Alkım Özalp: “Bu süreci hep birlikte, dayanışma ve el birliğiyle atlatacağımızı umuyorum.”

Nisan 22, 2020

Alkım Özalp: “Bu süreci hep birlikte, dayanışma ve el birliğiyle atlatacağımızı umuyorum.”

Söyleşi: Aynur Kulak

Karantinanın ve “evde kal” günlerinin gitgide uzadığı, hafta sonları sokağa çıkma yasağının uygulanmaya başlandığı, ne kadar süreceği belli olmayan bugünlerden en çok etkilenenler hiç şüphesiz ki çocuklar. İthaki Çocuk Yayınevi’nin yayın yönetmeni ve aynı zamanda çocuk kitapları yazarı olan Alkım Özalp ile İthaki Çocuk’u, basılacak yeni çocuk kitaplarını ve korona virüs dolayısıyla evde kaldığımız dönemi, çocukların kitaplarla nasıl atlatabileceklerini, bu anlamda ailelerin hangi kitaplara yönelebileceğini de konuştuğum kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdim.

Yolunuz çocuk kitaplarıyla nasıl kesişti?

Aslında okumayı öğrendiğimden beri sürekli okuyorum. Lisede fantastik kitaplarla tanıştıktan sonra kitaplara olan tutkum daha da arttı. 2007’de henüz üniversitedeyken, birtakım tesadüfler sonucunda, yolum bir yayıneviyle kesişti. Son okuma yaparak başladığım, sonrasındaysa editör olarak devam ettiğim yayıncılık sektöründeki 13. yılım. Çalıştığım ilk iki yayınevinde, ihtiyaçlar doğrultusunda çocuk kitaplarının sorumluluğunu üstlenmiştim aslında, zaman geçtikçe âşık oldum diyebilirim. Birçok yetişkin kitabının editörlüğünü de yaptım ama çocuk kitapları bambaşka.

Çocuk kitapları, çocuklar için öyküler ya da şiirler, edebiyat içerisinde çok da sözü geçmeyen bir alanda değerlendiriliyor sanki. Bu konuda sizin yorumunuz nedir?

Çocuk kitapları çok hassas bir tür, bence kesinlikle yetişkin edebiyatından ayrı değerlendirilmeli. Genel olarak –sanırım sayfa sayısı daha kısa olduğu için– yazılmasının kolay olduğu, yetişkin kitabı yazsın ya da yazmasın, herkesin çocuk kitabı yazabileceği gibi yanlış bir kanı var. Çocuk kitaplarını veya gelen dosyaları değerlendirirken çok farklı kriterlere bakmak gerekiyor. İçeriğin yaş grubuna uygunluğu ve sayfa uzunluğu bunlardan sadece birkaçı. Yetişkinler için iyi bir kitap yazmak elbette zor ancak belki diğer dallarda bu kadar hassasiyet gösterilmeyen çokça madde olduğundan, iyi bir çocuk kitabı yazmanın biraz daha zor olduğunu düşünüyorum.

2019 yılı itibariyle sizin yayın yönetmenliğinizde, İthaki Çocuk kitaplarını yayımlanmaya başladı. Bu süreci biraz anlatır mısınız? Yapmaya nasıl karar verdiğinizden, neyi tam olarak hedeflediğinizle ilgili, yani kitapların okul öncesi ve okul sonrası, hangi yaş gruplarına göre hazırladığınızı anlatır mısınız?

İthaki Çocuk, aslında İthaki tarafından uzun zamandır üzerine düşünülen bir konu ve bir hayalmiş. Benim için de bir çeşit sınama, tecrübelerimi ve kendimi deneyebileceğim bir proje oldu. 2019’un Temmuz’unda, İthaki Çocuk markasını oluşturmak için çalışmalara başladık ve Eylül ayında da ilk kitaplarımız yayımlandı. Şu anda 30’a yakın kitabımız var. Bunlar okul öncesinden ortaokula kadar olan bir yelpazede dağılmış durumda. Aslında küçük okurlarımız bizimle büyüsün, liseye kadar nitelikli, eğlenceli, güvenilir ve sıradışı kitaplar okusunlar, kitaplarla dostluk kursunlar istiyoruz. Bunun için hem Türkiye hem de çeşitli ülkelerden yabancı yazarların kitaplarına yer veriyoruz. Öğretmenlerin ve velilerin gönül rahatlığıyla tercih edebileceği, çocukların bir sonraki kitabımızı sabırsızlıkla bekleyeceği bir yayınevi olmayı hedefliyoruz. İthaki Çocuk henüz çok taze bir yayınevi ancak çok iyi bir ekibimiz var, hep birlikte bu küçük tohumu filizlendirmek için uğraşıyoruz.

