Necla Akdeniz ile Kuir Edebiyat Atölyesi 23 Ağustos’ta başlıyor

Necla Akdeniz ile Kuir Edebiyat Atölyesi 23-24-25 Ağustos tarihlerinde Çat-lak Sanat Tarlasında düzenleniyor. AMAÇ: İçimizdeki kuir yazarı uyandırmak YÖNTEM: Üç günlük atölye süresince “Kuir Edebiyat” üstüne teorik ve pratik çalışmalar yapılacak. Arada ‘kuir öyküler’ okuyanacak. Arzu eden katılımcıların yazacağı kuir öyküler dinlenip yorumlanacak.  ÇALIŞMA PLANI: Her gün saat 10-13 / 19-21 arasında ÇALIŞMA PROGRAMI Neden … Read more

Edebiyatın en erotik cadısı: Anais Nin | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları serisi ikinci dalyasını yaptı ve yirminci sayısına ulaştı. Seriye başlarken istediğim tek şey vardı: Okuduğum romanlar, öyküler arasında beni en fazla heyecanlandıran farklı, yaratıcı, tuhaf, cesur ve yenilikçi eserler hakkında gönlümce ve özgürce yorumlar yapabilmek. Bu isteğimi Edebiyat Haber sayesinde hayata geçirebildiğim için pek mutluyum. Ancak seriye başlar başlamaz fark ettim ki sadece … Read more

Edebiyatın En Dilbaz Cadısı- Anna Burns  | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları serisinin on dokuzuncusunda, günümüz yazarlarından Anna Burns ve onun müthiş romanı, Sütçü’den bahsedeceğim. Yeni tanıştığım ve okur okumaz dilinin çevikliğine, sınırsız mizah gücüne hayran olduğum edebiyat cadımızın üçünçü romanı Sütçü (Milkman). 2018 yılında yayımlanan ve Man Booker Ödülünü kazanan roman, anında çoksatanlar listesine girdi. Rahatsızlığı sebebiyle son dört yıldır doğru düzgün yazamayan Anna … Read more

Umudu Beklerken | Necla Akdeniz

  (Oğuz Atay’ın Korkuyu Beklerken’deki öykülerine atıfta bulunarak yazılmıştır.) “İnsanın, sürekli yaşadığını hissetmesi için bazı değişmez ölçülere başvurması iyi oluyordu.” * Evet, iyi oluyordu diye haykırdım. Sen ki ey kaybeden nesillerin isimsiz kahramanı, sen ki üçüncü dereceden ‘portog’ nişanıyla ödüllendirilmiş yüksek düşünceli şahsiyet; elbette karmaşanın artması, virüslerin çoğalması, depremlerin hızlanması, savaşların patlaması, iyi oluyordu. Bu … Read more

Edebiyatın en ironik cadısı: Donna Haraway | Necla Akdeniz

Hep kanlı canlı, etten tırnaktan cadılardan bahsedecek değiliz ya! Pekâlâ yarı insan yarı makine, hem organik hem organik olmayan, hem hayvan hem bitki olmayı düşleyen ve bunları özgürce dile getiren cadılar da vardır. Ben onlara ‘siborg cadılar’ adını verdim. Edebiyat Cadıları serisinin on sekizincisinde, metinlerini böylesine sıra dışı bir  düş(ünce) ile yazan bir kadından, Donna Haraway’den … Read more

Öykü: Süper sorunlu erkekleri püskürtme rehberi | Necla Akdeniz

Onca yıllık deneyimli öykücüyüm, bu denli zorlandığımı hatırlamıyorum. Sakın yanlış anlaşılmasın, öyküyü yazarken değil başlığı atarken zorlandım. Edebî kariyerime yakışmadı doğrusu. Metnin tepesinde, çürük diş misali sırıtıyor. Peşpeşe yığılmış tamlamalar silsilesi! Her şeyden önce sentaksı bozuk, gözleri rahatsız ediyor. Şimdilerin modası, okuyucuyu kolay yoldan elde etmeye çalışan başlıklara benziyor. Ödüllü bir öykücü olarak böyle ucuz … Read more

