bir dönem başladı hepimiz için. Dünya baştan şekilleniyor da denilebilir belki. Bu da demek oluyor ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tarihin kırılma anına tanıklık eden bireyler olarak kendimizi şanslı hissetmeli miyiz? Yüzlerce yıl sonra bugünleri okuyanlar, bizim neler yaptığımızı düşünürler sanırım. Nasıl davranış sergilediğimizi… Tabi onlar o günlerde nasıl davranacaklar acaba? Dünya değişiyor. Her şeyiyle. Haliyle bugünün davranış kalıpları da yarına devredilemeyecek diye düşünüyorum. Sevgimizi bile nasıl göstereceğiz, bilen var mı? Korkusuzca karşısındakine sarılabilecek? Uzanıp yanağına öpücük konduracak? En azından bir süre ki kısa olmayacaktır bu, sevgimizi gösterirken tedirgin olacağımız kesin gibi. Değişimin karşısında sevgi gösterilerimiz de direnemeyecek payına düşeni alacaktır.  Ama yine de değişmemesi gereken şeyler de var. Nezaket kurallarımız, kullandığımız sözcükler. Bizi insan yapan değerler. Onlar değişmemeli.

*Sihirli Sözler

Bugün sözünü edeceğim kitaplar sevgi üzerine kitaplar ve her biri Arden Yayınları tarafından yayımlandı. “Sihirli Sözler” Giuditta Campello imzalı bir kitap. Laura Addari tarafından resimlenmiş ve İvon Cerrahoğlu tarafından da dilimize kazandırılmış. Nedir bu sihirli sözler? Günaydın, Lütfen, Teşekkür ederim, Aferin, Hoş geldin, Özür dilerim, Seni seviyorum, Sana yardım edeyim. Birkaç tane daha eklenebilir ama temel olarak bunlar. İlişkiler arasındaki tüm sorunları eritip yok edecek sözcüklerdir bunlar. Atalarımızın da dediği gibi ağaç yaşken eğilecekse, bu sözcükleri kullanmalı, çocuklarında kullanmaları için teşvik etmeliyiz, örnek olmalıyız. Campello her bir sözcük için başka bir öykü yazmış. Sevimli öyküler bunlar. Usulca anlatıyor çocuklara. Laura Addari’nin çizimleri de eşlik edercesine sevimli ve renkli. Kitabın sonunda İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Almanca karşılıkları da verilmiş bu sözcüklerin. Böylelikle bu değerlerin evrensel olduğu da işaret edilmiş.

Yaşamın günden güne zorlaştığı dünyada çocuklarımıza öncelikle insan kalabilmelerini öğretmeliyiz. Hayatta her şey olunabilir fakat insan kalmak başka bir meziyet artık. Çünkü sistem bir hayli zorluyor bu konuda. Kalbimizdeki gülümseyişi bu sözcüklerle aktarabiliriz karşımızdakine. Başka yolu yok.

*Haydi Sarılalım

Sevgiyi gösterme alışkanlıklarından biri de sarılmaktır bizim için. Ama bundan sonra, bilemiyorum açıkçası. Elbet geçecek bu günler ve normalleşeceğiz diyorum. Normalin içinde ne olacak onu bu günden kestirmek zor. Haydi Sarılalım” okul öncesi döneme seslenen renkli bir kitap. Az yazılı, çok anlamlı. Mutlu su samurlarıyla karşılaşıyoruz bu kitapta. Her birinin yüzü gülüyor. İçinde yaşadığımız günlerin çok dışındalar, bu günlerden bihaberler. O yüzden sarmaş dolaşlar. Çünkü onlar her durumda sarılmanın işe yaradığının farkındalar. Aslında biz de farkındayızdır da günlük yaşam telaşı içinde durup düşünmüyoruz işte. Hangimiz kanatlanmayız, sevdiğimiz tarafından sarmalanınca… Ve sarılmak, çok anlamlı bir davranış değil midir aslında. Bazen seni seviyorum bazen de özür dilerim anlamına gelmez mi? Sarılmak güzeldir, sıcaktır, samimidir, sakinleştiricidir. Hele bir normalleşelim de sıkı sıkı sarılalım sevdiklerimize. Haydi Sarılalım, Claudio Gobbetti imzalı ve Diyana Nikolova resimleriyle. Dilimize çeviren Aren Turhan.

*Öykü Ağacı

Sözünü edeceğim son kitap da Öykü Ağacı. Kitap sevdası üzerine düşsel ve şiirsel bir öykü. Yaşam boyu sürecek okuma aşkına ilham verebilir. Yine Claudio Gobbetti ve Diyana Nikolova ortaklığıyla… Bu defa çeviri Lori Sis Kalaycı’dan. “Yaşlı adam eski püskü bir daktiloda hiç durmadan yazmış, yazmış… Sonra o kâğıdı toprağa ekmiş, günler, haftalar boyunca sulamış, çapalamış. Nihayet sonunda toprak filizlenmiş; o minik filiz, güçlü gövdesi ve gür yapraklarıyla kocaman güzel bir ağaca dönüşmüş. Ağacın kâğıttan yaprakları birer tomurcuk gibi açılmış, gerçek olamayacak kadar harika öykülere hayat vermeye başlamış…”

Salgınlar, felaketler gelir geçer. Biz, biz olmaktan vazgeçmeyelim. Değişim nereye kadar sürecek, nerede noktalanacak merak ediyorum. Birlikte izleyelim ve görelim. Bunun için önce sağlıklı kalalım.

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (20 Nisan 2020)

Yorum yapın