Sizin yazdığınız şimdiye kadar kaç çocuk kitabınız yayımlandı? Kitabınız “Minik Dilek Yıldızı”ndan biraz bahseder misiniz? Okumayı yeni sökmüş çocuklar için, onların hayallerini beslemek adına yazılmış bir kitap gibi geldi bana ve ben bile okuyunca kendimi çok iyi hissettim. Bir yazar olarak çocukların dünyalarına dokunmak, onların hayallerini canlı tutmak ne ifade ediyor sizin için?

“Minik Dilek Yıldızı” benim yayımlanan beşinci kitabım ama aslında yazdığım ilk hikayeydi. Daha önce de bahsettiğim gibi, okumayı öğrendiğimden beri okuyorum ve hep böyle “okur” olarak kalacağımı düşünmüştüm. Sanırım sayısını bilmediğim kadar çok çocuk kitabı okuyup, inceleyip değerlendirince bir yerden sonra taşma yaşadım. “Minik Dilek Yıldızı” aklıma geldiğinde hemen kağıda döktüm ancak yayınevine, “Benzemez Kimse Bana” serisi olarak kurguladığımız dört kitabımı gönderdim. “Minik Dilek Yıldızı”nı herkesle paylaşmaya hazır olduğumda yolum İthaki Çocuk’la kesişmişti. “Minik Dilek Yıldızı” az yazıyla çok fazla şey anlatmaya çalıştığım bir kitap oldu. Sevgili arkadaşım Berk Öztürk’ün şahane çizimleri de kelimelerimi destekledi. Öncelikle çocuklara hayallerinin peşinden gitmeleri için hiçbir engel olmadığını anlatan, duygusal bir hikaye. Aynı zamanda, tek dileği çocuk olmak olan bir yıldız anlatıldığı için çocuklara ne kadar şanslı oldukları, şimdiki hallerinin kıymetini bilmeleri gerektiği de satır arasında hissettiriliyor. Çocuklara ve çocuk kitaplarına bayılıyorum, İthaki Çocuk etiketiyle yayınlanan bütün kitaplar da benim çocuklarım gibi zaten… Küçük okurlarla buluşup beğenilen her kitabımız beni çok heyecanlandırıyor.

Çocuk kitaplarında okul öncesi, okul sonrası ayırımı, konu belirlemeleri nasıl yapılıyor?

Öncelikle gelen dosyanın içeriğine ve yaş grubuna uygunluğuna bakıyoruz. Anlatılan konu özgün mü, hangi yaştaki çocukların ilgisini çeker, anlatımı ve sayfa sayısı bu yaşlar için uygun mu gibi birçok soruyla yaklaşıyoruz metne. Yaş grubunu da bunlara göre belirliyoruz.

Çocukların kitap okumaları çok önemli ancak çağımız teknoloji, sosyal medya ve dijital iletişim üzerine şekilleniyor. Çocukların ellerinde cep telefonları ve tabletler var. Ve siz ısrarla çocuk kitapları yazıp, çalışmalarınızla çocuk kitaplıkları oluşturuyorsunuz. Çocukların teknoloji varken kitaplara yönelmesini ne kadar mümkün kılabiliriz?

Nitelikli, çocukların ilgisini çekecek, onlara okumayı sevdirip bunu bir alışkanlık haline getirecek kitaplar üreterek en azından oyuna ayırdıkları kadar zamanlarını kitaba da ayırmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Gelişimleri için kitap okumaları çok önemli. Bu konuda bilinçli anne-babalar ve öğretmenlerin rolü de elbette çok büyük.

