Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi’ne göre, 1946’da Sirkeci’den yukarı doğru çıkan Ankara caddesinde Türkiye Yayın ve Basımevi, Türkiye klişehanesi, Akşam gazetesi, İstanbul Matbuat Cemiyeti, İkdam gazetesi, Mehmed Yazır ve şeriklerinin kollektif şirketi, gazete ve mecmua serbayilerinden Remzi Bilgin’in dükkânı, Nefaset Mücellidhanesi, Güzel İş Basımevi, Ulus Gazetesi İstanbul bayii Fazıl Ünverdi, İstanbul Ansiklopedisi ve İstanbul Yayın evi, Öğretmen Sesi mecmuası, Burhaneddin Erenler Matbaası, Memleket Yayınevi ile Köye Doğru Dergisi, Bilmece Yayınevi, Doğruluk Mücellidhanesi, Çelik Cild Matbaası, Anadolu Ajansı, Hilmi Kitabevi, Cihan Kütüphanesi, Asrî Mücellidhane, Ölmez Eserler Yayınevi, Ülkü Kitab ve Yayınevi, Muhtar Aykın’ın matbaası, Yıldırım Basımevi, Necmeddin Salman kitap yayma odası, İzak Renkver ve şerikinin matbaa mürekkepleri ve levazımı mağazası, Varlık Yayınları ve Mecmuası, Cemal Azmi Soydaner Matbaası, Güven Mücellidhanesi, Emniyet Kırtasiye Evi, Yeni Türkiye Basımevi, Üniversite Kitabevi, Tan Gazetesi ve Matbaası, Türk Basınları Dağıtma Bürosu, Aylık Spor Ansiklopedisi, Apa Yayınevi, Mücellid Halid Gürtunca’nın atölyesi, Linguaphon (Lingafon) plâkları, Alâeddin Kıral klişe atölyesi, Dünya Kâğıtçılık ve Kitapçılık evi, Akbaba gazetesi, Uğurlu Basımevi, Sami Yardımcı Basımevi, gazete ve mecmua bayii İrfan Dilgiç, Kök Kitabevi, gazete ve mecmua bayii Kâmil Erişener, Halk Mücellidhanesi, ressam ve kaligraf Filip G. Elmok’un dükkânı, Ankara Kitabevi, Abbas Usman Matbaası, Reklâm Matbaası, Şirketi Mürettibiye Basımevi, İslâm Mücellidhanesi, Aydınlık Basmıevi, Agop Pekmezyan’ın mücellidhanesi, Muharrem Erkal Mücellidhanesi, Maarif Kütüphanesi, Akay Kitabevi, Eşref Edibin Âsârı İslâmiye kütüphanesi ve Türk – İslâm Ansiklopedisi, Arif Bolat Kitabevi, Mari Levi’nin matbaa mürekkebi mağazası, Remzi Kitabevi, Nümune Matbaası, Zaman Kitabevi, Yeni Adam Mecmuası, Cumhuriyet Kitabevi, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınevi, Memduh Aygün Kırtasiye, İnsel Kitabevi, Âfitab Kırtasiye, Zarafet matbaası, Alkaya matbaası, Hattat Hâmid, Alman Milori’nin matbaası ve mürekkeb imalâthanesi, Ermenice kitablar satan Agobun dükkânı, Mücellid Pepo, Mücellid Halil, Klişeci Ara ve Haçik, Âfitâb matbaası, Mücellid Baroh, Klişeci Agop Deregopyan, Mücellid Matmazel Fransuhi, Mücellid Tanaş Briyola, Kuray mücellidhanesi. Vahid Agar kütüphanesi ve kırtasiye mağazası, Net Kitabevi, Arıcan Kırtasiye, Muallim Ahmed Halid Kütüphanesi, mühürcü ve mütbaacı Kirkor Parlar’ın dükkânı, ressam Fehmi Ünverdi’nin atölyesi, Yeni Şark kütüphanesi, Gayret kütüphanesi, Ziraat ve Ticaret gazetesi, tabelâcı Hacı Oskiyan’ın atölyesi, Doğu Kırtasiye, Tefeyyüz kütüphanesi, Ayyıldız Kırtasiye, Semih Lûtfi Kütüphanesi, İrfan Kütüphanesi, Çığır Kitabevi, İnkılâp Kütüphanesi, İkbal Kütüphanesi, gazete ve mecmua bayii Esad Said Alder, Atlas Kitabevi, Emniyet Kırtasiye ve Nurgök Matbaası varmış. Ankara Caddesine diğer cadde ve sokaklardakileri ekleyince Cağaloğlu’nun tam anlamıyla kitabın ve yayıncılığın başkenti olduğu anlaşılıyor.

1970’lerde Cağaloğlu’na ilk kez geldiğimde de durum pek farklı değildi. Kitabevleri, kitap dağıtımcıları ve toptancıları, matbaalar, mücellitler, kağıtçılar, klişeciler, yayınevi büroları ve Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Günaydın başta olmak üzere belli başlı birçok gazete ve dergi Cağaoğlu’nun cadde ve sokaklarını dolduruyordu.
