Bir şefkat yolculuğunun romanı: Elbet Açacak İçimdeki Nilüfer | Serkan Parlak

Nisan 22, 2024

Bir şefkat yolculuğunun romanı: Elbet Açacak İçimdeki Nilüfer | Serkan Parlak

Didem Ergin’in ilk kişisel gelişim romanı “Elbet Açacak İçimdeki Nilüfer” geçtiğimiz günlerde Nemesis Kitap etiketiyle okurla buluştu. “Hayat dediğimiz yolculukta insan olmaya çabalarken deneyimlediğimiz engebelere karşı yalnız hissetmek istemediğinizde rahatlıkla bu kitabı kendinize hediye edebilirsiniz,” diyor oyuncu Canan Ergüder.

Elbet Açacak İçimdeki Nilüfer romanının birinci tekil kişi, kahraman anlatıcısı ve merkez karakteri Deniz, geçmişiyle barışık olmadığı için sürekli olarak kendisini yargılayan panik atak hastası bir kadın. Manhattan’da yaşıyor, alım satım işleri yapan bir şirkette çalışıyor. Tekdüze iş hayatının yanında eşiyle de mutsuz evlilikleri var. Çocukları yok, bu konuda arkadaşlarının dolaylı baskılarına maruz kalıyor. Her kadının anne olmak zorunda olup olmadığını, kadınlara toplumsal norm olarak dayatılan annelik kurumunu sorguluyor, duygusal çatışmalar yaşıyor sürekli. Bütün bunlara karşılık olarak kendini sev sloganının da çözüm olmadığını biliyor. Eşi tarafından sahip olduklarına şükretmediği, tatminsiz olduğu için eleştiriliyor, tartışıyorlar. Kültürel farklılıklar nedeniyle memnun kalmadığı Amerikalı terapisti bıraktıktan sonra gittiği psikolog ona iyi geliyor, çocukluk ve ergenlik dönemine odaklanıyorlar,  bu sayede çaresizlik ve öfke duyguları hakkında daha sağlıklı düşünmeye başlıyor.

Deniz’in çocukluğu taşrada geçiyor, ailesiyle birlikte iki katlı bir köy evinde babaannesiyle birlikte yaşıyorlar. Köpekleri çok seviyor. Ancak annesinin çalıştığı için onunla ilgilenmemesi ve köpeği yavrularıyla birlikte eve alması nedeniyle hem babası hem de babaannesi tarafından psikolojik baskıya maruz kalıyor. Anne kızına karşı anlayışlı ancak babayla çeşitli nedenlerle sürekli tartışıyorlar. Kendisi olmak istediğinde zamanlarda aile fertleriyle yaşadığı çatışmalar bilinçaltına çaresizlik, öfke, korku, endişe ve bastırmaya yönelik duygularla kodlanıyor ve yetişkinlik günlerinde zorlandığı her an karşısında beliriveriyorlar.

Kişisel gelişim romanlarında kaba bir genellemeyle teknik anlamda bazı kalıplar (sorun-arayış-çözüm) , döneme göre belli konular ve izlekler ön plana çıkıyor. Son dönemde ilişkiler, kadınlık ve erkeklik durumları, iş hayatı kaynaklı tatminsizlikler ve yabancılaşma, çocukluk-ergenlik döneminde yaşanan aile travmaları gibi. Didem Ergin’in ilk kişisel gelişim romanı “Elbet Açacak İçimdeki Nilüfer” de bu anlamda zamanın ruhundan izler taşıyor. Romanın merkez karakteri Deniz’i eşi, arkadaşları, terapisti ve geçmişine giderek ailesi aracılığıyla daha iyi tanıyoruz. Bu süreçlerin anlatımında satıraralarında yazarın sesi duyuluyor, Deniz varsaydığı okurla konuşur, sohbet eder gibi samimi bir dille anlatıyor yaşadıklarını. Okurla sohbetleri italik yazılan iç sesleriyle dengeleniyor. Zihninde dönüp dolaşan ve genellikle endişe anlarında yüzeye çıkan iç seslerine karşı daha şefkatli bir ilişki geliştirebilmenin ve kendini anlama yolculuğunun peşinde olan Deniz’in şimdi ve geçmişteki yaşamı dönüşümlü biçimde anlatılıyor. Dokunaklı ve hayat dolu hikâyeyi besleyen, etkileyici kılan en önemli kurgusal öğe geri dönüşlerle onun çocukluk ve ergenlik günlerine geri gitmemiz. Zamanla hem ailesinden hem de yaşadığı şehirden uzaklaşırken edindiği farklılıklar sayesinde kendisiyle kurduğu hırçın ilişkisine bir anlayış ve yumuşama hâkim oluyor. Bu değişim roman boyunca gerçekçi ve inandırıcı biçimde gelişiyor, Deniz’in psikolojik çözümlemeleri ve yaşadığı değişim dengeli biçimde aktarılıyor.  

Hikâyeler iç evrenimizin, kozmik yapımızın yansımaları olarak dünyayı daha katlanılabilir hale getiriyor. Hikâyeler ötekilere yazılıyor, öznel alana hitap ediyor, okurları etkilemeleri gerekiyor. Günlük hayatta katlanamayacağımız gerçekler hikâyede, romanda katlanılır hale geliyor. A. Camus’ye göre “roman yazmak” gerekir. Bilinç-dünya ayrımı, ikisinin arasındaki mesafe yaratılan kurgusal dünya aracılığıyla aşılabilir. Çünkü yazar o kurgusal dünyaya hâkimdir. “Stanford Üniversitesi Şefkat Elçisi Didem Ergin, yıllardır üzerine çalıştığı Budist öğretileri bilimsel öğretilerle harmanlayarak bir kadının şefkat yolculuğunu okurla paylaşıyor. Özgün dili ve yaklaşımıyla kendine doğru içsel bir adım atmak isteyenlere içten bir davet sunuyor.”

edebiyathaber.net (22 Nisan 2024)

Yorum yapın