Bilim insanı Nikola Tesla, elektrik akımlarının formüllerini oluşturdu, fakat biz Tesla’yı, Edison kadar tanıyamadık. İthaki Çocuk’tan çıkan Nur Muslu Tiftikçi’nin “Komşum Bay Tesla” kitabı çocuklar için yazılmış bilgilendirici yönü çok kıymetli bir kitap. Dijital çağa rağmen çocuklar için önemli bir külliyat oluşturuyorsunuz aslında.

Kişisel olarak kitabı, kitap olarak okumayı seviyorum ve dünyada kağıt tükenmedikçe ya da alternatif bir madde ile üretilebildiği sürece bu şekilde okumayı tercih edeceğim. Dijital olarak okumayı sevenler de vardır tabii ki ancak çocuklar için oyun oynadıkları veya video seyrettikleri ekranlardan uzaklaşıp, dikkatlerini dağıtmayacak bir ortamda kitap okumaları çok faydalı. “Komşum Bay Tesla” da bir önceki soruda bahsettiğim, çocuklara okumayı sevdirecek kitaplardan biri, hem de öğretici… Bu tarz kitaplara çok önem veriyoruz.

Çocuk kitaplarında çeviri konusuna gelmek istiyorum. Örneğin “1000 İnek”, “Maya’nın Okuldaki İlk Günü” kitaplarınızı okudum. Çevirileri neye göre belirlediniz? Edebiyat içerisinde her yıl binlerce çeviri yapılıyor, dünya sanatı evrensellik boyutunda birbirine en hızlı şekilde entegre olabilen en önemli mecra. Çocuk kitaplarının burada özel bir yeri var mı?

Çocuk kitabı çevirilerinin diğer çevirilerden çok farkı yok aslında. Orijinal metne sadık kalarak Türkçeleştiriyoruz. Sadece çok küçük yaş grubunda daha kısa ve sade cümleler, günümüzde kullandığımız kelimeler ve doğru cümle yapıları kullanmaya özen gösteriyoruz.

Masallar –çocuklara uyumadan önce anlatılanlar– ve okul öncesi veya okul sonrası çocuk kitaplarını karşılaştırmanızı istesem sizden? Çocuklar için masallar nasıl bir dünyadır? Çocuklar için mesela sizin yazdığınız “Minik Dilek Yıldızı” nasıl bir dünya yaratır?

Çok uzun zaman önce üretilmiş ve dilden dile yayılmış masalları, günümüz edebiyatından farklı bir yere koyuyorum. Eskiden çocuklar uslu dursunlar, erkenden yatıp uyusunlar diye korku ya da şiddet öğeleri içeren masallar ya da efsaneler de anlatılıyordu. Bunlar her ülkenin kültürünün bir parçası elbette, çok kıymetliler ancak artık çocuk yetiştirme tarzı, hayata bakış açısı daha farklı… Örneğin masallardaki prensesler hep prensler tarafından kurtarılmayı bekliyorlar, oysa kız çocuklarına bu tarz mesajlar vermek ne kadar doğru? Hepsi kendi kendilerine yetebilmeli, güçlü olduklarını bilmeliler, anlatılan hikayelerde eşitlikçi bir çerçeve çok önemli. Yine de masalların hayal gücünü desteklediğini düşünüyorum. “Minik Dilek Yıldızı”nın da içinde bulunduğu çağdaş çocuk edebiyatı, günümüz çocuklarına eski metinlerden daha anlaşılır gelebiliyor. Belki de anlayışlarına, bakış açılarına daha uygun olduğundan yakın dönemde üretilen kitapları çoğunlukla daha çok seviyorlar… Ama klasiklerin yeri de ayrı.

Hazırlığı içerisinde olduğunuz yeni kitaplar neler? Önümüzdeki günlerde, İthaki Çocuk hangi kitaplarla çocuk kitapları literatüründeki yerini alacak?

