2009 yılında Evrensel Yayınları’na, Aydın Çubukçu’nun ziyaretine bir kadın gelir. “Sakladığım sırrı ilk kez size anlatacağım” der. Sırrı Deniz Gezmiş’le ilgilidir. Daha önce hiç tanımadıkları, adını duymadıkları kadının bu teklifini temkinli karşılarlar. Çünkü Deniz Gezmiş gibi bir efsane ile ilgili sahte anılar, bilinmedik iddialar ortaya atılması şaşırtıcı olmayacaktır. Ama bilinmedik anıların sahibi anlatmakla kalmayacak bunları kaleme de alacaktır. Araya uzun yıllar girer 2023 yılı sonbaharında anıların yazılması tamamlanıp Aydın Çubukçu’ya ulaşır.


Aydın Çubukçu, ilkokulu Deniz Gezmiş ile aynı sınıfta Sivas Selçuk İlkokulunda okumuş. Üniversite çağlarında 68 kuşağı gençlik hareketine katılmış. Deniz Gezmiş’le birlikte devrimci mücadelenin içinde yer almış. Evrensel Kültür Dergisi ve Hayat Televizyonu Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı için de anılarını yayınlatmak isteyen birinin onu bulması garip değil. Zaten kadının Aydın Çubukçu’yu bulmasının nedeni de Deniz Gezmiş’i yakından tanıyan biri olduğunu bilmesi. Yoksa başlangıçta anılarını yayınlatmak istemiyor. Amacının sadece kendisiyle yüzleşmek olduğunu söylüyor. Önce Aydın Çubukçu sonra Cavit Nacitarhan, genç kuşakların bunları bilmesi gerekiyor diyerek uzun uğraşlarla kadını ikna ediyor ve nihayet anılar kitaplaşıyor.
Deniz Gezmiş, kısacık yaşamında çok şey yaşmış, adını tarihe kalın harflerle, unutulmayacak biçimde yazdırmış bir kahraman. Hakkında yazılmış çok şey var. Yazılacak bir şey kalmadığını düşünmüyordum ama 68 Kuşağı’nın anılarını paylaşmayı pek sevmediğini ve Deniz Gezmiş’i yakından tanıyanların her geçen yıl azaldığını bildiğim için yeni bir kitap beklemiyordum. “Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım” onun yaşam öyküsünü bilenler ve dostları için sürpriz oldu.
Anıların sahibi Aygün Kevrina. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiyken üye olmak için Aksaray’a FKF’ye gider. Yıl 1966, ay aralıktır. FKF, açık adıyla Fikir Kulüpleri Federasyonu, o zamanlar üniversiteli devrimci gençlerin buluştukları bir örgütlenme. 12 Kasım 1965’de Ankara’daki 11 yükseköğrenim kurumundan 126 delegenin katılımıyla çeşitli üniversitelerdeki fikir kulüpleri federasyonlaşmış. 1969 yılında Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev-Genç) adını almış.
Aksaray’daki FKF’ye gittiğinde Aygün hayatını kökten değiştirecek kişiyle tanışır. O kişi tahmin edileceği gibi Deniz Gezmiş’tir. Aynı günün akşamüzeri bu uzun boylu esmer gençle kendilerini deniz kenarında bulurlar ve orada gizlice bir fotoğrafları çekilir. O fotoğraf belki bir gün devletin arşivlerinden çıkar ama Aygün’de kalan tek anı Deniz Gezmiş’in kaleminden çıkmış birkaç satır ve belleğinde kalanlardır.

“Balım;
bu kitabı oku.
Dönünce seni imtihan edeceğim.
Biliyorsun değil mi?” diye yazılmış ve imzalanmış. Dostları bu yazının ve imzanın Deniz Gezmiş’e ait olduğunu teyit etmişler. Ama bazıları da itiraz etmiş “Bizim bacılarımız da sevgililerimiz de vardı. Aşklarımızı hiçbir zaman gizli yaşamadık!” diyerek Deniz Gezmiş’in Aygün adında bir sevgilisi olmadığını söylemişler (Deniz Gezmiş’in gizli aşkı var mıydı… Arkadaşları ne diyor | Aygün Kevrina “Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım” kitabı çıktı – Son Dakika Haberleri ). En yakın dostunuz da olsa bir kişinin herşeyini bilmemeniz normaldir. Üstelik bu gizli tutulmuş bir ilişki. Diğer yandan Aygün Kervina, Deniz Gezmiş’i yakından tanıyan Aydın Çubukçu’yu anlattıklarının doğruluğu konusunda ikna etmiş. Bu da önemli.


