Zeytin Dalı’nda Müge İplikçi’nin yeni konuğu Can Öktemer

Temmuz 2, 2025

Zeytin Dalı’nda Müge İplikçi’nin yeni konuğu Can Öktemer

Zeytin Dalı’nda Müge İplikçi’nin konuğu Can Öktemer Hayat, Evren ve Sezen romanını anlatıyor. Öktemer, ilk romanında 2015-2020 yılları arasında Ankara’da geçen bir dostluk ve aşk hikayesi anlatıyor.

Başkent Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema mezunu Can Öktemer, ilk romanı “Hayat, Evren ve Sezen”le okurları 2015-2020 yılları arasında Ankara sokaklarında gezintiye çıkarıyor. Ağustos 2024’te yayımlanan roman, Öktemer’in yaşam sorgularını merkeze alarak ara kuşağın çelişkilerini anlatıyor.

Öktemer, Ankara’yla kurduğu derin bağı şöyle anlatıyor: “Burası benim yaşadığım, doğduğum bir yer. İlk yazdığım kitap olduğu için güçlü olduğum yerleri öne çıkarmak istedim.”

35 yaşındaki Cem’in varoluşsal sorguları

Romanın baş karakteri akademisyen Cem, edebiyattan para kazanamayacağı için akademiye yönelmiş bir karakter. Öktemer, karakterin durumunu şöyle değerlendiriyor: “Günümüzün hoyrat zamanlarında en çok zarar gören insanlar düşünce insanları oldu. Onları koruyan iyi bir mekanizma yok.”

Leonard Cohen’den rehberlik

Kitapta Leonard Cohen, Cem’e mentor görevi üstleniyor. Öktemer bu tercihi şöyle açıklıyor: “Kaybolmuş bir tip vardı. Ona mentorluk olsun diye Cohen uygun geldi. Çok şiirsel, bilge bir kişi olduğu için ağdalı cümleler ona yakışır gibime geldi.”

Dostluk ve aşkın gücü karşısında nostalji eleştirisi

Roman, Cem’in yanında arkadaşları Enes ve Fikret’i de anlatıyor. Üçü de 30 yaşını aşmış ama huzurlu bir yol bulamamış karakterler. Sezen ise Cem’in hayatında dönüş yolunu gösteren kişi olarak karşımıza çıkıyor.

Öktemer, kuşağının nostalji eğilimine karşı eleştirel yaklaşıyor: “Nostalji dünyanın en kötü panzehiridir. Bu barbarlık arifesinde ilerleyeceksek geçmişe değil ileriye gitmenin yollarını bulmalıyız.”

Tanıtım bülteninden:

“Ankara’daysanız hep uğurlayan taraftasınızdır…”

Otuzlarının ortasına yaklaşırken seçimlerinin sonuçları konusunda esaslı sorularla baş başa kalan genç bir adam, beklenmedik bir anda, bir hastane koridorunda cevaplara dair bir ipucu yakalar. Bu ışığın onu hayatın en temel sorusuyla sınayacağından habersizdir… Can Öktemer, kahramanlarıyla birlikte, kült şarkılar eşliğinde, kült mekânlarla dolu bir Ankara kartpostalını adımlarken, özgürlük ve aidiyet arasındaki sonsuz gerilime bir şerh koyuyor: “İçinde bizim hikâyemizin de yer aldığı tarih silinince bizden geriye ne kalır?” Hayat, Evren ve Sezen Hakkında, geçmişin yanılsamasına ve geleceğin belirsizliğine rağmen, umudun çekirdeğine sımsıkı sarılan bir ilk roman. Bu hayatta birini sevmek, âşık olmak ama gerçekten âşık olmak bazen nasıl tesadüflere bağlı olabiliyorsa yalnız kalmak da öyledir. Her şey ihtimaller dahilinde… Bana kalırsa geçmiş gök gürültülü sağanak yağışlı havalara benziyor. Böyle havalarda geleceğin üzerini kara bulutlar örter. O yüzden bazen gökyüzündeki bulutları olabildiğince ileri itmek gerekiyor ki hikâye devam etsin.

edebiyathaber.net (2 Temmuz 2025)

Yorum yapın