“Cumhuriyet gibi kadın” aslında kimdi? | Metin Celâl

Temmuz 9, 2025

“Cumhuriyet gibi kadın” aslında kimdi? | Metin Celâl

Onu “Nahit Hanım” adıyla tanıyoruz. Nahit Fıratlı, edebiyat ve sanat çevrelerinde bilinen, yazarları, şairleri, sanatçıları evinde, sofrasında misafir eden entelektüel bir kadın. 1909’da doğmuş. Wikipedia’daki biyografisi “Türk edebiyatında pek çok şairle (Can Yücel, Sabahattin Ali, Edip Cansever, Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dranas, Orhan Veli, Ece Ayhan, Turgut Uyar, Cemal Süreya) kurduğu yakın dostluk ve aşk ilişkileriyle tanınan bir isimdir. Edebiyat tarihine “Orhan Veli’nin sevgilisi Nahit Hanım” olarak geçmiştir” diye başlıyor.

Nahit Hanım’ın edebiyat sofraları, o sofralarda yapılan sohbetler çok konuşuldu. Sanıyorum ülkemizde pek benzeri olmayan toplantılardı bunlar. 17 Mayıs 2002 günü, 93 yaşında vefat edene kadar da şairlere, yazarlara kapılarını açık tuttuğunu biliyoruz. 1990’larda arkadaş çevremden Seyhan Erözçelik’in, küçük İskender’in bu sofraların son konuklarından olduğunu anımsıyorum.

Hilmi Yavuz “Edebiyat ve Sofra” adlı denemesinde şöyle anlatıyor; “Halil Vedat Fıratlı’nın eşi (ve Orhan Veli’nin büyük aşkı!), Felsefe öğretmeni Nahit Hanım (Nahit Tendar), tıpkı XVII. yüzyıl Fransa’sının ‘Salon’ sahibi soylu hanımefendileri (Madame de Tencin, Madame de Deffrand, Madame Geoffrin vd) gibi, Taksim’deki apartman dairesini, haftada bir, cumartesi günleri bir entelektüel ‘salon’a dönüştürür, daha sonra, ‘salon’dan ‘sofra’ya geçilirdi. Yine XVII. yüzyılda da,Paris’te, Rambouillet Markizi’nin,Hotel de Rambouillet’deki ‘Mavi Oda’da, görkemli koltuğunda, çevresine dönemin seçkin edebiyat adamlarını nasıl topladı idiyse, Nahit Hanım da, sofranın başında oturur ve içkiler içilip yemekler yenirken, edebiyatçıların sohbetini dinlerdi.”

Nahit Hanım’a yapışan ise “Orhan Veli’nin sevgilisi” sıfatıdır. Nahit Hanım, bu sıfatı hiç reddetmemiş ama şairin anısına saygısızlık etmemek amacıyla bu konuda konuşmaktan da kaçınmış. Ancak 2014’te, vefatından yıllar sonra yayınlanan ve Orhan Veli’nin yazdıklarından oluşan mektup derlemesi “Yalnız Seni Arıyorum”da (Şubat 2014, Yapı Kredi yay.) bu aşkın ne boyutta olduğunu anlamamızı sağlıyordu. Yine de Nahit Hanım’ın Orhan Veli’nin aşkına nasıl bir karşılık verdiğini öğrenemiyorduk. Orhan Veli ile aşk yaşarken Nahit Hanım evliydi ve o zamanki eşi Halil Vedat Fıratlı, önemli görevlerde bulunmuş bir eğitimci ve Orhan Veli’nin lisede öğretmeniydi. 

“Nahit Hanım aslında kimdi?” sorusunun cevabını vermeye yarayacak bilgi ya da anılar ise pek yok. Nahit Hanım yaşarken ketum davranmış, aşkları bir yana yaşadıkları hakkında da pek konuşmamış. Orhan Veli’den öncesi de sonrası da pek bilinmiyor. Orhan Veli ile aşklarının şairin erken ölümü ile noktalandığını ise biliyoruz. Sonrasında Nahit Hanım yine bir genç şairle Arif Damar’la evlenmiş. Evlendiklerinde Nahit Hanım 46, Arif Damar 30 yaşındaymış. Bu da büyük bir aşk öyküsü olabilir ama iki taraf da ketum davrandığı için pek bilgimiz yok.  

Onu “Rönesans gibi kadın”, “Koruyucu meleğimiz” gibi sıfatlarla tanımlamışlar ama en uygunu sanırım Cemal Süreya’nın “Cumhuriyet gibi kadın” tanımlaması. Çünkü Nahit Hanım tam anlamıyla bir cumhuriyet çocuğu. Hatta genci. Kurtuluş Savaşı yıllarını yaşamış. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Ankara’da öğretmen olarak görev yapmış. 1930’ların – 40’ların Ankara’sında yaşamış. Atatürk’ün sofrasında bulunmuş, onunla dans etmiş. Demokrat Parti iktidarında ise kendisiyle dans etmek isteyen maarif vekilinin teklifini kabul etmeyince Ankara’dan Edirne’ye sürülmüş.

