Cinselliğin yaşsızlığının, cinsellikle gelen dirilişlerin kitabı | Işıl Bayraktar

Eylül 29, 2015

Cinselliğin yaşsızlığının, cinsellikle gelen dirilişlerin kitabı | Işıl Bayraktar

9789750706158_front_coverBireyin bedeninin acılarıyla, bedeninin arzuları ne zaman çelişir, ne zaman çakışır? Yaşlılıkta cinsel arzular ne kadar açığa çıkar ve ne kadar görmezden gelinir? Cinselliğin çekiciliği ve yaşlılığa yönelik hisler arasındaki ilişki nasıl dengelenir?

Eserlerinde yaşlı cinselliğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyan Tanizaki’nin kitabı Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi’nde dile gelen 77 yaşındaki emekli Utsugi’nin gelinine yönelik hisleri, bu soruların cevapları arasında gezdiriyor okuru. Utsugi’nin dilindeki kelimelerle, okur, Utsugi’nin yaşlı dünyasının içinde yaşadığı cinsel şölenlere ortak oluyor.

Eşi, oğlu ve gelini Satsuko ile yaşayan Utsugi, izlediği Japon tiyatrosu Kabuki’den sonra kadın kılığına giren erkeklerin ilgisini çektiğini fark eder, eşçinsel eğilimleri olmadığını söyler ve kadın kıyafetlerinin onu cezbettiğini fark edişi böyle başlar. Cinsel yaşamına yönelik sorgulamalarının ilk hikayesidir bu. Bir süre sonra gelinine ilgili duyduğunu fark eder. Satsuko’nun yürüyüşü, kendisine verdiği yemek artıkları, konuşma biçimi, her şeyi Utsugi’nin cinsel uyanışını çağırır. Utsugi hastalıklarının ve cinsel saplantılarının güncesini tutmaktadır, bunlar içiçe geçmekte, ölüme yaklaşan bedeninin sancılarıyla cinsel sancıları arasında ruhu ve bedeni birbiriyle kapışmaktadır.

Yaşlılığının bedenini nasıl çirkinleştirdiğini bütün detaylarıyla tasvir ederken, ilgili gösterdiği kadının tepkileriyle kendisine karşılık verdiğini de anlamaya başlar. Üstelik, bunun kendisine yönelik değil, ona gösterdiği ilgiye yönelik bir tepki olduğunun da farkındadır. Ancak bu sürece dahil olabilmek bile, yaşlı ve yorgun bedenini uyandırır ve bundan müthiş bir zevk alır.

Satsuko’nun oğluyla ilişkisindeki eski heyecanın kalmadığını düşünürken, Satsuko’nun geçmişine dalar; eskiden bir şarkıcı olduğunu hatırlar, ve bir gün dans edip edemediğini sorar. O noktada Satsuko ve Utsugi arasında ikisinin de kendilerine ait nedenlerle devamını getireceği tensel bir yakınlaşma başlar. Utsugi, Satsuko’nun çıplak ayaklarına dokunur, her parmağını tek tek avuçlar.

Utsugi, ağrılarıyla yüzleşirken cinsel uyarılmalarıyla da yüzleşir, kendisine acı veren kadınları daha çekici bulur ve yaşlılığında başlayan bu mazoşist eğilimlerine yönelik hislerini, Satsuko’nun hainliğiyle, yalancılığıyla, geçimsizliği ve kötü oluşuyla birleştirdiğinde geldiği nokta Satsuko’ya duyduğu yoğun cinsel tutkudur. Kötülük, yaşlılığının bedensel acılarını azdırırken, içindeki cinsel arzuları da yoğunlaştırmakta, Satsuko’nun gaddarlığını cinsel gücünün bir parçası olarak görmesine neden olmaktadır.

