
Söyleşi: Derin Duru
İthaki Yayınları, Tolga Akalın’ın kaleminden çıkan, “Korka” ile okurları zihin bükücü bir yolculuğa davet ediyor. Kasım 2024’te birinci baskısıyla yayımlanan bu eser, gerçekliğin, rüyaların ve bilinçaltının iç içe geçtiği, okuyucunun kendini sorgulamasını sağlayan benzersiz bir kurgu sunuyor. Yazar ile son romanı üzerine konuştuk.
Farklı bir kurgu olan Korka adlı eserinizi okura sundunuz. Kurgunuzu nasıl tanımlarsınız? Bu eserinizi size yazdıran neydi?
Yazarın meselesi var olanla algılanan gerçeklik arasındaki olası farkların derinliğine ulaşmak için kurguladığı “olay”ların nedensizliğini inşa ederken gösterdiği çabanın yaratacağı kaosa tanık aramasıdır. Her iki gerçekliğin kişi ve zamana göre değişiminin hızına olayların tanıklarının ifadesinden gelen payı ölçmenin olanaksızlığı da meselenin devamlılığına katkıda bulunuyor.
Eseriniz kapalı bir anlatımla başlıyor ve öyle ilerliyor. Neden böyle bir anlatım yolu seçtiniz? Bu anlatımın iyi ve kötü yönleri sizce neler?
Korka’nın anadili olan rüyalar, metafor yağmuruyla pencerenin arkasındakileri bile serinletmeyi deniyor.
Eserinizi biraz felsefi biraz psikolojik insan tanımlamaları ve olaylar, diye özetleyebilirim. Siz bu tanıma katılır mısınız?
Sınırları görünür hale getirmek için gösterilen ilginin samimiyetine karşı duyarlı olanların nüfusu giderek azalıyor.
Eserinizde bahsettiğiniz Saklanbazlar ve Kopyasızlar’ın anlamı eseri okudukça, derinleştikçe gün yüzüne çıkıyor. Sanırım böylesi bir anlatı ve kurgu bir seferde değil birikimle, yaşadıkça ortaya çıktı, doğru mu düşünüyorum? Bu süreçten bahsetmek ister misiniz?
Anlam doğası gereği her baktığınızda küçük parçalara ayrılır. Yeniden birleştirmek istediğinizde, kaybolan parçaları ziyarete yalnızlığınızla birlikte gitmeniz önerilir.
Korka’nın bütünü için bir değişim süreci diyebilir miyiz?

Başlamadığı noktaya gelenlerin tamamlayamadıklarını düşünmelerinin nedeni, hayatın asimetrik zamanlarında kullanmayacakları değişkenleri henüz terk etmemiş olmalarıdır.
Kahramanlarınız Orka ve Ozan’ın konuşmalarından anlıyorum ki, acılar yaşandıkça ve hazmedildikçe yani kabullendikçe insanda değişime ve gelişme başlıyor. Bu gerçek hayatta bir ömür alıyor. Hazmetmek, kabullenmek kolay öğrenilebilir mi?
İhtiyaçların tespitinde rastlanılan eksikliklerin tamamlanması için geçen sürenin kısalığı yarışmasına kimsenin başvurmaması üzerine yapılan araştırmanın sonuçlarını henüz kamuoyuyla paylaşmadılar.
Saklanbazlar eserinizle önemli bir olguyu vurguluyor. Ancak biraz daha anlaşılır olması açısından, hayatı boş vermişlikle yaşayan insan grubu mudur kastettiğiniz? Saklanbazlar günümüzde hangi insan tipinin karşılığıdır?
Kurmacanın sofrasında tüm zamanların meyveleri vardır.
Belirsizlik bölümünde Koza’yı anlatırken okurun hal ve durumu daha iyi anlamasını sağlarcasına konuşma diline evrilen bir anlatınız var: “Sözlerinin rahatsızlık mı yoksa kıskanma mı içerdiğini hemen anlamak için biraz daha tanımanız gerekeceğinden, buraya ifadesindeki ilgisizliği ve ses tonundaki normalleri de eklemek uygun olacaktır.” Bu anlatım türü okuru kurguda tutmak için mi yapıldı, sebebi nedir?
Sayfaların her yöne çevrilebilirliğinin metne bulaşmasıyla oluşan ve üst kattakileri rahatsız etmediğini umarak göz yumulan küçük ve hoş sızıntı.
Kitabınızın en çok kime hitap ettiğini düşünüyorsunuz
Yağmurun serinliğine tanık olmak için açtığı pencereye düşen damlalarda görünecek “olay”ları merak edenlere.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Yeni gerçeklikler kurma çabasında yanaştığım üçüncü kıyıdan, Otronas’dan ayrılıp, Dökikako’ya varmanın telaşındayım.
Tüm cevaplarınız için teşekkür ederim.

















