“Çapraz Hayatlar Düz Cevaplar” üzerine | Serkan Parlak

Ekim 4, 2018

“Çapraz Hayatlar Düz Cevaplar” üzerine | Serkan Parlak

Psikeart’taki yazıları ve Türkiye Hikâyelerini Anlatıyor kitabından öyküleriyle tanıdığımız klinik psikolog Şehnaz Tuna’nın Destek Yayınları tarafından yayımlanan ilk kitabı Çapraz Hayatlar Düz Cevaplar’da on yedi öykü var. Baş kahramanlar anlatmayı seviyor ancak işin aslı hepsi bizi anlatan hikâyeler. Bütün metinlerin ortak paydası kahramanlarının psikolojik sorunlara sahip olması… Ancak bu kitap diğer öykü kitaplarından farklı çünkü her hikâyenin sonunda psikolojik sorunun adı konuyor, tanımlanıyor, temel özellikleri konusunda öğretici bilgiler deneme üslubuyla aktarılıyor. Bu kısım Yazar Şehnaz Tuna’nın klinik psikolog kimliği ile üretilmiş. Dinlemeyi, öğrenmeyi, kendini tanımayı seven okuyucular için ilginç ve farklı bir bölüm olarak görüleceği kesin.

Çapraz Hayatlar Düz Cevaplar’daki hikâyelerde olup biten her şey ve kişiler çok tanıdık geliyor. Diyaloglar, iç konuşmalar ve mekânların ele alınış biçimi gerçeklik etkisini artırıyor. Kahramanlar, yaşadıkları bütün zorluklara rağmen anlatım biçiminin etkisiyle okuyucuyla samimi bir ilişki kurabiliyorlar. Hikâyelerin bitiminde Klinik Psikolog Şehnaz Tuna devreye giriyor. İzlekleri bilimsel bir yaklaşımla açımlıyor, örneklerle detaylandırıyor. Okuyucunun psikoloji alanına girişini sağlayabilecek bu özlü ve yalın bilgiler çok değerli çünkü aynı zamanda kendi sorunları üzerine düşünmelerini, peşi sıra gelen çözüm önerileri ise harekete geçmelerini sağlayabilir.

Kitaptaki hikâyelerde ayakları üzerinde durmaya çalışan, zorluklarla mücadele eden insanların, bütün sorunlarına rağmen hayata tutunma çabaları var. Bir tür terapideler, okuyucuyla günlük konuşma dilinde sohbet ediyorlar adeta, yaralarını açıyor, içlerini döküyorlar. Bu samimi hava hikâyelerin ele aldığı dertlerin sert ve can yakıcı havasını biraz olsun hafifletiyor. Nasıl anlatıldığını önemseyerek ne anlatıldığını ön plana çıkaran hikâyeler okuyoruz. Aşk, ayrılık, kayıplar, umutların gerçekleşmemesinden kaynaklanan hayal kırıklıkları, günlük hayatı derinden etkileyen takıntılar, ensest, suçluluk duygusu, çocukluk travmaları, kader ve anılar belli başlı izlekleri oluşturuyor.

Açılış öyküsü karşılıksız bir aşk hikâyesi… Herkesin hayatında en az bir kez başına gelebilecek bir olayın nasıl bir umutsuzluk içerdiğini okuduğunuzda hissedecek, kendi anılarınıza döneceksiniz. “Aralık” hikâyesinde ikinci tekil kişili anlatıma bağlı olarak sen dili kullanılmış. Anlatıcı, bu kez kahramana dışarıdan bakıyor, yasın derinliğiyle ilgili bir durum bu. Gece denize açıldığı için eşini ve oğlunu evde çıkan yangında kaybeden balıkçı bir babanın, en yakınlarını kaybından kaynaklanan yası söz konusu. Hikâyelerde emeğiyle geçinen alt sınıfların yaşadıkları aslında toplumun temel psikolojik sorunlarına karşılık geliyor. “Canlı Ayna”da kan kanserine yakalanan bir kızın kendine tamamıyla zıt karakterde yarattığı alter egosuyla yaşadığı gizli dünyasına bir pencere açılıyor. Belirsiz bitişiyle bizi benliğimizin keşfedilmemiş yüzleri hakkında düşünmeye sevk eden yadırgatıcı bir havası var bu hikâyenin. İkizler, kontrolden çıkmaya başladıkları andan itibaren yok oluşa doğru gidiyorlar.

Şehnaz Tuna, kitap hakkında “…Öykülerimin her biri, meslek hayatımda edindiğim birikimlerim doğrultusunda kurguladığım, insana dair duygular ve bazı ruhsal hastalıkları konu eden, çapraz hayatların temsili psikolojik hikâyelerdir. Öykülerin devamında ise bu temaların açılımlarını hayatın içinden örneklerle anlattığım yazılarım yer almakta,” diyor özetle. Hem edebiyat hem de psikoloji konusunda farklı okur beklentilerini karşılayabilecek incelikle harmanlanmış, yoğun emek ürünü bir kitap var elimizde.  Tuna, hikâyelerin sonunda kahramanların psikolojik sorunlarına, daha iyi ve daha mutlu bir toplum umuduyla eşitlikçi çözüm önerileri getirerek okuyucular için çıkış kapısını aralamayı ihmal etmiyor. Kıymetini bilmek gerek. 

edebiyathaber.net (4 Ekim 2018)  

Yorum yapın