Bakıma ihtiyaç duyan Utsugi, karısı ve hasta bakıcının meşgul olduğu zamanlarda Satsuko’nun kendisine bakmasını ister. Satsuko, “Baba” diye seslendiği Utsugi’yi yıkar, giydirir, yatağına taşır, ilacını verir. Tüm bunlar Utsugi için cinsel törenlerdir. Satsuko’nun en küçük bir davranışından anlamlar çıkarmaya çalışan Utsugi, bu anlamları Satsuko’nun dilinde ve cilvesinde yakaladığında ise sınırlarını zorlamaya çekinmez. Utsugi’nin bu açıklığı, sınırlarının Satsuko tarafından çizildiği cinsel oyunlarının kapısını açar.

Birlikte çıkılan yürüyüşler, cinsel içerikli sohbetler, duş buluşmalarıyla, prostat, yüksek tansiyon ve ağrıların hepsi içiçe yaşanmaya başlar. Utsugi, yaşlılığın tüm hezeyanlarını, cinsel uyanışının sancılarıyla birlikte yaşamakta, uyanan cinselliğini Satsuko’nun teniyle beslediğinde ölüme bir nebze daha yaklaşacak kadar acı çekmektedir. Heyecanı, acısı, sancısı ve tutkusunu bir arada yaşamakta, cinselliğe duyduğu arzunun getirdiği bu karmaşayı durdurmayı asla istememektedir. Satsuko “boyun cilvesi” adını taktığı oyunu Utsugi’ye sunduğunda devamlı bir cilveleşmenin bedeli olduğunu söyler. Utsugi ise cinsel arzularıyla Satsuko’nun bedenini birleştirmek mutluluğunu keşfetmiştir, bu keşfi daimi kılmak için her şeyi yapmaya hazırdır.

Utsugi’nin ağrıları ve acıları artmaya başladığında, bu acıları Satsuko’yo duyduğu tutkuyla daha da çoğaltmak, bedeninin ağrılarını, cinselliğinden kaynaklanan ağrılara dönüştürmek için Satsuko’nun karşısında çocuklaşmış, her an, her saniye ona ihtiyaç duyduğunu çekinmeden göstermeye başlamıştır. Israrcılığıyla çıldırmışlık noktasına gelmekte, Satsuko’yu “Satsu” diye çağırmaya başlamakta ve bundan haz duymaktadır.

Ruhunun, bedeninin, zihninin her zerresinde Satsu sayıklamaları barındıran Utsugi, bir Kyoto gezisinde, tapınakların arasında dolaşırken mezar taşını nasıl yaptıracağına karar verme aşamasında da planlarına Satsuko’yu dahil eder: mezar taşına Satsuko’nun yüzünü ve gövdesini yaptırmak istemektedir. Şimdi sadece ölümden sonrasında bile Satsuko ile olmanın yollarını düşlemektedir.

Tanizaki, Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi’nde, yaşlı bir adamın dilinden cinselliğin yaşsızlığının ve cinsellikle gelen dirilişleri anlatır. Yaşlılıkta cinsellik algısını, cinselliğin yarattığı sanrıları, hezeyanları, Satsuko’nun oyunlarını anlatırken, bir yandan Japonya’da zaman içinde değişen güzellik algısı hakkında, dönemin Tokyo’su hakkında bilgi verir, okuru Kyoto’da tapınaklar arasında dolaştırır ve Japon kültürüne dair izlerin peşinden Japonya’nın çok içinden bir anlatı sunar okura. Tanizaki, yazdığı notların diliyle her tür cinsellik tabusunu yıkan, yerine sıradışı cinsellikler koyan Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi’nde, okuru bu sıradışı cinselliklerle cesurca yüzleştirir. Bu yüzleşme Utsugi’nin çığlıklarında dile gelir:

“Buda’nın ayak izi taşını senin ayaklarından yaptırmak istiyorum Satsu. Öldüğüm zaman küllerim o taşın altına konacak. O da benim nirvanam olacak.”

Işıl Bayraktaredebiyathaber.net (29 Eylül 2015)

Yorum yapın