Bir “şair” olarak Hermann Hesse | Burak Soyer

Kasım 2, 2023

Bir “şair” olarak Hermann Hesse | Burak Soyer

20. yüzyılın en önemli yazarlarından Hermann Hesse, bu kez şiirleriyle karşımızda. Hesse’nin gençlik döneminden ölümüne kadar yazdığı şiirlerinin bir seçkisi olan “Basamaklar”, yazarın şair yönünü de ortaya çıkaran, okura o taraftan da seslenebileceğinin kanıtı olan bir kitap. 

Hermann Hesse, 2 Temmuz 1877 yılında Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletine bağlı Calw kentinde dünyaya gelmiş. İlk şiirini 25 yaşında yayımlayan Hesse, 1904’te tamamen serbest yazarlığa yönelip, başta romanları olmak üzere, öyküleri, denemeleri, şiirleriyle tüm dünyada milyonlarca okura ulaşmış. 1946 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü, 1954 yılında ise bilim ve sanat alanında Pour le Mérite Ödülü’nü kazanmış. 9 Ağustos 1962’de de İsviçre, Montaglona’da hayatını kaybetmiş. 

Hermann Hesse’nin hemen hemen tüm eserlerinde varlığı hissedilen otobiyografik öğeler, özellikle Demian, Doğu’ya Yolculuk, Klein und Wagner ve bir “yaşam çıkmazı” olarak adlandırılabileceği için Bozkırkurdu’nda kendini açıkça gösterir. Kitaplarıyla ilgili yazılan eleştirileri sayesinde ve elbette Siddharta romanının da etkisiyle hem doğuda hem batıda kabul gören Hesse, iki büyük savaşta da, savaş karşıtı olarak yer alarak, dönemin genç neslinin üzerinde düşünsel, ahlaki ve politik olarak iz bırakmıştır. Toplum tarafından keşfi ise, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, 1945’ten sonra olmuştur. Dünyanın en çok okunan romancılarından biri olan Hermann Hesse’nin şiirleri de bir o kadar ilgi görmüş, okur nezdinde karşılık bulmuştur. Hesse’nin, Ketebe Yayınları’ndan Tevfik Turan çevirisiyle yayımlanan kitabı “Basamaklar”, şiirlerinin bir seçkisinden mürekkep, yaşadığı dönemi tıpkı diğer edebi eserlerindeki gibi bir tanıklıkla anlattığı dizelerden oluşuyor. Kitaptaki şiirler ayrıca, Hesse’nin ideolojiyle arasındaki mesafeye, kişinin kendisine ait olan sevgiye ve mutluluğa dokunurken ve yazarın Doğu kültürüne duyduğu ilgiyi de dizelerle su yüzüne çıkarıyor. 

Hermann Hesse’nin, 1897’de, henüz 20 yaşındayken yazdığı ancak yayımlanmayan şiirleriyle başlayan kitap, 1962’deki ölümüne kadar yazdıklarından örnekler sunuyor. İlk dönem şiirlerinde yaşadığı çağı kendince yorumlayan Hesse’nin daha içe dönük eserler kaleme aldığını söyleyebiliriz. “Köyde Akşam” şiirinde şöyle yazıyor örneğin: “Koyunlarıyla bir çoban/Geçer sessiz sokaklar/Uykusuna hazır her ev/İçi geçmiş, başı düşer/Bu duvarlar arasında/Tek yabancıyım bu saat/Kalbim gamla içer durur/Hasret câmını, bitirir/Her nereye düşse yolum/Ocakta ateş yok değil/Ama ben hiç hissetmedim/Ki yurt nedir, vatan nedir./” Birinci Dünya Savaşı başladığında misal, bir ağıt niyetine şu dizeleri yazmış “Barış” adlı şiirinde: “/Herkes sahibi idi/Kimse kıymet bilmedi/O hoş kaynak herkese hayat verdi/Ne garip barış adını duymak bugün/Ne uzak, ne ürkek gelir kulağa/Gözyaşları ağırlığında bir ses/Kimse bilmez, hangi gündür/Herkes çeker hasretini/Hoş gelmişsin, şimdiden/Barışın ilk gecesi/Cömert yıldız, sen nihayet görününce/Son kavganın dumanları üstünde/Gökyüzünde seni arar/Rüyalarım her gece/Sabırsız bir ümit toplar/Altın meyveyi ağaçtan/Hoş geldin, geldiğinde/Kan ile, sefaletle/Görününce gök kubbemizde bize/Başka bir yarının sabah kızıllığı.” 

Hermann Hesse’nin şiirlerini, diğer eserlerinden ayrı tutmak anlamsız kaçacak. Zira o, romanlarında, öykülerinde, denemelerinde nasıl düşündüğü gibi, gözlemlediği, hissettiği gibi yazdıysa, şiirlerini de yazmış. İçten, derinden, gözleri her tarafı görecek şekilde. Ve anlatacak neyi varsa hep insan üzerine… 

edebiyathaber.net (2 Kasım 2023)

Yorum yapın