Osman Balcıgil’i biz gazeteci olarak tanırız ama yeni nesiller daha çok biyografik romanları ile biliyor. Yirmiden fazla roman yayınlamış velut bir yazar. Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım, Suat Derviş, Sabahattin Ali, Afife Jale, Cahide Sonku gibi isimler hakkında biyografik romanları çıktı. Son romanı “Cumhuriyet Gibi Bir Kadın – Nahit Hanım” adını taşıyor. Kapakta Nahit Hanım ve Orhan Veli’nin fotoğrafları var ve “Sabahattin Ali, Necip Fazıl Kısakürek ve daha nice şairler onun için yanıp tutuştu, aşkını ilan etti. Nahit aralarından Orhan Veli’yi seçti. Üstelik evliyken” cümlesi yer alıyor. Bestseller’lere yakışan bir cümle. Osman Balcıgil’in çoksatan kitaplar yazdığını düşünürsek uygun gibi ama arka kapaktaki “Cumhuriyet’in ve Ankara’nın kuruluşuna birinci elden tanıklık etti, katkı sundu. Tam bir Cumhuriyet kadınıydı” ifadeleriyle ön kapak pek uyuşmuyor. Sanıyorum ikisi birden hedeflenmiş ve okur yelpazesi iyice genişletmek istenmiş.

Başta da söylediğim gibi Nahit Hanım ketum bir kadın. Kendi ve yaşadıkları hakkında pek bir şey anlatmıyor. Onunla ilgili anılarda da pek bir ayrıntı yok. Ama Osman Balcıgil hakkında 520 sayfalık bir roman yazmayı başarmış.

Osman Balcıgil, “nasıl roman yazılır?”ın kitabını yazmış bir yazar. “Kurgu İle Gerçeğin Aşkı”nda (2024, Destek yay.) “Bir roman nasıl inşa edilir? Gerçeklikle kurgu, kurguyla gerçeklik nasıl örtüştürülür? Kısaca söylenecek olursa, romancılığın temel sorunları nelerdir?” sorularının cevaplarını yazmış. Osman Balcıgil’in roman teorisinin son somut örneği olarak “Cumhuriyet Gibi Bir Kadın – Nahit Hanım”ı okuyoruz.

Osman Balcıgil, birinci tekil kişi olarak Nahit Hanım’ın ağzından ya da üçüncü tekil kişi olarak romancı bakışıyla yazmak yerine Nahit Hanım’ın okul yıllarından itibaren yakın arkadaşı olduğunu belirttiği, bir kadın arkadaşının anlatımıyla romanı kaleme almış. Nimet (s.12, 28) ya da Nermin (s.35, 41) adındaki kadın arkadaş ilk gençlik yıllarından itibaren Nahit’in hep yakınında bulunuyor ve yaşadıklarına şahitlik edip bize anlatıyor. Kuşkusuz üçüncü şahıs olarak Nahit’in tüm yaşadıklarını, en ince ayrıntılarına kadar bilemiyor. Ruh hallerini tam çözümleyemiyor. Onunkisi yakından ama dışarıdan bir bakış. Nahit’in anlattığı kadar bilebiliyor. Nahit de en yakın arkadaşına karşı bile ketum.    

“Cumhuriyet Gibi Bir Kadın – Nahit Hanım” bir “Didaktik roman”. Nahit Hanım’ın yaşam öyküsü anlatılırken cumhuriyetin kuruluş yılları, o yıllarda Ankara’daki yaşam, kültür ve edebiyat çevrelerinde yaşananlar anlatılıyor. Osman Balcıgil, titiz bir gazeteci tavrıyla tüm anlattıklarının kaynaklarını dipnotlarla gösteriyor, söylentilere, dedikodulara itibar etmiyor. Sanırım hayatımda en çok dipnotu bu romanda gördüm. Bir bilimsel eser kadar çok dipnot var kitapta. Öte yandan Balcıgil’in var olan yazılı kaynaklarla yetindiğini, birebir görüşmeler, tanıklıklar ya da daha önce yayınlanmamış yeni belgeler gibi arayışlara girmediğini düşündüm.

Didaktik romanların yapısına uygun olarak yazar, okuyucuya tarihsel olayları öğretmek, bilgilendirmek için hikâyeyi kullanıyor. Karakterler, aralarında geçen diyaloglar ve yaşanan olaylar, yazarın vermek istediği ders veya mesajı desteklemek için seçilmiş ve kurgulanmış. Örneğin bir mektupta geçen ifadeler bu romanda iki kadın kahramanın diyaloğu olarak okunuyor. Bağlam değişince anlam ne kadar değişir, ayrı bir tartışma konusu ama bu tür diyaloglar oldukça yapay geliyor. Karakterler derinleşmiyor, boyut kazanmıyor. Konuştukları kadarıyla tanıyoruz onları, konuştukları şeylerin çoğu da didaktik. Böylece çalışmanın didaktik yanı çok ağır basıyor edebi yanı ihmal ediliyor.

