Victor Hugo ‘Oryanteller’, Doğur ve Türk İmgesi Doğu’da salt fantezi değil, eleştirel akıl vardır | Prof. Dr. Onur Bilge Kula

Aralık 24, 2025

Victor Hugo ‘Oryanteller’, Doğur ve Türk İmgesi Doğu’da salt fantezi değil, eleştirel akıl vardır | Prof. Dr. Onur Bilge Kula

Bazı yazın eleştirmenlerinin çağdaş bilgi birikiminin çok gerisinde kaldıklarını duyumsatan Hugo, Doğu’nun eleştirel düşünce birikiminden ve fantezisinden de yararlanarak, nitelikli yazınsal yapıtlar üretmek için, yerleşik estetik anlayışın ötesine geçmeyi gerekli görür. 

Yazarın anlatımıyla, ‘Oryantaller’i “en cüretkâr imgeleyim ve kötü beğeniye bir övgü” olarak nitelendirenler çıkacaktır. Ancak yazarın kesin yanıtı şudur: “Yazınsal beklentilere uygun, güzel yazından söz edin bana! Diğer halklar, Homer, Dante, Shakespeare demektedir. Biz ise Boikeau! Bunun ötesine geçmeliyiz!”

İlerleme, Doğu’yu irdeleme düşüncesini geliştirmektedir

Üzerinde düşünüldüğünde, ‘Doğuluların fantezisi tuhaf bulunmayabilir’  diyen Hugo’ya göre, “günümüzde insanlar, binlerce farklı nedenin bir etkisi olarak ortaya çıkan ilerleme sonucu, şimdiye değin olduğundan çok daha fazla Doğu ile uğraşmaktadır. Doğu araştırmaları, hiçbir zaman böyle ilerlemeler kaydetmemişti. İnsanlar, XIV. Ludwig döneminde Helenist idiler; günümüzde ise Oryantalisttirler. Bu ileriye doğru atılmış bir adımdır. Hiçbir zaman bu denli çok güç, birden Asya denilen o büyük kuyuyu karıştırmamıştır.” Avrupa, Çin’den Mısır’a değin uzanan alanda “Doğulu bilgeleri yurttaş” yapmıştır.  Doğu’nun estetik ve düşünsel birikimine açılmayı öğütleyen bu sözler önemsenmelidir; ancak yazarın sömürgeciliğin bir türevi olarak ortaya çıkan oryantalizm kavramını eleştirel çözümlemek yerine, sadece Doğu’yu irdelemek olarak gördüğü açıktır.

Doğu’nun yazınsal birikimi, susuzluğumu giderdiğim kaynaktır

Oryantalizmi felsefileştiren Hegel, Doğu’yu salt en uç duygular arasında devinen, tinden yoksun bir yaşam alanı olarak görür. Buna karşın, Hugo, Doğu’yu fantezinin yanı sıra, eleştirel düşünce ve aklın da kaynağı olarak değerlendirir. Ufuk açıcı şu sözler yazarındır: “Doğu, akıl için olduğu gibi, fantezi için de genel eğilimin konusu durumuna gelmiştir. Bu genel eğilim, bu kitabın yazarını da birlikte sürüklemiştir. Doğulu renkler, kendiliğinden yazarın düşüncelerinin tümüne, düşlerinin tümüne nüfuz etmiştir. Yazarın bu düşünceleri ve düşleri, bir biri ardına, neredeyse istemeksizin, İbranice, Türkçe, Yunanca, Farsça, Arapça, İspanyolca olmuştur: İspanya hala Doğu’ya aittir. İspanya, yarı Afrika; Afrika ise yarı Asya’dır.”

Victor Hugo’yu büyük bir yazar yapan, bu belirlemelerinde somutlaşan bütün dünyaya açılma ve insanlık değerlerini edinme isteğidir. Bu yazarın, Doğu’ya özgü renklerin, düşlerini ve düşüncelerini biçimlendirdiğini dile getirmesi,  sağlam özgüveninin ve yazınsallaştırma evrenini genişletme istencinin de anlatımıdır.   