Türkiye’den ve yurtdışından yazarlarımızın yeni kitapları, serilerin devamları yayımlanırken yeni yazarların dosyalarına da yer vereceğiz. İthaki Çocuk Klasikleri son sürat devam ediyor. Okul öncesinde arkadaşlık ve her çocuğun özel olduğunu anlatan hikayeler; ilkokul için saatler, matematik ve tarih üzerine eğlenceli kitaplar ve ortaokul için de yapay zeka, fantastik kurgu, arkadaşlık ve Hint mitolojisi üzerine romanlar hazırlıyoruz…

Dünya korona virüs dolayısıyla neredeyse tamamen kapandı. Herkes evinde. Okullar kapandı. Çocuklar evde eğitimlere devam ediyorlar ve henüz gelişme çağında zamanlarını evlerinde geçirmek zorunda kalıyorlar. Bu zorlu dönemin çocuklara etkisi nasıl olacak? Sizce, bu dönem geçtikten sonra uzaktan eğitim, dijital dünya çocuklar için devam eder mi, ederse de sonrası süreçte neler olur?

Bütün dünya olarak çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Hem alıştığımız düzenden uzaklaştık hem de sağlığımızla ilgili büyük risklerle karşı karşıyayız. Yetişkinler en azından tehlikeyi algılayıp kendini hazırlayabiliyor ancak küçük çocukların neden evden çıkmadığımızı, neden okula gidemediklerini, neden bahçede arkadaşlarıyla oynayamadıklarını anlamaları; hastalığın boyutunu ve zararını kavramaları çok zor. Ailelerin, çocukları korkutmadan, onların anlayabileceği ölçüde gerçekleri anlatmaları gerekiyor ki bu da zor… Ancak sağlık çalışanlarımız ve bu süreçte iş yerlerinde çalışmak zorunda kalanlar dışındakilerin elinden, kendilerini koruyup önlem almaktan ve evde kalmaktan başka bir şey gelmiyor. Bizim gibi çocuklar da bu süreçte dikkat eksikliği yaşıyorlar, alışkanlıklarıyla birlikte uyku düzenleri de değişti. Televizyondan, tabletten ya da bilgisayardan derslerine devam etmeye çalışıyorlar ancak disiplini sağlamak uğraş istiyor. Bir de ev, daha önceden evden çalışmayan çoğu kişi için işten ya da okuldan gelindiğinde dinlenilen bir yerdi. Şu anda bu dinlenme alalını bir süreliğine okullara ve ofislere çevirmeye çalışıyoruz. Elbette yeni bir düzene alışmak zor ancak bu döneme de, sonrasında hayat -bizim bildiğimizden farklı olsa da- normale döndüğünde ona da alışacağız.

Bu sürecin iyi tarafı aileler çocukları için bol bol internetten kitap alışverişi yapmaktalar. Hangi kitaplar çocukların gelişimi için daha fonksiyonel olur, birkaç öneride bulunabilir misiniz?

Aslında yaşlarına uygun kitaplar çocukların, sadece bu dönemde değil, her zaman gelişimlerine faydalı olur. İlgi alanlarına uyan, okurken keyif aldıkları, hayal güçlerini geliştirecek, sonrasında üzerine aileleriyle ya da arkadaşlarıyla konuşabilecekleri kitapları seçmeye devam edebilirler. Fuarların iptal olduğu ve kitapçıların kapandığı bu dönemde internet siparişleri yayınevleri için büyük önem taşıyor, okurlarımız için de kolaylık sağlıyor. Yayınevleri olarak biz de bu süreçte okurlarımızla dayanışma halindeyiz. Evde sıkılan çocuklar için sosyal medya hesaplarımızdan yazarlarımız, çizerlerimiz ya da çevirmenlerimizle kitap okumaları ve etkinlik videoları yayınlıyoruz. Okurlarımız, İthaki Çocuk’un Instagram hesabından yaptığımız eğlenceli yayınları takip edebilirler. Bu süreci hep birlikte, dayanışma ve el birliğiyle, moralimizi yüksek tutarak atlatacağımızı umuyorum.

edebiyathaber.net (22 Nisan 2020)

Yorum yapın