Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Kurucu Başkanı adına verilen 49. Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’ne bu yıl, edebiyatımızın usta isimlerinden İnci Aral, “Verda’nın Ölümü” adlı romanıyla değer görüldü.

Kitap hakkında:
Roman, cinayetin hemen sonrasındaki zihinsel bulanıklıktan, gözaltı sürecine ve ev hapsine uzanan bir çizgide, Ata‘nın pişmanlık, öfke, kıskançlık ve inkârla örülmüş karmaşık ruh halini birinci ağızdan aktarıyor. İnci Aral, aşk ve nefretin iç içe geçtiği, “karşılıklı nefrete teslim” olunan bir ilişkinin anatomisini çıkarırken, okuru “yapılanın bağışlanmaz olduğu” gerçeğiyle yüzleştiriyor. Ata‘nın, “Kafamda, bir kadını, karımı, çocuklarımın annesini öldürdüm! çığlığı vardı ve bu dayanılmazdı!” şeklindeki itiraflarıyla okur, bir suçun ve yıkımın psikolojik katmanlarına tanıklık ediyor.
İnci Aral, eserlerinde bireylerin ruh hallerini, toplumsal savrulmaları, kadın-erkek sorunlarını ve aşkın imkânsızlığını irdelemesiyle tanınıyor. Verda’nın Ölümü de yazarın bu edebi çizgisini devam ettiren güçlü bir halka olarak öne çıkıyor. Roman, erkeğin gözünden anlatılan bir kadın cinayetinin ardındaki dinamikleri, evlilik kurumunun kırılganlığını ve “geri dönülmeyecek biçimde sona erdiği duygusunu” derinlemesine sorguluyor. Aral, karakterinin “Olasılıkla beni suçsuz bulacaklar. Çünkü bir partim, ellerimdeki kanı silecek güçlü bir sahibim var” sözleriyle, toplumsal ve siyasi yozlaşmaya, adaletin işleyişine ve suçun üstünün örtülmesine dair de cesur eleştiriler getiriyor.
Verda’nın Ölümü, sadece bir cinayet romanı değil, aynı zamanda aşk, sadakat, iktidar savaşı ve pişmanlık üzerine unutulmaz bir eser. İnci Aral‘ın güçlü kalemiyle hayat bulan bu roman, okurları kendi içsel sorgulamalarına yöneltecek ve uzun süre hafızalardan silinmeyecek bir okuma deneyimi vaat ediyor.
Dünyanın gözünden uzak bir yere kaçıp kendi kendime sahip olabileceğim bir köşeye çekilmek istiyorum. Bir zaman hayal ettiğim gibi kasabada bahçeli bir ev, müzikle, okumakla, bahçeyle ve hayvanlarımla sakin bir yaşam. Kişiliğimde anlayamadığım yönler var. Bana yeniden zaman gerek.
“Erişilebilir mutluluk yoktur, varsa da dipsiz bir kuyudur. Bütün yanlışlarım sözden öte anlamı olmayan hayali bir mutluluk kavramından doğdu. Ben de herkes ya da birçoğumuz gibi kendimden yorulmuştum.”
Güçlü bir mevkiye sahip, eğitimli ve itibarlı bir adam… Dışarıdan bakıldığında başarı ve dengeyle örülü bir hayat sürerken, iç dünyasında büyüyen huzursuzluk, bastırılmış kızgınlık ve derin bir kırgınlık giderek onu sarmalar. Bir anda patlak veren bir öfkeyle, hem kendi yaşamını hem de karısınınkini sonsuza dek değiştirecek bir suç işler. Verda’nın Ölümü, yalnızca bir cinayetin değil, onun ardından gelen çöküşün, içsel hesaplaşmanın ve toplumun hastalıklı kabullerinin romanıdır.
İnci Aral bu eserinde, bir erkek karakterin iç dünyasında gezinirken, bireysel eylemleri şekillendiren toplumsal yapıları, erkeklik normlarını ve modern hayatın görünmeyen baskılarını ve bunlardan yola çıkarak kadına yönelik şiddeti masaya yatırıyor.



