Öykü: Süper sorunlu erkekleri püskürtme rehberi | Necla Akdeniz

Onca yıllık deneyimli öykücüyüm, bu denli zorlandığımı hatırlamıyorum.  Sakın yanlış anlaşılmasın, öyküyü yazarken değil başlığı atarken zorlandım. Edebî kariyerime yakışmadı doğrusu. Metnin tepesinde, çürük diş misali sırıtıyor. Peşpeşe yığılmış tamlamalar silsilesi! Her şeyden önce sentaksı bozuk, gözleri rahatsız ediyor. Şimdilerin modası, okuyucuyu kolay yoldan elde etmeye çalışan başlıklara benziyor. Ödüllü bir öykücü olarak böyle ucuz … Read more

Necla Akdeniz’e 6 soru | Can Öktemer

En son okuduğunuz kitabın adı nedir?  İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz? Son okuduklarım arasında beni en fazla etkilen kitap olarak yanıtlayayım sorunuzu. Jenny Erpenbeck’in yazdığı “Gidiyor, Gitti, Gitmiş” isimli mültecileri konu alan roman. “Ötekinin  ne’liği” üzerine yazılmış sahici, sarsan, ısıran romanlardan biriydi. İlginç bir tarzı var Erpenbeck’in. Mültecilik gibi bir olguyu, genellikle görmezden gelinen bu sorunu, görünür … Read more

Edebiyatın en direngen cadısı: Jenny Erpenbeck | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları serisinin on altıncısında, yaşayan bir ahir zaman cadısından bahsetmenin mutluluğunu yaşıyorum. Doğrusu mutluluk denemez yaşadığım, daha çok acı, hüzün ve utanç denebilir. Çünkü yazarın, Gidiyor, Gitti, Gitmiş isimli mültecileri konu alan romanını okuduğumda tam olarak hissettiğim, bu duygulardı. Tıpkı Jeanette Winterson ve Olga Tokarczuk gibi kimselere aldırmadan, kendi bildiğini, istediği tarzda yazan, nevi … Read more

Edebiyatın en öncü cadısı: Fatma Aliye | Necla Akdeniz

“Edebiyat Cadıları” serisinin on beşincisinde, bu topraklarda yetişmiş çok özel ve çok yönlü bir yazardan, Fatma Aliye’den ve onun Hayattan Sahneler (Levâyih-i Hayat) adlı romanından bahsetmenin onurunu yaşıyorum. Tıpkı Suat Derviş gibi, Osmanlı’nın son dönemlerini görmüş ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına şahit olmuş bir yazar, Fatma Aliye. Ve her edebiyat cadısı gibi, yazdıkları ve yaşadıklarıyla dönemine … Read more

Edebiyatın en kaotik cadısı: Anna Kavan | Necla Akdeniz

“Edebiyat Cadıları” serisinin on dördüncü bölümünde, edebiyatın en kaotik cadısı, Anna Kavan hakkında yazmanın coşkusu içindeyim. Henüz tanıştığım ve okur okumaz diline, sözcüklerine ve düş gücüne hayran olduğum, Anna Kavan hakkında. On bin yıllık eril söylemin ötekileştirdiği, değersizleştirdiği giderek düşmanlaştırdığı kadınların en vahşi temsilcilerinden o. Yani ölümsüz cadı kavminden. Yüzyıllardır yakılarak, işkence edilerek, şeytanlaştırılarak, sürülerek, … Read more

Edebiyatın en duyarlı cadısı: Füruzan | Necla Akdeniz

Edebiyat Cadıları, serisinin on üçüncüsüne geldik. Bu bölümde, Türk Edebiyatının  gelmiş, geçmiş ve gelecek en iyi öykülerini yazmış bir ahir zaman cadısından, bir büyük öykücüden, yani Füruzan‘dan bahsedeceğim. Ve üstünden 50 yıl geçmesine rağmen etkisini, canlılığını, güncelliğini yitirmemiş “Parasız Yatılı” isimli unutulmaz eserinden. Zaten yazarları “büyük” yapan da bu değil midir? Yazdıklarının üzerinden ne kadar … Read more