Bu durum Bedrettin Dalan’ın 1984’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasına dek sürdü. Dalan, “Cağaloğlu’nun artık modern matbaacılık ve gazete basımı için yetersiz kalması, bölgenin tarihi dokusunun korunması ihtiyacı ve şehir trafiğini rahatlatma” gerekçeleri ile gazeteleri o zamanlar şehirdışı sayılan Güneşli, İkitelli gibi bölgelere taşıdı. Gazetelerin taşınması ile Cağaloğlu, entelektüel açıdan ilk büyük yarasını aldı çünkü gazeteciler aynı zamanda yayınevlerinin yazarları, kitapevlerinin de okurlarıydı.
Bölgenin basın ve yayıncılıktan tamamen arıtılması ise “Turizm Bölgesi” ilan edilmesi ile oldu. Eminönü Belediyesi’nin kapatılıp ilçenin Fatih ilçesine katılmasıyla bu değişim hızlandı. Fatih Belediyesi’nin sonraki yıllarda uyguladığı stratejik planlarda, Tarihi Yarımada’nın turizm potansiyelini artırma ve Cağaloğlu-Sultanahmet-Eminönü üçgenini kültür ve turizm odaklı bir merkez haline getirme hedefleri yer almıştı. Bu projeler oldukça başarılı oldu ve bölge şimdi tamamen turistik alan görünümünde. Cağaloğlu’nda gazete ve yayınevlerinden boşalan binaların bir kısmı zamanla turistik otel ve restoranlara dönüştürüldü. Yayınevleri kamyon kamyonet girişinin yasaklanması gibi önlemlerle başka semtlere taşınmak zorunda bırakıldı. Kitabevi ve yayınevi sayısı parmakla sayılacak düzeye düştü. Cağaloğlu, kitap okurlarının ilgi alanından çıktı.
Kitap sevdalısı dostumuz, şair Ahmet Kot, “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” kapsamında Cağaloğlu’nda bir kitap sokağı oluşturmak ve bölgeyi yeniden kitapseverlerin buluşma noktası haline getirmek için bir proje geliştirmişti. Onun hedefi o yıllarda halen az sayıda da olsa kitabevi ve yayınevinin bulunduğu Çatalçeşme sokağını bir kitap sokağına dönüştürmek ve orada kitapçıların, sahafların, yayınevlerinin toplanmasını sağlamaktı. 2018’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca düzenlenen İstanbul Kültür Çalıştayı’nda alınan kararlardan biri de “İstanbul yayımcı ve kitapçılarını buluşturmak amacıyla Cağaloğlu’nda İstanbul kitap sokağı oluşturulmalı”ydı.

Yıl 2025 oldu ve Fatih Belediyesi “Cağaloğlu Kitap Sokağı” projesinin resmi açılışını 15 Kasım’da yaptı. Ben de izleyen pazartesi öğlen saat 12’de Cağaloğlu’na gittim. “Cağaloğlu Kitap Sokağı” aslında paralel iki sokaktan oluşuyor. Küçük Sokak ve Şengül Hamamı Sokakları, Cağaloğlu’ndan Gülhane Parkı’na doğru inen Alayköşü Caddesi’ni kesen iki kısa sokak. Eskiden Alayköşkü caddesinde Günaydın Gazetesi sonra aynı binada Timaş Yayınları, tam karşısındaki Sıdıka Batu İşhanı’nda Demokrat Gazetesi, sonraki yıllarda çeşitli yayınevleri vardı. Küçük Sokak ve Şengül Hamamı sokaklarında da yayınevlerinin büroları, küçük matbaalar, renk ayrımcıları, kağıtçılar bulunuyordu. Ama pek ayakaltı sayılabilecek yerler değildi, günümüzde de değiller. Avantajı ise tramvayın Gülhane Parkı durağına çok yakın olması. Yani çok büyük bir cazibe yaratılmazsa kitap okurlarını çekecek bir konum değil. Merkezi konumdaki Çatalçeşme sokağı bu proje için çok daha idealdi. “Neden tercih edilmedi?” diye sorduğumda “Otel ve lokantacılar izin vermedi” diye bir cevap aldım ama ne kadar doğru bilemiyorum.
Başta yayıncılar ve kitapçılar olmak üzere yayıncılık camiası burada yer verilen ve “seçkin yayınevleri” olduğu belirtilen kuruluşların nasıl seçildiğini de soruyorlar ama seçim kıstasları bir yana Fatih Belediyesi’nin yer verdiği buradaki yayınevlerini tam sayısına (bazı kaynaklarda 11, diğerlerinde 12) ve listesine bile ulaşılamıyor. Tek tek saydım iki sokağa da cephesi olan bir binada dükkanlar, 12 dükkan var ama 11 yayınevine yer verilmiş. Bir dükkan da kafe yapılmış. Bölgede yüzlerce kafe ve lokanta varken buna neden gerek duyuldu acaba.
