Andre Gide’nin Büyük hayal kırıklığı | Aytekin Yılmaz

Aralık 22, 2023

Andre Gide’nin Büyük hayal kırıklığı | Aytekin Yılmaz

Andre Gide dünya edebiyatında Nobel almış yeri olan bir yazar. Zamanında Rusya’daki 1917 Ekim devrimi onu da etkilemiş ve devrime abartılı anlamlar yüklemiştir. 1930’lu yıllarda “İnsanlığın yazgısı, ruhlarımızda SSCB’nin yazgısına bağlıdır. Onu savunacağız” diyecek kadar ileri gider. Bu sözlerin yazarı 1936 yılında Yazar Maksim Gorki’nin cenazesine katılmak üzere Sovyetler Birliğine gider. Orada bazı gözlemleri olur ve SSCB’ye ilişkin ezberi bozulur. Paris’te düşündükleriyle Moskova’da gördüklerinin örtüşmediğine tanık olur. 

Madem bir yazarı konuşuyoruz, o zaman 1936 da SSCB’deki yazarların durumunu Andre Gide’nin “SSCB den Dönüş”* adlı kitabındaki notlarından okuyalım: “Şunu itiraf ederim ki eli kalem tutan herkesin olağanüstü ayrıcalıklı durumu Avrupa’nın hiçbir ülkesinde bu kadar değildir. Ancak böylesi ayrıcalıklar rejim doğrultusunda yazıldığı taktirde sağlanmıştı. İşte bu olay, gözümün dört açılmasına neden olmuştu. İşçiler ve meslek sahipleri arasında en çok kayırılan kişiler edebiyat adamlarıydı.” 

Andre Gide’yi üzen şeylerden biri de edebiyat ortamının devlet resmi ideolojisine göre işletilmesiydi. SSCB de Dostoyevski’nin eskisi gibi okunmadığına tanık olur. “…sözgelimi Dostoyevski artık okuyucu bulamıyor. Ancak bunun gerçek nedeni gençliğin ondan uzaklaşması mı, yoksa gençlik mi ondan uzaklaştırıldı? Anlamak zor kafalar öyle biçimlendirilmiş ki…” (s.52)

Kitabı okurken içimden Andre Gide hazır SSCB’ye gitmişken bari Stalin rejiminin sansürüne maruz kalsaydı da gerçeğin en çıplak biçimine tanık olsaydı. Tam da öyle olmuş, “… Leningrad’da iken, edebiyatçı ve öğrencilere yönelik küçük bir konuşma hazırlamam istendi. Ucu ucuna sekiz gündür SSCB’de idim, toplumun ses tonunu araştırıyordum. Bay Y ve Bay X’e konuşma metnini sundum. Hemen ardından metnin resmi çizgiye aykırı olduğu, kamuoyuna ters düştüğü açıklandı. Bak hele! İşin gerçeğini gayet açık biçimde sonradan anladım. Zaten konuşma yapma fırsatı bulamamıştım.” (s.52)

Andre Gide SSCB deki hayal kırıklığını kitap boyunca ayrıntılı biçimde anlatır. “Sovyetlerdeki serüvenimde trajik bir şeyler olduğuna sizi inandırmak isterim. Coşkulu, inanmış biri olarak yeni bir dünyayı hayranlıkla karşılamaya gelmiştim. Eskiden beri tiksindiğim tüm ayrıcalıklar gözümü boyamak amacıyla önüme serilmişti.”  

İnsan Paris’te görmediğine değil de, 1936 da Moskova’da gözünün gördüğüne inanmak isteyince hemen gözleri dört açılabiliyor. Andre Gide bu konuda çok haklı. Haksız olanlar Paris’te ve İstanbul’da yaşarken hayatında bir defa bile olsun dönemin Rusya’sına ayak basmamış olanlardı ve görmedikleri halde inanmak istedikleri için inananlardı.

Rus klasiklerini okurken zaman zaman şöyle bir düşünceye kapılıyordum. 19. Yüzyıl Rus edebiyatının bu görkemli hali niçin 20. Yüzyıl SSCB döneminde ketum kaldı. Puşkin, Gogol, Tosltoy, Dostoyevski, Turgenyev ve Anton Çehov gibi yazarları hala büyük bir heyecanlı okuyorken, neden 20. Yüzyılın Rus yazarları Şolohof, Maksim Gorki ve Nikoly Ostrovski gibi yazarları okuyamıyorum? Bolşevik devrimine angaje olmuş, son derece ideolojik ısmarlama bir edebiyat özgür olamadığı için gelişme şansı yoktu. Bir dönem kapanınca 1917 Bolşevik Rus devrimine angaje edebiyatta gündemden düştü. Rus deneyiminde açığa çıkan şey, edebiyatın özellikle roman sanatının her türlü ideolojiden özerk olması gerektiğidir. Bir yazar ya da bir eser özerk olabildiği ölçünde özgün ve kalıcı olabilir. 19. Yüzyıl Rus edebiyatının zenginliği, 20 yüzyıl SSCB dönemi edebiyatının ketumluğu bu olguyu doğrulayan şey olmuştur.

*SSCB den Dönüş-Andre Gide- E yayınları Anahtar kitaplar dizisi çev: Ender Bedisel s. 110 -1992 

edebiyathaber.net (22 Aralık 2023)

Yorum yapın