Osman Balcıgil, esas olarak Nahit Hanım’ın aşklarından üçünü kendine konu edinmiş. İlki Sabahattin Ali’nin karşılıksız aşkı. Bu vesileyle Sabahattin Ali’nin yaşam öyküsünü de yeniden uzun uzun anlatmış oluyor. Araya şiir alıntıları da girince romanın üçte biri Sabahattin Ali’ye vakfedilmiş oluyor. Nahit Hanım’ın bu ısrarcı âşığa karşılık vermediğini, yolladığı mektupları açmadığını öğreniyoruz ki bu da kaynaklarla doğrulanabilen, bilinen bir olay.

İkinci ısrarcı âşık Necip Fazıl. Romanın neredeyse üçte birini kaplayan Necip Fazıl bölümlerinde de kaynak Murat Bardakçı’nın gazetede yayınladığı Necip Fazıl’ın mektupları olmuş. Osman Balcıgil’e göre Nahit Hanım bu aşkı da karşılıksız bırakmış. Ama bazı anılara bakarsak Necip Fazıl’la hayata geçmiş bir aşk ilişkileri olduğu kanısı hakim. Sanırım Balcıgil bu kaynakları güvenilir bulmamış.

Gerçek aşk ise Orhan Veli ile yaşanıyor. Ama Nimet ya da Nermin Hanım, yakın arkadaşı Nahit’le kendisinden beş yaş küçük şair Orhan Veli arasındaki aşkı tam olarak yorumlayamıyor. Platonik mi, değil mi anlayamıyor. Çünkü tek bilgi kaynağı Nahit Hanım’ın kendisi, Nahit Hanım da bilindiği gibi çok ketum. Anlatıcımız Nimet/Nermin Hanım, yakından tanıdığı Orhan Veli’yle ise bu konuyu hiç konuşmuyor, nedense. Oysa Orhan Veli’nin yazdıklarından oluşan mektup derlemesi “Yalnız Seni Arıyorum” el altında, somut bir kaynak olarak Balcıgil onu neden daha geniş kullanmamış anlamadım. Belki de Nahit Hanım için oluşturmak istediği kimliğe uymayacaktı anlatacakları. Tıpkı Necip Fazıl’ı platonik, reddedilmiş bir âşık olarak tanımlaması gibi yine bir tercih yapmış sanırım.

Orhan Veli ile Nahit Hanım’ın ilişkisinde bir başka kaynak, Tolga Aydoğan’ın  “Orhan Veli’nin Ankara’daki İzleri” (2023, Yapı Kredi yay.). Aydoğan, Orhan Veli’nin Nahit Hanım’a yakın olmak için kaldığı müştemilat ve kulübeleri tek tek, ayrıntılı olarak anlatmış. Orhan Veli. Nahit Hanım’ın oturduğu apartmanların müştemilatlarında yaşamış ve anlaşılan evinden de çıkmamış. Balcıgil, anlatıcısını da Nahit Hanımlarla aynı apartmanda oturtuyor ama nedense bu yakınlık onun gözünden kaçıyor. Sanırım Balcıgil, Orhan Veli – Nahit Hanım yasak aşkının platonik kalmasını yeğlemiş, oraları pek deşmemiş. Yoksa iyi bir araştırmacı olarak bu yakınlık gözünden kaçmazdı.

Nahit Hanım romanda Orhan Veli’nin uğruna şiirler yazdığı Bella’yı kıskanıyor, bir ilişkiden kuşkulanıyor, üzülüyor ama kendisi başka aşklar yaşıyor mu, anlatılmıyor. Oysa, yine bazı anılarda Nahit Hanım’ın yaşadığı diğer aşklardan söz ediliyor. Tarancı’dan Dranas’tan söz ediliyor. Can Yücel gibi bazı aşıklarda bu ilişkinin şiirini yazarken itiraflarda da bulunmuş. Sanırım yine ortada belge olmaması nedeniyle onların adı anılmamış. Nahit Hanım için oluşturulan âşık kadın kimliğine de eğer varsa bu ilişkiler de uymazdı.  

Osman Balcıgil, romanı Nahit Hanım ve Orhan Veli aşkı ile sınırlamak istemiş. Reddedilen âşıklar Sabahattin Ali ve Necip Fazıl, Nahit Hanım’ın istese birçok şairle aşk hayatı yaşayacağını ama onun tek sevgilisinin Orhan Veli olduğu tezini vurgulamak için uzun uzun anlatılmış olmalı. Bu nedenle de roman 1950’de Orhan Veli’nin ölümü ile bitiyor. Nahit Fıratlı’nın 2002 yılında 93 yaşında öldüğünü anımsarsak anlatılmamış 52 yıl var.

  • “Cumhuriyet Gibi Bir Kadın – Nahit Hanım”, Osman Balcıgil, Nisan 2025, Destek yay.

edebiyathaber.net (9 Temmuz 2025)

Yorum yapın