Deniz Gezmiş, Aygün’den ilişkilerini gizli tutmasını ve mümkün olduğu kadar aynı yerlerde bulunmamalarını yani birlikteliklerinin anlaşılmamasını istemiş. Hatta bu konuda baskı yapmış, tartışmışlar. Nihayet “Zamanı gelince açıklayacağız” diye ikna etmiş Aygün’ü. Evlilik planbları yapmışlar. Bu gizli tutmanın nedeni siyasi miydi yoksa kişisel miydi, bilemiyoruz. Zaten ilişkileri pek uzun sürmemiş, bir yıl kadar sonra yaşanan gözaltı ve deniz kıyısında çekilen fotoğrafın kanıt olduğu sorgulamadan sonra kopmuşlar ve görüşmemişler.
Aygün Kevrina, onlarca yıl öncesinden anılar anlatıyor. İnsan belleğinin aldatıcı olduğu, yaşanmışlıkların bellekte zamanla değişip farklılaştığı, yıllar önce anlatılan bir anının bile sonradan farklılaştığı biliniyor. “Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım”da anlatılan aşkı bu bilgilerle okumak gerekiyor diye düşünüyorum. Üstelik Aygün Kevrina anılarını pek somut yer ve tarih bildirmeden anlatıyor. Yazmaya başladığında aradan 40 yıldan fazla zaman geçtiğine göre bu durumu normal karşılayabiliriz ama Aygün Kevrina’nın bazı bilgileri bilinçli olarak vermediğini de düşünüyorum. Böyle davranınca da metin anı olmaktan anlatı olmaya evriliyor. Cavit Nacitarhan metnin üzerinde çok çalışıldığını belirtmiş giriş yazısında. Bu editoryal çalışmalar sırasında metni olabildiğince çok yer ve zaman belirterek iyice somutlaştırmak yani inandırıcılaştırmak tercih edilmemiş anlaşılan. Sanırım bu tercih Aygün Kevrina’dan kaynaklanıyor. Hala bir şeylerin gizli kalmasını istiyor olabilir.

Sonuçta “Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım”, bana göre bir romandır. Bu yüzden başta somut bilgileri vermediği için biraz tepki duydum ama ustaca kaleme alınmış, hatta kurgulanmış romanın akıcılığına kapılıp sorgulamaktan vazgeçip okumaya devam ettim. Anlatılanlar 60’lı yılların devrimci gençlerinin yaşadığı kırık bir aşk hikayesi olarak da okunabilir. Anlatıcının kadın olması da aşk hikayesini farklılaştırıyor. Yazar, kadın kahramanını duygularını, gel gitlerini, çekincelerini ve aşkını ustaca anlatıyor.
Deniz Gezmiş’in biyografisinde “7 Kasım 1966’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi” yazıyor. Yani aynı okulun, aynı sınıfında öğrenciler (Deniz Gezmiş – Vikipedi ). Aygün’le ilişkileri gelişirken Deniz Gezmiş birçok eylemde ön saflarda görülüyor ve yakalanıp gözaltına alındığı ve yargılandığı eylemleri var. Bu nedenle de Deniz Gezmiş bir görünüp bir kaybolan bir aşık durumunda. Devrimci mücadelesi içinde bu gizli sevdayı da sürdürmeye çalışıyor.
Aygün Kervina’nın anlatımına göre bu ilişkiyi gizli tutmasının bir nedeni de Deniz Gezmiş’in sürekli izlendiğinin farkında olması. Nitekim Aygün bir gün gözaltına alınıp uzun süre sorgulanacak ve Deniz Gezmiş’le ilk buluştukları günden itibaren izlendiklerini ve fotoğraflandıklarını anlayınca hayatını ve ilişkisini değiştirecek yeni kararlar alacaktır.
Cavit Nacitarhan giriş yazısında Aygün Kevrina’nın küçük de olsa bazı açıklamalar yaptığını, örneğin Deniz Gezmiş’in kendisini ziyarete geldiği Kadıköy yakasındaki köşkün şimdi oyuncak müzesi olduğunu belirtiyor ama okurun ve “bizim bilmediğimiz gizli bir sevgilisi olamaz” diyen Deniz Gezmiş’in eski dostlarının ikna olabileceği kadar somut bilgiler yok. Birkaç yere editör dipnotlar koyarak Enver Nalbant, Veysi Sarısözen gibi sözü edilen kişilerin kim olabileceğini açıklamış. Bunlardan en ilgi çekicisi bir başka devrimci kahramanının, Hüseyin İnan’ın adı. Hüseyin İnan, ortaokul, lise çağlarında bir arkadaş olarak anlatılıyor. Aygün Kervina, Deniz Gezmiş’le ilişkisi bittikten sonra uzun süren bir bunalım yaşarken yine karşılaştıklarını ve birlikte geçirdikleri günleri anlatıyor. Dostları Hüseyin İnan’ın Sivaslı olduğunu anımsamış ama Kayseri Pınarbaşı’da geçen çocukluk ve gençlik yıllarını anımsamamış ve anıların yanlış bilgi verdiğini söylemişler. Oysa Hüseyin İnan’ın yaşam öyküsüne baksalar Kayseri Pınarbaşı’nda yaşadığını hatırlayacaklardı. Yani anlatan kadar anlatılanları eleştirenlerin de bellekleri güvenilir değil.
Romanlarda tesadüfler hoş görülmez ama yaşamda tesadüfler sık yaşanır. “Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım”da yaşanan tesadüfler, hele Deniz Gezmiş’i kaçırmak için Aygün’ün hamile köylü kadın kimliğine girmesi bu tesadüfler ne kadar gerçek ne kadar kurmaca diye kaçınılmaz olarak sormamızı gerektiriyor.
Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım, çok sevilmiş, o nedenle çok idealleştirilmiş bir devrimciyi kahramanı yaptığı için de eleştiriliyor, şüpheyle karşılanıyor ama etkileyici bir anlatı. Üzerinde düşündürüp konuşturduğu, Deniz Gezmiş’in yaşam öyküsüne yeniden odaklanmamızı sağladığı için de kıymetli.
* Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım, Aygün Kervina, Kor Kitap, Mayıs 2025.
edebiyathaber.net (14 Mayıs 2025)