11 yayıncının isimleri şöyle: İz Yayınları, İnsan Yayınları, Kitabevi Yayınları, İstanbul Dağıtım, Cağaloğlu Dağıtım, Flamingo Books, Mercan Yayınevi, Kitap Rengi, Mecaz Kitap, Ark Kitapları ve MTV Yayınevi. Anadolu Ajansı’nın haberine göre sokakta yer verilen yayıncılar ve kitap dağıtımcıları umutlu ve heyecanlı (Yayıncılar ve kitap dağıtımcıları, “Cağaloğlu Kitapçılar Sokağı”ndan umutlu ve heyecanlı). Yayıncı meslektaşlarım gibi ben de okurun mevcut kitabevlerine bile pek itibar etmediği ve kitap alışverişlerinin hızla internete kaydığı bir dönemde kuşkusuz bu önemli bir adım ve başarılı olmasını diliyorum. Ama öğlen saatlerinde ziyaret ettiğim “Cağaloğlu Kitap Sokağı”ndaki 11 kitapçıdan sadece üçünün açık olması ve hiçbirinde okurlara rastlamamam beni biraz karamsarlaştırdı. Sokakta benden başka bir kişi daha vardı ve o da 12. dükkan olan kafede kahve içiyordu.

Yer verilen yayınevlerinin seçimine gelince, Fatih Belediye Başkanı’nın kendi siyasi ve kültürel tercihlerinin ağır bastığını düşünüyorum. Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, yine onun görev alanı olan ve şimdi mevcut olmayan Beyazıt Meydanı’nındaki Beyaz Saray Çarşı’sı gibi bir kitapçılar sokağı olsun istemiş sanıyorum. Bu nedenle de Basın Yayın Birliği ile işbirliği yapmış ve onların üyelerinden seçmiş. Türkiye Yayıncılar Birliği’ni katmamış. Tabii Basın Yayın Birliği’nin yüzlerce üyesinden 11 yayıncı nasıl seçildi, 12 yayıncı neden bulunamadı, bu sorular da cevap bekliyor.
Yazımın başında Reşat Ekrem Koçu’nun efsane İstanbul Ansiklopesi’niden alıntıladığım Cağaloğlu’nun çok renkli yapısı bu sokağa yansımamış. Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan’ın Cağaloğlu’nun köklü tarihi yapısının tüm ögelerini yansıtmak yerine belirli görüşteki yayınevlerine yer vermesi sokağın kitapseverler için cazibe merkezi olmasının önündeki en önemli engel. Artık okur sadece bir görüşe uygun kitapları değil her eğilimde kitabı görmek ve okuyacağı kitabı kendi seçmek istiyor. Tıpkı eski günlerdeki Cağaloğlu’ndaki gibi.
“Cağaloğlu Kitap Sokağı” projesini duyduğumda aklıma Fatma Girik’in belediye başkanlığı döneminde (1989 -94), Pangaltı’daki Tayyareci Fehmi Sokağı’nı kitapçılar sokağına dönüştürmesi geldi. Amaç Cağaloğlu’ndan uzaklaştırılan yayınevleri ve kitabevleri için İstanbul’un merkezi ve kültürel olarak daha kolay erişilebilir bir semti olan Pangaltı’da yeni bir kültür ve kitap merkezi oluşturmaktı. 1990’ların başında Şişli Belediyesi, Tayyareci Fehmi Sokak’ta kitapçıların ihtiyaçlarına uygun yeni dükkanlar inşa etti. Sokağın fiziki düzenlemesi de bu amaca uygun olarak yapıldı ve sokak araç trafiğine kapatıldı (Cağaloğlu Kitap Sokağı trafiğe açık ve Şengül Hamamı sokağındaki kitapçıların önü otopark olarak kullanılıyor). Ve dönemin en önemli yayınevlerine bu dükkanlar çok uygun fiyatlarla kiralandı. Ama sokak çok merkezi bir konumda olmasına rağmen okurlardan yeterli ilgiyi görmedi. Birkaç yıl içinde dükkanlar, kitapçılık dışındaki ticari faaliyetlere ( hediyelik eşya, aksesuar, ayakkabı ve konfeksiyon gibi) yöneldi. Günümüzde sokakta cep telefonu aksesuarları mağazaları çoğunlukta ve “Telefoncular sokağı” olarak anılıyor. Sokakta bulunan tek kitabevi Nostalji. 30 yıllık mazisi bulunan Nostalji’nin de yüksek kiralar ve azalan okur gibi sorunları aşmak için kahve satışına ağırlık verdiğini biliyorum. Umarım hayatta kalmayı başarır, çünkü geçen günlerde başka bir sokağa taşınacağı söylentilerini duymuştum. Yazık ki hiçbir tarihi ya da kültürel mekanı yaşatamıyoruz.
Umarım “Cağaloğlu Kitap Sokağı” da Tayyareci Fehmi sokağının akıbetine uğramaz. Tabii ki hayatın gerçekleri bizim dileklerimize uymuyor. Cağaloğlu şu anda bir turizm merkezi ve kitap sokağının yer aldığı sokaklar dahil her yer oteller, kebapçılar ve kafelerle dolu. Bakalım kahraman yayınevlerinin turistik mekanlara karşı yaşama şansı olabilecek mi? Ben pek ihtimal vermiyorum.


















