Algoritmanın Dışında: Dijital Geçicilik, Sanatın Direnci ve Kültürel Belleğin Yeni Formları | Sinem Uğurlar

Şubat 17, 2025

Algoritmanın Dışında: Dijital Geçicilik, Sanatın Direnci ve Kültürel Belleğin Yeni Formları | Sinem Uğurlar

Modern çağın dijital döngüsünde, süreksizlik ve tüketim şiddeti sanatı ve sanatçıyı derinden etkiliyor. Sosyal medyanın algoritmalarla çerçevelenmiş dünyası, görsel üretimi hızla tüketilen geçici birer imgeye dönüştürüyor. Bu hız çağında sanat eseri, kalıcılığın peşinde koşarken kaybolma riskine giriyor. Ali İsmail Türmen’in tablodaki direnişi, Ergin İnan’ın doğa ve insan figürlerini iç içe geçiren dünyası ya da Şakir Gökçebağ’ın nesneleri yeniden anlamlandıran müdahaleleri bu geçiciliğe direnen örneklerden yalnızca birkaçı.

Geçicilik ve Direniş: Sosyal Medyada Sanatın Pozisyonu

Sanat eseri dijital platformlara taşındıkça, fiziksel bağlamından koparılıp algoritmaların belirlediği kurallara hapsoluyor. Görsel tüketimin hızı, sanat eserinin anlamını sürekli yeniden kodluyor. Kim Korkar Çağdaş Sanattan? sorusu, bu bağlamda yeniden gündeme geliyor. Sanat, algoritmik çerçevenin dışına çıkmaya çalıştıkça, dijital evrende kalıcılığını nasıl sürdürebilir?

Dijital ortamın geçici doğasına karşı sanatçılar, duyguları onurlandırma pratiğini hayata geçiriyor. Nazan Erkmen’in masalsı görsel dili ya da Aliye Berger’in gravürleri, bu duygusal hatırlatma alanlarını yeniden canlandırıyor. Burada mesele sadece estetik bir üretim değil; duyguların sürekliliğini koruma çabası.

Tüketim Cetveli: Sanat Nesnesinin Meta’ya Dönüşümü

Sanat eserinin dijital ortamda görselleşmesi, onu meta nesnesine dönüştürüyor. Bu durum, sanatı bir kavramsal performans olarak ele almayı da beraberinde getiriyor. Yeni dijital çağda, sanat eseri artık sadece bir obje değil, bir niyet, bir kodlama pratiği, hatta bir örgütlenme biçimi haline geliyor.

Füreya Koral’ın seramiklerindeki zamanın yoğunluğunu ya da Faru Nisa Zeyd’in devinimsel soyut kompozisyonlarını dijital platformlarda aynı yoğunlukta deneyimlemek mümkün mü? Belki de bu dönüşüm, sanatçının bir üretici olarak rolünü yeniden düşünmeyi gerektiriyor.

Yoksunluk mu Özgürlük mü? Bağımsız Sanatçının Yeni Kimliği

Bağımsız sanatçılar için dijital dünya, sınırsız bir özgürlük alanı mı, yoksa süreksizliğin doğurduğu bir yoksunluk mu? Bu sorunun yanıtı, sanatçının dijitalle kurduğu ilişkiye göre değişiyor. Dijital reformun sunduğu kamusal alanlar, örgütlenme ve örgütleme sorununu yeniden gündeme getiriyor. Yeni Uyanmış İnsan Kokusu, geçmişle geleceği birleştiren kavramsal bir uyanışı temsil ederken, Robots of Babylon gibi üretimler teknoloji ile insan arasındaki sınırları sorguluyor.

Kamusallık ve Performans: Dijitalde kültürel miras meselesi de burada devreye giriyor. Maddesel olmayan sanat, kalıcı bir kültürel miras olabilir mi? Dijital kodlarla örgütlenen ve sürekli değişime uğrayan sanat eserleri, fiziksel dünyadaki karşılıklarını nasıl koruyacak?

Karşıtlık Üretimleri: Zonguldak-Newcastle Bağlamında Mekânsal Bellek

Karşılaştırmalı coğrafi okumalar da belleğin dijitalleşmesine yeni anlamlar katıyor. Zonguldak ve Newcastle örneği, sanayileşme sonrası şehirlerin kayıp belleğini görselleştiren birer metafor. Her iki şehir de geçmişteki üretim mirasını bugünün sanat üretimine dönüştürüyor. Bu dönüşüm, mekânsal belleğin dijital dünyaya taşınması için güçlü bir model sunuyor.

Dijital Kültürel Miras: Belleği Kodlamak

Dijital çağda kültürel mirasın korunması, yeni kodlama ve bellek stratejileri gerektiriyor. Masumiyetin Ağırlığı, dijital platformlarda hafifletilebilir mi, yoksa daha mı derinleşir? Mimarinin dijitaldeki izdüşümü nasıl okunmalı? Aliye Berger, Füreya Koral ve Rikkat Kunt gibi sanatçıların mirası, dijital platformlarda yeniden kodlanabilir mi, yoksa kaybolmaya mı mahkûmdur?

Grok butonu, dijital dünyadaki kavrayışı ifade eden bir metafor olarak karşımıza çıkıyor. Anlamanın ve algılamanın dijitalleştiği bu çağda, sanatın sınırları da yeniden tanımlanıyor. Teoman Duralı’nın felsefi yaklaşımı ve İoanna Kuçuradi’nin etik çerçevesi, bu yeniden tanımlamada önemli mihenk taşları.

Sonuç: Hakim Olmadan Hakimiyet Kurmak

Dijital evren, sanatçıya yeni ifade olanakları sunarken onu yeni zorluklarla da baş başa bırakıyor. Hakim olmadan hakimiyet kurmanın yolları, kavramsal performanslardan niyet kodlamalarına, örgütlenme biçimlerinden dijital reformlara kadar uzanıyor. Sanatçı, geçmişle geleceği birleştiren bir köprü işlevi görmeye devam ediyor.

Bu makale, sanatın, belleğin ve dijitalleşmenin sınırlarını sorgulayan, okuru zihinsel bir yolculuğa davet eden bir düşünce çağrısıdır:
Kendini hatırla. Yeni uyanmış insan kokusunu duy. Algoritmanın dışına çık.

edebiyathaber.net (17 Şubat 2025)

Yorum yapın