Hugo’nun şu sözleri Goethe’nin ‘Batı Doğu Divanı’ için söyledikleriyle örtüşmektedir. “Şair, üzerine gelen bu şiirin varlığını tanımıştır. İyi veya kötü olduğuna bakmadan, bu şiiri kabullenmiştir ve bundan mutluluk duymuştur. O, çok önceden şair olarak Doğu dünyasına canlı bir sempati duymuştur. Oradan, uzaktan yüksek bir şiirin bu tarafa doğru ışıklarının sızdığını görmüştür. Doğu şiiri, şairin uzun süreden beri susuzluğunu gidermeyi arzuladığı bir kaynaktır.” 

Asya barbarlığı da önemli insanlar çıkarmaktadır

Hugo’nun anlatımıyla, Doğu salt yazın için değil, politika için de Batı’da daha büyük bir rol oynayacaktır. Daha şimdiden “Yunanların ilginç savaşımlarından” ötürü halklar gözlerini o yana doğru çevirmiştir. Avrupa dengesi, çökmek üzeredir. Çürümüş statüko “İstanbul’dan başlayarak” çatırdamaktadır. Bütün kıta yönünü Doğu’ya çevirmektedir. Yazara göre, Bonaparte’ın, karşısına “Türk-Tatar bilgesi Ali Paşa’yı” çıkaran Asya barbarlığı, önemli adamlar yönünden o kadar da yoksul değildir (Ocak, 1829).

Hugo’nun “Oryantaller” için yazdığı önsöz, Doğu’ya ilişkin içten bir övgü, hatta Doğu’nun ülküselleştirilmesi olarak da nitelendirilebilir. Öte yandan, Hugo ‘Yunanların ilginç savaşımı’ nitelemesiyle,  Osmanlı yönetimine karşı Avrupa’nın desteğiyle gerçekleştirilen Yunan başkaldırısına da gönderme yapar.

Hugo’nun Avrupa’daki ‘çürümüş statüko’ anlatımı, 19. yüzyılda Avrupa devletlerinin, Rusya’nın Avrupa içlerine doğru yayılmasını engellemek amacıyla, kendi aralarında oluşturdukları ve Avrupa’nın iç dengesini korumayı amaçlayan politik bir kavramdır. Avrupa devletlerinin statükoyu koruma politikası, Rusya’nın, Osmanlı egemenliği altında olan Slav halkları kendi yanına çekmesini önlemek için, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki toprak varlığını koruma anlayışına dayanır.

Öte yandan, Hugo’nun “bütün kıta yönünü Doğu’ya çevirmektedir” sözü, ‘Doğu Sorunu’ ile ilgilidir.  ‘Doğu Sorunu’ Osmanlı Devleti’nin paylaşılması ve Doğu’nun doğa ve insan kaynaklarının ele geçirilmesi konusunda Batılı devletler arasındaki çıkar çatışmalarını da dile getirir. Batılı güçlerin ‘Doğu Sorunu’ dediği şey, özünde ‘Batı Sorunu’dur ve bu sorun bir biçimde yazınsal yapıtlara da yansımıştır.

Ne Denli Tehlikeli Olursa Olsun, Özgürlüğü Yeğlerim!

Victor Hugo ‘Oryanteller’in on dördüncü baskısına yazdığı önsözde de sanat ve yazın eleştirisinin özgürlüğünü her koşul altında savunmayı sürdüreceğini belirtir. Yazara göre, ‘Oryantaller’i topladığı kitap, “yazınsal bunalım ve devrimlerin gerçekleştiği” süreçte başarıya ulaşmıştır. Bu kitap, hem yergi, hem de övgü almıştır. Ayrıca, “her türlü rahat bozucu şey, kendi yararlarını da birliğinde getirir” diyen Hugo’nun vurgulamasıyla, sanatın özgürlüğünü isteyen, “eleştirinin de özgürlüğünü” istemelidir. Eleştiriyi onaylamak ya da çürütmek zamanın işidir. Yazar, “ne denli tehlikeli olursa olsun, özgürlüğü yeğlerim” der (Şubat 1829).

Yorum yapın