Ahmet Sevindik: “Hayatta aldığınız her kararın, attığınız her adımın bir bedeli var.”

Temmuz 8, 2021

Ahmet Sevindik: “Hayatta aldığınız her kararın, attığınız her adımın bir bedeli var.”

Balkan Hayaletleri: Bugün Günlerden Son Gün” Hayy Kitap’tan çıktı. Polisiye türünde olan kitapta önemli bir iş adamının oğlunun öldürülmesi ardından gelişen olaylar anlatılıyor. Geçmiş ve şimdiki zamanın paralel anlatıldığı bir kurguya sahip olan kitabın yazarı Ahmet Sevindik. Kendisiyle Balkan Hayaletleri’ni ve polisiyeyi konuştuk. 

Bildiğimiz kadarıyla bu sizin ilk kitabınız. Neden bu kadar beklediniz? 

Bu benim yayımlanan ilk kitabım, ama yazdığım ilk kitap değil. Daha önce yapmış olduğum çalışmalar var. Ben uzun yıllar gazeteci olarak medyanın, yazılı basın, radyo, televizyon ve internet gibi hemen her dalında çalıştım. Daha sonra iletişim sektörüne geçtim. Toplamda 40 yıla yaklaşan bir meslek hayatım var. Bu süreçte hayatımı temelde kalemimle kazandım. Sadece işim gereği değil, kişisel ilgi ve merakımdan da kaynaklanan nedenlerle dünyada ve Türkiye’deki siyasal, sosyal, ekonomik ve bilimsel gelişmeleri yakından takip etmeye çalıştım. Deneyimlerimi, bilgilerimi roman veya öykü yapısı içinde kâğıda döktüm. Bu çalışmalarım benim için son derece kıymetliydi ve piyasa kriterlerine göre bir değerlendirmeye tâbi tutulmalarını istemediğim için onları yayımlatma çabası içinde de olmadım. Ancak yaşım ilerledikçe birikimlerimin ve deneyimlerimin sonucu olan bu çalışmalarımı toplumla, kitapseverlerle paylaşma gereği ağır bastı. “Balkan Hayaletleri Bugün Günlerden Son Gün” adlı romanımı Hayy Kitap beğenip, basılmaya değer bulunca ilk kitabım okuyucuyla buluşmuş oldu. 

“Balkan Hayaletleri: Bugün Günlerden Son Gün” nasıl bir polisiye?

Klasik bir polisiye değil aslında. Elbette bir cinayet var ve bunun soruşturması yapılıyor, ama anlatılan öykü bir cinayet soruşturmasının çok ötesine geçiyor. Burada yüz küsur yıl önce Balkanlardan göç etmiş bir ailenin yaşadıkları ve yükselişi, bu aileyi cinayetin işlendiği noktaya taşıyan olaylar örgüsü anlatılıyor. Bütün bunlar Türkiye’nin sosyal, ekonomik gelişimi ve yaşanan siyasi dönüşümler çerçevesine oturtuluyor. Biraz Balkanlar ve Türkiye tarihi var. Dolayısıyla burada Agatha Christie’nin yazdıkları gibi bir polisiye yok. Siyasi polisiye diye adlandırırsak bu romanın kategorisini daha doğru değerlendirmiş oluruz. 

Romanda bir iş adamının oğlu öldürülüyor ve şirketin kayda değer miktarda paraları kayboluyor. Soruşturmayı da Orhan Derman ve ekibi üstleniyor. Bu ekibi biraz tanıyabilir miyiz?

Orhan Derman başarılı bir kariyeri varken bunu bırakan eski bir polis amiri. PKK’ya karşı mücadelenin göbeğinde görev almış. Bu süreçte yanlış olduğunu düşündüğü uygulamalar görmüş. Adaletin yerine gelmesine hizmet etmekle sorumlu kurumların bu işlevlerini yerine getirmekte zorlandıklarına tanık olmuş ve kendi yolunu çizmeye karar vererek güvenlik hizmetleri veren bir şirket kurmuş. Yardımcısı da yeğeni Yavuz. O da orduda genç bir teğmen ve üsteğmen olarak benzer şeyler yaşamış ve benzer arayışlara girmiş bir insan. Ekibin bir başka üyesi ise soruşturmalarda görev alan Hayri. Ekibin bir özelliği her şeyi yumruklarıyla ve silahlarıyla halletme yoluna gitmemesi. Gerektiği zaman, başka çare kalmadığında bunları da kullanıyorlar tabi, ama soruşturmalarını esas olarak düşünerek, konuşarak ve araştırarak çözüyorlar. Yani sık sık silahların çekildiği bir ortam yok. 

Neden Balkanları ve bu bölgeden gelmiş bir aileyi seçtiniz kitabınız için? 

Birkaç yıl önce Balkanlara gittim. Yunanistan’ı, eski Yugoslav cumhuriyetlerini gezdim. Oralardaki Osmanlı mirasını gördüm. Gerçekten yemyeşil, bereketli topraklar. Aynı zamanda etnik nefretlerin hiç sönmediği, neredeyse düzenli aralıklarla savaşların çıktığı, kan dökülen bir coğrafya. Bir yazar için müthiş dramatik malzeme var. İnsanlığın en büyük dramlarından biri olan mültecilik var. Yüzlerce yıldır yaşadığınız toprakları bırakıp maceralara atılmak, çoluğunuzun çocuğunuzun hayatlarıyla kumar oynamak… Bunlar çok zor şeyler. Ama anlatmaya çalıştığım öyküyü zenginleştiriyor.   

Nedir bu öykü? Ne anlatmak istiyorsunuz? 

En özet haliyle anlatmaya çalışayım. Doğru olsun yanlış olsun hayatta aldığınız her kararın, attığınız her adımın bir bedeli var. Bu bedeller birikiyor, birikiyor ve hayatınızı etkileyen sonuçlara yol açıyor. Bu süreçte hata yapmamak mümkün değil. Yapılabilecek tek şey yönünüzü doğru tayin etmek, ahlaklı davranmak ve toplum için, diğer insanlar için iyi şeyler yapmaya gayret etmek.  

Bu kitabınızı başka çalışmalar takip edecek mi?

Orhan Derman ve çalışma arkadaşlarının başka maceraları da olacak. Orhan Derman’sız başka romanlar da olabilir. Temennim okuyucunun yazdıklarımı beğenmesi ve okuduğundan keyif alması. Yeni kitaplarım için beklenti ve talep olursa ben de birikimlerimi daha fazla paylaşma olanağı bulurum ve bundan büyük mutluluk duyarım. 

edebiyathaber.net (8 Temmuz 2021)

Yorum yapın